Sesli Makale

CHP eski Milletvekili Sinan Aygün, CHP listesinden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilen Mansur Yavaş’ın adamları ile gökdelen ruhsatı üzerine konuşurken, şu soruya muhatap olmuştu:

“Ne verecen abi!”

Mansur Yavaş, “Ne verecen abi” teklifinin medyaya yansıması üzerine sinirlenmiş, gökdeleni yıkacağına söz vermişti..

Üzerinden 3 yıl geçti..

Gökdelen orda duruyor..

“Ne verecen abi” muhabbeti, CHP’li belediye başkanının adamları ile, CHP’nin eski milletvekili arasındaki diyalog olarak kayıtlara geçti..

 “Ne verecen abi” bununla sınırlı kalması mümkün değildi.

Çünkü CHP’nin zihniyeti bu..

Zihniyetleri bu olduğu için, henüz seçim tarihi açıklanmadığı dönemde, HDP’nin desteğini almak için, emekli albay Dursun Çiçek’in ağzından, “HDP’ye bir-iki bakanlık verilebilir” açıklaması yaptırdılar..

“Bir-iki bakanlık” verip, HDP’nin seçimde CHP’nin cumhurbaşkanı adayını desteklemesini sağlamak istiyorlardı..

Sadece emekli albay değil.

CHP’de önemli isim olarak gösterilen Gürsel Tekin de, aynı sözleri tekrarladı..

O tarihlerde İyi Partililere sorduk:

“Bu iş, ne iş”..

Suspus olmuşlar, dillerin yutmuşlar, öylece seyrediyorlardı, konuşulanları..

Düşünebiliyor musunuz..

İyi Parti’nin ittifak yaptığı CHP’li isimler, PKK’nın uzantısı olduğunu Meral Akşener’in de kabul ettiği HDP’lilere bakanlık teklif ediyor..

“Hop napıyoruz” diyemeyen Meral Akşener, ekranlara çıktığında ise, “Biz, HDP’nin olduğu masada olmayız” açıklaması yapıyordu.

Şimdi seçime 4 gün kala.. Meral Akşener de, CHP’li Dursun Çiçek gibi..

Gürsel Tekin gibi konuşmaya başladı..

Önce, aralarındaki kirli ilişkinin, karanlık pazarlıkların boyutunu ortaya koydu..

Mafya babaları arasında bile olmayan pazarlıkların, 6+1 ittifakında nasıl yaşandığını Akşener kendisi itiraf etti:

“CHP ile oturacağız. 7 olmazsa olmaz, bu devletin bakanlıkları var.”

Düne kadar bu hokkabazlar ne diyorlardı..

Millete hangi süslü cümlelerle hitap ediyorlardı?

“Bakanlık önemli değil.. Cumhurbaşkanlığı önemli değil.. Yönetimde olmak önemli değil. Önemli olan Cumhurbaşkanlığı sistemi yerine, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek..”

Gözümüzün içine baka baka, Cumhurbaşkanlığı makamının, bakanlık koltuklarının gözlerinde olmadığını öne süren hokkabazlar, şimdi konuşmaya girişte 7 bakanlığın, devletin olmazsa olmaz bakanlıkları olduğunu söylüyor..

Devam ediyor, kirli pazarlığın, hangi ahlaksız boyutlara geldiğini, bakanlıkların listelendiğini, eşdeğer bakanlıkların belirlendiğini, güçlerin paylaşımının yapıldığını, at pazarlığına varıncaya kadar, nasıl bir pis bölüşüm yapılmaya kalkışıldığını gösteren ifadeler:

“Dışişleri Bakanlığı’nın karşılığı Milli Savunma. İçişleri Bakanlığı karşılığı Adalet Bakanlığı. Maliye Bakanlığı karşılığı Hazine Bakanlığı. Milli Eğitim Bakanlığı. Sağlık Bakanlığı’nı da koyun.”

Nasıl bir at pazarlığı bu..

Devleti parsellemenin itirafı değil mi bu?

“Liyakat” diyordu değil mi, bu riyakârlar!

“İşi ehline vereceğiz” diyordu, değil mi bu ilkesizler..

Şimdi oturmuşlar..

“Dışişleri Bakanlığı’nı sen alırsan, ben de onun karşılığında Milli Savunma Bakanlığı’nı alırım” diyorlar..

Hacı Meral abla, asena olma iddiasındaki, çakma ülkücü Meral abla, şunu söyleyemiyor:

“Dışişleri Bakanlığı koltuğuna, Karabağ’ın işgalden kurtarılmasına takoz koyan Ünal Çeviköz’ü oturtursanız.. Bize Milli Savunma değil, tüm bakanlıkları bile verseniz, razı gelemeyiz..”

Masayı dağıtıp, sonra şantaj ile mi, yoksa tehdit ile mi tekrar dönen Meral hanım, diyemiyor:

“İçişleri Bakanlığı koltuğuna, İHA ve SİHA’lar aleyhine konuşmalar yapan, PKK’nın başının avukatlığını da yapan Sezgin Tanrıkulu’nu oturtursanız.. Biz orda yokuz. İsterseniz diğer tüm bakanlıkları bize verin. Yine yokuz.”

“Ne verecen abi” pazarlığı da diyebileceğimiz at pazarlığı, “Maliye Bakanlığı sizde ise. Hazine Bakanlığı da bizde olmalı” diye devam ediyor..  

Meral hanım diyemiyor, “Jeremy Rifkin’e bağlı bir adamı Maliye Bakanlığı’na oturtursanız. Bize Hazine dahil tüm bakanlıkları verseniz, yine olmaz..”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın karşılığı ise, Sağlık Bakanlığı imiş..

Hiç utanmıyorlar.. Pazarlığı bu kadar pis görüntüye taşıyorlar..

Anadolu Gençlik Derneği dahil, onlarca vakfı, hayır kurumunu tecavüzcü gibi gösterip, sonra AGD’nin ortak SP’nin yan kuruluşu olduğunu öğrenince özür dileyen Yıldırım Kaya’yı Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturtursanız.. Cumhurbaşkanı yardımcılıklarının tamamını bize verseniz, yine olmaz” diyemiyor..

yazının devamı