Sesli Makale

Yol arkadaşlığını bozmaya tahammül edemem..

Ahde vefaya çok büyük önem veririm.

Öyle ki, dinimizin de temel ilkelerinden birisi olduğuna inanırım..

Riyakârlığın, daha önemlisi münafıklığın başlangıcının; birlikte yürüdüğünüz yol arkadaşınıza sırtınızı çevirmek olduğuna inanırım.

Bu çerçevede, AK Parti ile MHP’nin seçimlere ittifak ederek girmesi..

MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak, Tayyip Erdoğan’a destek vermesini..

2.5 yıla doğru giden Başkanlık sisteminde herhangi bir bakanlık koltuğu talep etmeksizin, AK Parti ile uyumlu şekilde çalışmalarını sürdürmesini önemsiyorum..

Gerçi, Ankara ve İstanbul Büyükşehir seçimlerinde, MHP tabanına tam hakim olamadıkları ve her iki ilde de CHP adayına MHP oyunun bir kısmının gittiği ihtimalini yabana atmamalıyız..

Ama o kadarcık kusur, kadı kızında da olur deyip, geçiyoruz.

Böylesi bir konjonktürde, Tayyip Erdoğan’ı devirmek için yola çıkanların hemen hepsinin..

CHP’si ile..

İP’i ile..

Gelecek Partisi ile.

DEVA’sı ile..

Hepsinin, aynı söylemi tekrarlayarak, diyorlarsa ki, “AK Parti, MHP’ye teslim olmuş durumda”..

Hepsi, aynı gün, aynı itiraz noktası ile kamuoyunun önüne çıkıyorlarsa..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Cumhur İttifakı’nın büyük ortağı küçük ortağı tarafından esir alınmış” diyorsa..

Esas icraatların sahibi olan Tayyip Erdoğan’a eleştiri getirememenin acizliği içinde, küçük ortağı hedef tahtasına koyuyorsa..

İP Genel Başkanı Meral Akşener, “Bahçeli çıkıp erken seçim çağrısı yapsa, vaziyetleri kötü. Arkadaşlar açısından yandı gülüm keten helva” diyorsa..

Akşener de Erdoğan’dan ziyade, aslında bir icraatı olmayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli üzerinden eleştirilerini yapıyorsa..

 Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bir süre Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında başbakanlık da yapmış bir siyasetçi olarak.. Gerçekten AK Parti’den ayrılmasını gerektiren çok ciddi sebepler var ise. İtirazlarının büyük çoğunluğunu AK Parti’ye yöneltmesi gerekir iken.. 

“Son iki yıldır kimin istifasının kabul edileceğine, kimin yargılanması gerektiğine nihai noktada Bahçeli karar veriyor. Bahçeli, yargının bağımlı hale gelmesinden sorumlu olan kişi” diyorsa..

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da 2018 yılına kadar milletvekilliğini sürdürdüğü AK Parti’den ayrılmasını izah sadedinde, eğer yanlışlıklar var ise, onlara yoğunlaşması gerekir iken..

“RTÜK, küçük ortağın yayınlarına 18 yaş sınırı koysun” ile söze başlayıp.. 

“Seçilen Cumhurbaşkanı yüzde 10 oy almış bir genel başkana memleketi teslim etti. Milli İrade yüzde 10 oy almış birinin devleti esir alması mı?” diye sözünü tamamlıyorsa..

Sonuç olarak ittifak yaparak Erdoğan’a karşı seçime girmeyi düşünen partilerin genel başkanları..

Rakipleri Erdoğan’a değil.

Erdoğan’ı desteklediğini, 2023 seçimlerinde de destekleyeceğini söyleyen Devlet Bahçeli’ye eleştirilerini yapıyorlarsa.

Bunun anlamı şudur:

“AK Parti iyi.. Ama ortağı MHP kötü..”

Eğer 4 parti, kurnazlık yaparak, böyle bir söylem geliştirmiyorlarsa..

MHP’yi eleştirirek, okları MHP’ye yönelterek, MHP’yi tahrik ederek ortaklığı bozarsak, hedefimize ulaşırız. Ondan sonra gerekirse, MHP ile bile ittifak kurarız.. 2019 mahalli seçimlerinde, bazı illerde MHP’ye yakın isimleri, CHP adayı göstererek, MHP’li seçmenin kafasını karıştırdığımız gibi.. Şimdi de Erdoğan’a yönelik MHP desteğini geri çektirirsek, gerekirse şimdi hedefe oturttuğumuz MHP ile biz bile ititfak yaparız” diye düşünüyorlarsa..

Yanılıyorlar..

Seçmen, süreci yakından takip ediyor..

AK Parti’yi devirmek için, yumuşak karın gibi gördükleri MHP’ye saldırdıklarını çok iyi biliyor..

Derdin MHP’nin yanlışlarını ifade etmek değil.

AK Parti’yi yalnızlaştırmak olduğunu çok iyi gözlemliyor..

Tam da bu noktada, seçmen adına ben bir talepte bulunayım..

Dört partinin genel başkanı da önceki günkü eleştirilerinde, adeta bir yerden emir almışcasına, AK Parti’ye tek itiraz getirmeksizin, MHP’yi kötülüyorlar ya..

O zaman seçmen de şunu söyler:

“Madem AK Parti’ye eleştiri bulamıyorsunuz. Zımnen de olsa, AK Parti’yi iyi görüyorsunuz. Yanlış giden işlerin sorumluluğunu da MHP’ye yüklüyorsunuz. O zaman AK Parti’ye desteği siz verin.. Yanlışların size göre sorumlusu olan MHP’nin yerini, siz alın.”

 Bunu, MHP’nin yaptığı gibi, karşılık beklemeksizin yapın..

“Şu bakanlığı, bu bakanlığı bize vereceksiniz” demeden yapın..

Bunu yapmıyorsanız, riyakârlığınızı tescillemiş olursunuz.

Kemal Kılıçdaroğlu gibi, “Büyük ortak esir alınmış durumda” deyip..

Eğer gerçekten buna inanıyorsanız, büyük ortağı esaretten kurtarmıyorsanız..

Ahmet Davutoğlu’nun tespitindeki gibi, “Her şeye Bahçeli karar veriyor” kanaatinde iseniz..

İktidarı yanlıştan kurtarmak için, kendiniz AK Parti’ye desteğinizi ilan etmezseniz..

Ülkeyi Ali Babacan’ın dediği üzere, “Yüzde 10’luk parti yönettiği” noktasında samimi iseniz..

Siz çıkıp, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır. Kendisine desteğimizi açıkça söylüyoruz” demezseniz..

Tilkilik peşinde olduğunuzu da deşifre etmiş olursunuz..

“AK Parti’ye vuruyoruz. Milim zarar veremiyoruz.. Taktik değiştirelim.. MHP’ye vuralım, belki onu sarsarız, böylece AK Parti’yi de deviririz” planını hayata geçirdiğinizi ifşa etmiş olursunuz.

Şunu da hatırlatmak isterim..

Kim bilir belki de.

Bu dört partinin, böylesine sinsi bir planı düşünecek bir kapasitesi bile olmayabilir..

Hele hele, aynı gün bu açıklamalar yapılmış ise..

Dördünün birden, aynı planı ayrı ayrı düşünmüş olmaları ihtimali, çok çok zayıf.

O zaman şu ihtimal ciddiyet kazanıyor..

yazının devamı