İddia ediyorum: Biden gelince...
Bizim iktidardan daha çok bizim muhalefetin işi zorlaşacak.
*
Örneklerle gidelim:
*
Biden, ABD Başkanı olarak...
“Mavi vatan falan tanımam... Çekilin Doğu Akdeniz’den... Orası Yunanistan’ın...” diye demeç verdiğinde...
Ne olacak?
*
Bizim muhalefet, mecburen iktidarın yanında hizalanmak durumunda kalmayacak mı? Kemal Bey olmasa da Faik Bey, mecburen Biden’a “Bu sözlerinize katılmıyoruz Sayın Biden” demek zorunda kalmayacak mı?
*
Biden, ABD Başkanı olarak...
“Türkiye, Suriye’de harekât yapmasın... Suriye’de PKK/YPG devleti kurulsun” dediğinde...
Ne olacak?
*
Bizim muhalefet, gönüllü ya da gönülsüz “iktidarcı” bir pozisyon almayacak mı? Kemal Bey ve Meral Hanım, Tayyip Bey’den bile daha fazla Biden karşıtı bir pozisyona geçmek mecburiyeti hissetmeyecek mi?
*
Biden, ABD Başkanı olarak...
“Ermenistan işgal ettiği bölgelerden çekilmemeli. Ermenistan’ın yanındayım” dediğinde...
Ne olacak?
*
Bizim muhalefetimiz, bu yaklaşımı sessiz sedasız geçiştirebilecek mi? Kemal Bey’ler, Ali Bey’ler, Meral Hanım’lar, Ahmet Bey’ler kendilerini “en azılı Biden karşıtı” gibi yansıtmak zorunda hissetmeyecekler mi?
*
Örnekleri daha fazla uzatmaya gerek yok sanırım.
Şunu yazın bir kenara:
*
Biden yüzünden, bizim muhalefet...
Doğru dürüst muhalefet bile yapamaz hale gelecek.
*
Hatta ve hatta “Ah sarı kafa ah! Keşke Arizona’yı kaybetmeseydin” falan diye dövünürlerse...
Hiç şaşırmam.
ORTA AMERİKA’DA SIRADAN BİR GÜN
TÜRKİYE’de ne zaman bir tarikat ya da bir dini yapı, bir acayiplik yapsa... Dinsel acayipliğin sadece Ortadoğu’ya özgü olduğunu düşünen aşırı Batıcı kafalar, şu yorumu yaparlar:
“Ortadoğu’da sıradan bir gün...”
*
ABD’de Trump yanlısı tarikatların ve dini yapıların yaptığı acayiplikleri gördünüz mü? Kimi melekleri seçim sandıklarında yardıma çağırmak için dua seansları yapıyor, kimi yerlere kapanıp İsa’yı yardıma çağırıyor, kimi ayin üstüne ayin patlatıyor.
*
Yani demem o ki aşırı Batıcı kafalı arkadaşım, buradan Batı’ya, hatta en Batı’ya gittiğinde de karşılaşacağın manzara pek değişmeyecek.
Sen gel yine de memleketinin kıymetini bil.
BAKAN MURAT KURUM’LA BİR TELEFON GÖRÜŞMESİ
DÜNKÜ yazımda eleştirmiştim. Demiştim ki:
“Vatandaşa riskli binalarda oturmayın demeyin, alternatif sunun. Adamlar, keyiflerinden oturmuyorlar o binalarda”.
*
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum aradı. Kendisiyle uzun bir telefon konuşması yaptım. Önemli şeyler söyledi Bakan Kurum. Öncelikle riskli binaların tespiti ve yıkılmasıyla ilgili kuralı anlattı:
*
“Vatandaşımız, eğer oturduğu binayı riskli görüyorsa kolayca tespit yaptırabilir. Bunun yolu açık. Bunun için binada oturanların anlaşması gerekmez. Bir kişi bile başvursa yeter. Vatandaş, bizim yetkilendirdiğimiz kuruluşlara başvuru yapacak ve binasının riskli olup olmadığını tespit ettirecek. Eğer oturduğu bina riskliyse yerel yönetimin o binayı 60 gün içinde yıkması gerekir. Eğer yerel yönetim 60 gün içinde yıkmazsa bakanlık binayı yıkar. Kural budur”.
*
Peki ama riskli binadan çıkan vatandaş ne yapacak? Nerede barınacak? Benim üzerinde durduğum asıl konu buydu... Bakan Murat Kurum, bu konuda da şunları söyledi:
*
“Biz vatandaşımızı yalnız bırakmayız. Yüzde 40’lara, yüzde 50’lere varan indirimlerle yeni ev sahibi olma imkânı sunuyoruz. 15 yıla varan vade hakkı tanıyoruz. Taşınma yardımı yapıyoruz. Kira yardımı yapıyoruz. Yani ‘Riskli binalarda oturmayın’ deyip bırakacak bir anlayışa sahip değiliz. Vatandaşımıza her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Bu işin asıl çözümü kentsel dönüşümdür. Bu siyaset üstü bir konudur. Bakanlık, belediye, vatandaş... Hepimiz elbirliğiyle bu dönüşümü gerçekleştirmeliyiz”.
*
Bu yaklaşıma hiçbir itirazım olmaz, olamaz.
yazının devamı
YORUMLAR
1976 kez izlendi
2108 kez izlendi
984 kez izlendi
1302 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.