Sesli Makale

Çocuklarını, eşlerini, babalarını kaybedenlere tek sözüm yok..

Ama onların sırtından, dindar insanları hedef alanları deşifre etmek de, boynumuzun borcu..

Onun içindir ki..

Hukuk Fakültesinden sınıf arkadaşım, Av. Ömer Bozoğlu’nun son yaşananlar üzerine yaptığı paylaşımın bir bölümünü, kendisine harfiyyen katıldığımı belirterek aktarayım:

“CUMARTESİ ANNELERİ EYLEMİ HAKKINDA DÜŞÜNDÜKLERİM

Biz insanız ve Müslümanız; 

Temel vasfımız merhametli olmamız, zalime karşı mazlumun yanında olmamız, öç almak ve zulmetmek için değil sadece zararı def etmek için Cihad ederiz. Hesabı İlahi adalete bırakırız. İnancımızın temeli barıştır, İslam Barış demektir. (..)”

Cumartesi Anneleri’nin özdeki taleplerine kulak verilmesini hatırlattığı paylaşımını, Av. Bozoğlu şöyle bitirmiş:

“Bütün insanların bir daha bu ve benzeri acılar yaşamadan, bayramlarını gerçek mutluluklarla yaşaması dileğiyle...”

Cumartesi Anneleri’ne temeldeki bakış açımızın bu olduğunu hatırlattıktan sonra..

Gelelim, Cumartesi Anneleri üzerinden dillendirilen söylemlere..

Birisi oyuncu imiş.. Mert Fırat imiş, adı soyadı..

Cumartesi Anneleri’ni, ne kadar tanır, şikayetlerinin ne olduğu konusunda ne bilgisi vardır, bilmiyorum..

Ama birçok solcu medya organının ve sosyal medyadaki sol tandanslı isimlerin Mert Fırat’ın paylaşımını aktarmalarından anlıyorum ki..

O çevrede kendisi pek bir ihtiram görüyor..

Öyle ise, buyrun bakalım, Cumartesi Anneleri’nden ne kadar haberdar?

Paylaşımı şöyle:

“700 hafta kaç yıl eder?” diye girmiş söze..

“Siyaseti bir tarafa bırak, kendine sor; her güne evladının yüzünü tekrar görmek umuduyla uyanan bir anne, 14 yılın ardından artık kemiklerine razıyken, dayak yiyor bu adil midir? Yalan, riya, acısını bilmediğin anneye yetmiyor, gerçek bir cevap verilmeli!” diye devam etmiş..

Cumartesi Anneleri’nin dramını, “700. hafta buluşması” başlığından hareketle..

Oynadığı dizinin muhasebecisine hesap yaptırarak bulmuş olmalı ki..

“Bir anne, 14 yılın ardından artık kemiklerine razıyken ..” diye anlatıyor..

Mert Fırat’tan aktarım yapan bir tane akıllı solcu da çıkmıyor..

Bir tanesi demiyor ki..

“Mert.. Madem bu işleri bilmiyorsun.. Bari bizi rezil etme.. 700. hafta dediysek.. Birbiri ardına 700 hafta değil.. Buluşmanın sayısı 700.. Arada engellemeler oldu.. Ertelemeler oldu.. Toplanamadıklarımız oldu.. 700 haftayı, bir yıl 52 hafta olduğuna göre.. ‘700’ü böl 52’ye.. Yuvarlak hesap 14 yıl eder.. Demek ki, bu anneler, 14 yıl önce bu etkinliğe başlamışlar.. 14 yıldır çocuklarının kemiklerini arıyorlarmış’ diye yorumlarsan.. Kendini de rezil edersin.. Bu topluluğu da rezil edersin!”

Cumartesi Anneleri’nin, 1980 darbesinden hemen sonra gözaltında kaybolanlar, öldürülenler.. 

1990’lı yılların başındaki faili meçhul cinayetler silsilesinde kaybedilenler olmak üzere.. 

1980-1995 arasındaki dönemde faili meçhul ölümlerde yakınlarını kaybeden annelerin buluşması olarak başladığını..

İlk buluşmanın 1995’de olduğunu..

