DÜN bir haber dolaştırılıyordu sosyal medyada...
Öyle sıradan trol hesaplarda falan değil, anlı şanlı gazetelerin hesaplarında bile vardı haber.
Haber şuydu:
*
“Bira içenleri yadırgayan Nihat Hatipoğlu’nun Sultanahmet’teki otelinde her türlü içki servisi yapılıyor”.
*
Görsellerle, otelin mönüleriyle, otelin fotoğraflarıyla falan öyle inandırıcı sunuyorlardı ki haberi...
Doğrusu etkilendim. “Acaba mı” dedim.
Ve hemen Nihat Hatipoğlu’na bir mesaj attım.
Mesajım şöyleydi:
*
“Sizin Sultanahmet’teki otelinizde içki servisi yapıldığına dair haberler dolaşıyor sosyal medyada. Bu doğru mudur?”
*
Hatipoğlu, hemen cevap yazdı bana.
Mesajını yayınlıyorum:
*
“Asla! Böyle bir şey söz konusu değil. Önüme katrilyonlar konsa böyle bir şeye tenezzül etmem. Hiçbir dönemde içki, bira vs. o binaya girmemiştir, dışarıdan getirilip içilmesine müsaade edilmemiştir. Sosyal medyada servis edilen bar fotoğrafları, baştan sona sahtedir. Bu bir yalandır. Benim bira ile ilgili sözlerime karşılık mahiyetinde servis edilen sahte ve insafsızca bir yalan haberdir. Göz göre göre böyle bir yalan nasıl ortaya atılır hakikaten anlayamıyorum. Sözümü, bakışımı, fetvamı, görüşümü eleştir istediğin kadar. Anlarım. Ama böyle ahlaksızca bir iftiraya neden başvuruyorlar?”
*
Bu mesajı okuduktan sonra şunları düşündüm:
*
Bu yalanı kurgulayıp piyasaya sürenler, önünü arkasını hiç araştırmadan bu yalana omuz verenler, bu yalan üzerinde ter ter tepinenler...
Bunlara sorsan...
“Biz muhalifiz. Biz ahlaklıyız. Biz iyi insanlarız. Biz dürüstüz. Biz şöyleyiz. Biz böyleyiz” falan diye ne kadar farklı olduklarını anlatıp dururlar.
*
Ama yaptıkları ortada!
İşte görüyorsunuz:
Sırf gıcık oldukları Nihat Hatipoğlu’nu madara etmek için ahlaksızlıkta hiçbir sınır tanımıyorlar.
*
İşin en acı tarafı şu:
Bu ülkede kurgulu iftiradan, kuyruklu yalandan sığınılacak tek bir liman bile kalmadı maalesef.
NE DEDİ? NASIL AKTARILDI?
NİHAT Hatipoğlu’nun şöyle dediği aktarıldı bize:
*
“Bir ilimizdeki sokaktan hayretler içinde geçtim. Dışarıda dört genç kız bira içiyordu”.
*
Bu da Nihat Hatipoğlu’nun söylediğinin tamamı:
*
“Bir ilimizdeki sokaktan hayretler içinde geçtim. Meğer o sokak genç kız ve erkeklerin yoğun geldikleri bir yermiş ve dışarıda, içeride Avrupa’nın herhangi bir merkezindeki görüntüyü aksettiriyordu. Dışarıda dört genç kızımız bira içiyorlardı. Yüzümde maske vardı, beni tanıdılar ve dördü birden biralarını sakladılar. Mahcup bir gülümseme ile ‘Hocamız geçiyor çocuklar’ dediklerini işittim. Daha var. Edep, saygı elbet var. Ama oradakiler de bu ülkenin evlatları, çocukları. Onları yok saymak yerine var kabul edip öyle hareket etmek lazım”.
*
Şimdi gelsin sloganlarımız:
Kahrolsun kısaltarak anlamı çarpıtma eylemi! Kahrolsun kısa bir alıntıyla maksadı bambaşka bir hale getirme operasyonu! Kahrolsun ilginç başlık atacağım diye bütünlüğü bozma atraksiyonu!
YORUMLAR
1976 kez izlendi
2108 kez izlendi
984 kez izlendi
1302 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.