SİYASET

Ali Karahasanoğlu : Afedersiniz Sayın Bakan, bu kadar mı öngörüsüzsünüz!

Tarih
31 Ağustos 2021
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu

17-25 Aralık FETÖ Emniyet darbesinin hedeflerinden birisi olan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, belki de Karadenizli olmanın fevriliği ile, “Tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Etmiyorum çünkü, soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın onayıyla yapıldı. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için Sayın Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyorum” sözlerini sarfederek, kendisi de bakanlık görevinden istifa etmişti..

Üzerinden 7 yıl geçtikten sonra.. Özellikle de FETÖ’nün 15 Temmuz hain darbe girişimini de yaşadıktan sonra.. Bugün çok daha iyi anlaşılıyor ki; 17-25 Aralık operasyonu, devlette yanlış giden bazı işleri düzeltme amaçlı bir operasyon asla değildi..

“CIA ile iş kotaran” bir “derin yapı”nın çarklarına çomak sokan “AK Parti iktidarı”nı işbaşından indirme operasyonu idi..

Meşru hükümete yönelik, “Ya bana itaat et, ya da ben seni indirmesini bilirim” tehdidi eşliğinde, “Ölümlerden ölüm beğen” operasyonu idi..

17 Aralık darbe operasyonu yapıldığında Başbakanlık koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan, yılların tecrübesi ile..

Erdoğan Bayraktar: Dosyamda ne varsa hepsi doğrudur; tapeler, teknik takip, telefon konuşmalarım...CIA ortaklı derin yapının kurduğu tezgahı ve ihanetin büyüklüğünü görerek, “Nihai hedefiniz, dört bakan değil, AK Parti iktidarı.. AK Parti iktidarının size boyun eğmemesi için, hedef seçtiğiniz bakanları, tartışma çıkmasın diye kenara alıyorum. Ama sizin de canınıza okuyacağım” kararını aldı ve hayata geçirdi..

Birileri istediği kadar, “Yolsuzluk yoktuysa, 4 bakan niye istifa ettirildi” desin..

Ben de onlara, “Yolsuzluk var idiyse, 4 bakanı istifa ettiren AK Parti yönetimi, niye onları, o tarihte büyük oranda FETÖ’nün kontrolünde de olsa, yargıya teslim etmedi?” derim..

Tekrar tekrar aynı konuları anlatmaya ihtiyaç yok.. 17-25 Aralık operasyonu, ABD menfaatleri için yapılmış bir darbe girişimidir. Bu devletin, bu milletin tek kuruşu, ne o dört bakanın, ne onların çocuklarının, ne de herhangi bir kamu görevlisinin cebine girmiştir..

17-25 Aralık operasyonunun özetini bu kadarla aktarıp, biz esas konumuza dönelim. 

Tayyip Erdoğan, o tarihte kurulan tezgahı gördü..

Ama Erdoğan’ın yıllarca birlikte yol yürüdüğü Erdoğan Bayraktar gerçek tezgahı göremedi..

Göremediği için de, o tarihte, “Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğine inanıyorum” dedi..

Bu sözlerinin fevri bir çıkış olduğunu kısa süre sonra kabul edip, “Başbakanı istifaya davet” sebebi ile Erdoğan’dan özür dilemiş olsa da..

Yıllar sonrasında bile.. Hâlâ imalarda bulunmaya, göndermeler yapmaya devam ediyor..

Biz bekledik ki, 7 yıllık gelişen süreç içinde, kurulan tezgahı Erdoğan Bayraktar da net olarak görsün, “Ben ne yapmışım. Başbakanı istifaya davet ederek, nasıl bir yanlışa imza atmışım. Tam da FETÖ’nün arayıp bulamadığı bir cümleyi sarfetmişim. Özür dilemekle kapanmaz bu iş.. Her fırsatta, FETÖ’nün tezgahını tekrar tekrar anlatmam lazım” desin..

Sayın Bakan’dan, böyle net bir tavır görmedik. 

Hatta zaman zaman, “Ben bu ülkede, yıllarca bakanlık yaptım” hatırlatmasında bulunmak için, uç açıklamalara imza attı, AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a saldırı amaçlı gibi yorumlanacak göndermelerde bulundu..

Ve 17-25 Aralık’ın 7. yıldönümüne yaklaşırken, yine çarpıtılması mümkün, değişik şekilde gösterileceğini çocuğa sorsanız bilebileceği cümlelerle kendisinden bahsettirdi.

Mesela ne gibi cümleler?

“Dosyamda ne varsa hepsi doğrudur; tapeler, teknik takip, telefon konuşmalarım..”

Afedersiniz Sayın Bakan..

Ne demek şimdi bu?

“Dosyamda ne varsa doğrudur” dediğiniz, dosyayı hazırlayanların size yönelttikleri suçlamalar da dahil olmak üzere “Hepsi doğrudur” mu diyorsunuz?