“Cumartesi Anneleri”nin, aslında 1980’de işkencelerde öldürülenler için 38 yıldır.. 1990-1995 arasında kaybettirilenler için ise.. 25 yıldır çocuklarını aradıklarını, hatırlatmıyorlar..

“Mert Fırat dedi ki..” diye başlıyorlar..

“Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eylemine yapılan polis müdahalesine bir tepki de oyuncu Mert Fırat’tan geldi” diye devam ediyorlar..

Ve tam bu noktada.. Bize sormak düşüyor.. Mert Fırat’ın paylaşımı, acaba bilinçli bir saptırma olamaz mı?

Nasıl?

Şöyle..

“14 yılın ardından artık kemiklerine razıyken” şeklindeki bir yaklaşım.. 

2018 yılında dillendirildiğine göre.... 

Bundan 10 yıl sonra. 20 yıl sonra bu haberleri okuyan insanlar..

“2018’de, oyuncu Mert Fırat’ın anlatımına göre..  14 yıldır anneler çocuklarına hasret olduğuna göre. Çocukların kaybolma tarihi 2004 olmalı.. 2004’de kim iktidarda idi? AK Parti.. Demek ki.. Cumartesi Anneleri, AK Parti iktidarda iken kaybedilen, kaybetttirilen, öldürülen çocuklarını arıyorlarmış” diye düşünmezler mi?

Düşünürler..

Böylece ne sağlanmış olur?

1980 darbecilerinin öldürdüğü insanların katilleri..

1990-1995 arasındaki dönemde, SHP-CHP’nin iktidar ortağı olduğu dönemde öldürülen insanların katilleri..

AK Partililer gibi gösterilmiş olunur..

Bu, kimin işine gelir?

O çocukların katillerinin..

Gözaltında bu ülkenin çocuklarını işkence ile öldürenlerin..

Böylece, kendilerini gözlerden uzaklaştırmış olurlar..

Faillerin, başkaları olduğu şeklinde bir algı oluşturmuş olurlar..

Onun için diyorum..

“Cumartesi Anneleri.. Katiller aranıza sızmış olmasın!” diye..

**

Bir somut örnek daha..

Cumartesi günkü olaylar ile ilgili olarak facebook’ta yapılmış:

“1997’de Ahmet Şık’ın fotoğrafladığı annemin Galatasaray Meydanı’ndan sürükleniş anının aynısını bugün Hayri Tunç görüntülemiş. O günden bugüne hiçbir şey değişmedi. 1997’de iki kuşak olarak gözaltına alınırdık, bugün üç kuşak gözaltına alındık.”

1995’den bu yana.. 23 yıldır süren bir buluşma.. 700. buluşma yaşanmış..

Bu buluşmaların büyük bölümü, polis müdahalesi ile sonuçlanmış..

Bu dönem arasında, DSP’li hükümet olmuş.. ANAP’lı hükümet olmuş..

Ama ne hikmetse..

23 yılda, bir 1997 zikredilmiş.. Yani Refah Partisi’nin iktidarda olduğu yıl.. Bir de 2018.. AK Parti’nin iktidarda olduğu yıl.

Bu ne demektir?

Bu şu demektir:

Gözaltında ölen çocuklarını arayan annelerin arasına, katiller sızmış.. Katiller, artık insan öldüremedikleri 1997’nin Necmettin Erbakan Başbakanlığındaki hükümetten şikayetçi oldukları için.. 2018’deki Tayyip Erdoğan’ın başkanlığından şikayetçi oldukları için..

Bu yıllarda annelerin gözaltına alındığını yayarak..

Faillerin de.. 

Sanki 1997’deki iktidar.. Ve 2018’deki iktidarmış gibi görüntü vermek istiyorlar..

Böylece..

Kendilerini gizlemiş oluyorlar..

Katiller, “Cumartesi Anneleri”nin arasına sızıp, onlara, “Katiller bak şurda”diyorlar.. Zaman zaman, onlara da bunu söyletiyorlar..

Bilmiyorum, acılı anneler, bana kulak verir mi?

Katilleri, yanlarından uzaklaştırırlar mı?

yazının kaynağı