Sesli Makale

“TL değer kaybettikçe Ayşe Teyze eziliyor” diyorlar..

Birisi manşete böyle atıyor..

Diğer solak da, yine “Ayşe Teyze” eksenli olarak manşetini şöyle atıyor..

“Fatura Ayşe Teyze’ye”

Muhatap Ayşe teyze olunca..

Zarar gördüğü söylenen Ayşe Teyze olunca..

Gözlerimizi açıyoruz..

“Ayşe Teyze’ye ne zarar geldi ise, onu gündeme taşımalıyız” diyoruz..

“Fatura Ayşe Teyze’ye” manşetinin altında, kocaman bir foto.. Resimaltı ise şöyle: “Dolardaki dalgalanma nedeniyle bazı AVM’lerdeki lüks mağazaların önünde kuyruklar oluştu.”

Meraklanıyoruz..

Ayşe Teyze ile, AVM’lerin ne ilgisi var?

AVM’lerdeki lüks mağazalarla, Ayşe Teyze’nin bağı ne?

Merakımızı gidermek için, okumaya devam ediyoruz:

“Mağazalarda herhangi bir özel indirim olmadığı, dolar ya da Avro ile alışveriş yapan turistlerin ise pahalı çanta, ayakkabı, mont ve değerli takı gibi ürünlere ilgi gösterdiği öğrenildi.”

Ayşe Teyze’yi bulabildiniz mi, AVM’de?..

Ben bulamadım.

AVM’deki lüks mağazalarda ise, Ayşe Teyze hiç yok..

Ya kim var?

Turistler..

Eee, nasıl geldik, Ayşe Teyze’den turistlere?

Ben anlamadım..

Cumhuriyet’in Akın Atalay’ına sorarsak..

İki yıla yakın cezaevinde yatmanın tecrübesi ile..

Bir şeyler anlatır belki..

Nasıl oluyor da, manşetteki Ayşe Teyze, haberin içinde “turistler”e dönüşüveriyor?

Akın Bey olmazsa..

Yıllarca FETÖ düşmanlığı yapıp..

En sonunda FETÖ hayranlığı ile zirve yapan, “FETÖ’cüler terörist değildir”diyebilen Hikmet Çetinkaya’dan da cevap alabiliriz..

Belki bizi, o aydınlatır..

“Dolardaki fiyat değişikliklerinin faturasının Ayşe Teyze’ye çıktığı” başlığı altında, turistlerin alışveriş yaptığı lüks mağazaya nasıl geçiş yapmışlar?

Ayşe Teyze’nin uğradığı zararı öğrenmeye kararlıyım..

Ama o ne?

Cumhuriyet manşet fotoğrafının altındaki resim altını, 10. sayfasında tekzip ediyor..

“Kur artışı, turistlere yaradı” diyor..

Manşette, Ayşe Teyze’yi gösterip, turistleri bize kakalamaya kalkışırken..

Turistlerin kuyruğa girdiklerini, lüks çanta almaya çalışırken nerede ise mağdur olduklarını iddia ederken..

10. sayfada, turistlerin nasıl bayram ettiklerini anlatıyor.

Haberin içinde de yazdıkları tam rezalet..

Şöyle deniliyor, Ayşe Teyze ile yola çıkıp, sonra manşetlerini unutan, hangi algıyı oluşturmak istediklerini hafıza kaybı yaşayıp es geçen cumhuriyetçiler:

“Fransız giyim ve kozmetik markası Chanel, kur yükselişlerini ürünlerine yansıtmayınca, İstinye Park AVM’deki mağazanın önünde kuyruk oluştu. Gruplar halinde içeriye alınan müşteriler, kur sabit tutulunca binlerce liralık ürünleri satın aldı.”

Ben hâlâ, gazetenin sayfalarında, Ayşe Teyze’yi arıyorum..

Hoş, dolardaki değer değişikliğinin, aslında hiçbir yerde bir fiyat değişikliğine sebebiyet vermediğini de, farkında olmadan yazmış oluyorlar ama..