Boşverin, “Diğer bakanlara yönelik suçlama rüşvetti, benimki görevi suistimaldi” izahatları ile, kendini farklı bir konumda gösterme operasyonunu.. Emniyet aşamasında, size ne yöneltildiğini, nereden bileceksiniz?.. “Görevi suistimal” diye başlarlar.. “Rüşvet” diye bitirirler..

Siz, o isnatların birer iftira olup olmadığını söyleyin.. Hem kendiniz için.. Hem de diğer üç bakan için..

Mesela, CHP’lilere sorduğumuz soruyu size soralım: “Üç bakana yönelik isnat, sizinkinden farklı olarak rüşvet idiyse.. Siz de o isnadın doğruluğu yönünde algı oluşturarak ‘Benimki farklı’ diyorsanız.. O rüşvet karşılığında, devletin, milletin hangi menfaati zedelenmişti, onu da söyleseniz ya!”

Söyleyemiyorsunuz.. CHP’liler de söyleyemedi.. Siz de söyleyemezsiniz..

Kaldı ki, “Hakkımdaki iddialar doğru” derken tam olarak neyi kastediyorsunuz?

İddialar doğru ise, sizinle ilgili bilgiler çarpıtılmadı ise.. Sizin hakkınızda, FETÖ’cülerin, “Bu çok dürüst bir bakandır” diye tanım getirmedikleri açık.. Bu durumda, tam olarak ne diyorsunuz, açıklasanız ya..

“Dosyadaki bilgiler doğru ama eksik. Bilgiler doğru ama, birçok bilgi eksiltilerek dosyaya konulduğu için, bambaşka şekilde yorumlanacak noktaya evrilmiş” mi diyorsunuz?

Net konuşmanız gerekmez mi?

Belki kendinizce net konuşmuş olabilirsiniz.. Ama kime konuştuğunuz da önemli değil mi?

Konuştuklarınızın içinden bazı cümlelerin cımbızla alınıp, aynen istifa sürecinizdeki gibi, “Yaptıklarımın içinde yanlış bir şey olmadığına inanıyorum” dediğiniz halde, sözlerinizin itiraf gibi gösterildiğini hatırlamıyor musunuz?

Her şey bir kenara, son açıklamalarınızı yapar yapmaz, bakın sözleriniz, hangi başlıkla haber olmuş:

“Erdoğan Bayraktar: Dosyamda ne varsa hepsi doğrudur; tapeler, teknik takip, telefon konuşmalarım..”

“Şu anda liyakat, emniyet ve ehliyet kayboldu.”

Ne demek şimdi bu?

“Ben tam olarak öyle söylemedim” diyebilirsiniz..

Bir başka medya organında, sizin açıklamalarınız üzerine yayınlanmış haberi de vereyim, fecaati görün:

“CHP’li Ağbaba: Erdoğan Bayraktar her şeyi itiraf etmiş, 17-25 Aralık düpedüz yolsuzluk ve hırsızlık operasyonuymuş.”

Erdoğan Bayraktar'dan geri adımBir başka başlık: “Erdoğan Bayraktar’ın sözlerine CHP’den ilk yorum: Bu bir itiraftır.”

 Bir başka başlık: “Erdoğan Bayraktar’ın tape itirafı akıllara o sözleri getirdi: Her şeyi Erdoğan’ın talimatıyla yaptım..”

Erdoğan Bayraktar, bu başlıklarda kastedilenlerin, kendisinin sözlerinin çok ötesinde, çarpıtılmış ifadeler olduğunu istediği kadar söylesin..

“Aynı röportajda, bakın şunları da söylemişim, bu sözleri sarfeden kişi, Tayyip Erdoğan’ı suçlamış olabilir mi?” şeklinde istediği kadar savunma yapsın..

Siz, çarpıtılmaya müsait malzemeyi o riyakarla verdikten sonra.. 

FETÖ’nün uşaklarına, gollük pası attıktan sonra..

İstediğiniz kadar, o röportajdaki “Fakat ben, AK Parti’nin içindeyim, üyesiyim” cümlesini gösterin..

İstediğiniz kadar, “Kırgınlığım da var, hepsi de var.. Ama Türkiye’de şu anda A, B, C, D diye liderler var.. Çoğunu da tanıyorum, yakından çalıştım. Bunların içinde yine en delikanlısı Recep Tayyip Erdoğan’dır. En sağlam adam budur. Bana kötülük yaptı, büyük kötülük yaptı. Bana yaptığı kötülüğü kabul etmiyorum. Ama mertlik ve liderlik konusunda da -etrafını sardılar şimdi o ayrı mesele- Erdoğan’ın eline su dökecek lider yok şu anda” cümlesini bize gösterin..

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;