Beni kozmetik ürünler ilgilendirmiyor..

İstinye Park AVM ilgilendirmiyor.

Fransız markası ilgilendirmiyor..

Lüks çantalar, lüks ayakkabılar ilgilendirmiyor..

Ayşe Teyze’ye, son dolar oynaklığından ne zarar gelmiş o ilgilendiriyor..

Onu arıyorum ben..

Nihayet 11. sayfalarında bir kırıntı ile karşılaşıyorum.

İddiaları burada biraz daha ciddi..

“Kur herkesi vurdu” diye başlık atmışlar..

“Tamam, şimdi açıklayacaklar, Ayşe Teyze’ye ekmekten suya, hangi zarar gelmiş, biz de öğrenmiş olacağız” diyorum..

Satır satır okuyorum..

“Dövizden kaynaklı iğneden ipliğe her şeye zam geldi” spotunu görünce..

Artık bu kadar net bir ifadeden sonra, en kral dansöz bile lafı çeviremez.. Bakalım nelere zam gelmiş diye, daha bir dikkat kesiliyorum..

Ama maalesef..

O dakikadan sonra, ben tahmin edememiştim ama..

Muhatabımız kıvırtmaya başlıyor..

“Zam geldi” ifadesinin hemen sonrasında, “Tüketici fiyatları katlanarak artacak”diyerek, gelecek zamanlı bir cümle kuruyor.. Ardından da, “İnşaattan otomotive birçok alanda üretim zayıflıyor” diyerek, geniş zamanlı bir iddia ile olayı kapatmaya çalışıyor..

Türkçe konuşalım.. Türkçe anlatalım..

“İğneden ipliğe gelen zam”lar neler, söyleyin de bilelim, Cumhuriyet’çiler.. 

“Benzine zam geldi” diye başlıyorlar..

“Ama pompaya yansımadı” diyerek, kendilerini yalanlıyorlar..

“Hammadde ve ara mallarında yurtdışına bağımlı sektör” diyorlar..

Sonra “zam”ları yazacaklarına, kıvırtıp, “Ürteim durdu” diye bitiriyorlar..

“Hayvancılıkta yem fiyatları arttı” diye söze girip, sonra “Üreticiler zamların devam etmesinden endişeli” diye bitiriyorlar..

Ve ben maalesef, Ayşe Teyze’nin evine giren hangi üründe, hangi zammın yapıldığını öğrenemiyorum..

Çünkü böyle bir bilgiye, 5 sayfalık yer ayırdıkları haberlerinde, tek bir somut veri ile değinememişler..

Tam bu noktada..

Ben de kamuoyuna bir çağrı yapayım..

Ayşe Teyze edebiyatı yapan şu hokkabazlara, hakettikleri dersi verin..

Ya sorun yetkililere, “Nedir Ayşe Teyze’nin ödemesi gereken fatura” diye..

Ya da, bu gazetelere artık para vermeyin.. Sizin paranızla, sizi aldatmalarına zemin hazırlamayın.  

Hani hukuki mevzuatta imkan olsa..

Çağrımı savcılara, hakimlere yapacağım..

“Asın şu Ayşe Teyze istismarcılarını, bir daha yalan yazamasınlar” diyeceğim..

Ama maalesef, yalan haber yapmanın cezası, 2 seneye kadar hapisten ibaret..

Yaz yalanı..

At palavrayı..

Açılırsa dava, “Haberdir” de, kurtulmaya bak..

Kurtulamazsan da, iki sene hapis ne ki..

Dünyayı ayağa kaldırır, yine yatmazsın..

Peki, Basın İlan Kurumu, bu işe ne der?

Yalan haberleri, sırça köşkten seyir etmeye devam mı eder?

Adamlar resmen, “yalan yazıyor”lar..

“Fatura Ayşe Teyze’ye çıktı” diyor, sonra tek somut bir bilgi veremiyorlar..

Yok mu böyle bir yalancılığa, Basın İlan Kurumu’nun, diyebileceği bir şey?

Var, var da..

Diyecek adam yok!

yazının kaynağı