Ali Babacan, AK Parti hükümetinin bakanı olarak...
Gezi Parkı davalarında “mağdur” sıfatıyla şikâyetçi olmuş.
Bugünlerde çok demokrat, aşırı liberal, fena özgürlükçü takılıyor ya...
Kendisine “Sen niye Gezi olaylarında davacı olmuştun?” diye sorulduğunda...
Şu cevabı vermiş:
*
“Ben davacı değildim, şikâyetçi değildim, mağdur da değildim. Savcı, tek taraflı olarak bütün bakanları mağdur olarak değerlendirdi. Araştırdım, davadan çekilmek kanunen mümkün değildi. İşte bugün buradan savcılara sesleniyorum: Ben bu davanın mağduru değilim. Silin benim adımı.”
*
Aman da aman.
Nasıl da sıyrılırmış işin içinden.
Pes valla!
*
İyi ama Sayın Ali Babacan...
Madem şikâyetçi değildin, madem mağdur değildin, madem davadan çekilmek kanunen mümkün olmadığı için davadan çekilemedin.
Savcılara “Silin kardeşim benim adımı bu davadan” diye seslenmek için ne diye bunca zamanın geçmesini bekledin ki?
*
AK Parti hükümetinin bir bakanı olarak...
Ekranlara çıkarak...
Savcılara...
“Ben mağdur değilim, ben müşteki değilim, ben davacı değilim. Benim adımı buraya yazan savcılara sesleniyorum: Silin benim adımı” diye seslenmedin ki?
*
Neydi seni tutan?
Neydi seni böyle mertçe bir tutum almaktan alıkoyan?
Neydi seni hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya iten?
*
Size bir şey söyleyeyim mi:
Eğer Ali Babacan...
Bugün kendisini sütten çıkmış bir ak kaşık gibi göstermeseydi.
Ve çıkıp delikanlıca...
“O zaman korktum... O zaman işime gelmedi... O zaman aklım başımda değildi... O zaman koltuk tatlıydı... O zaman Gezi olaylarını dış güçlerin oyunu gibi görüyordum... O zaman bırakın ‘Konuş Türkiye’ demeyi, ‘Konuş Ali Babacan’ demeye bile cesaretim yoktu... Şimdi aklım başıma geldi...” deseydi...
Şu anda avuçlarım patlarcasına Ali Babacan’ı alkışlıyor olacaktım.
*
Ama Ali Babacan, asla böyle bir tavır koymaz, koyamaz.
Çünkü ontolojik olarak böyle biri değildir.
Ali Babacan budur ve bundan ibarettir.
BAZEN BEN DE BÖYLE OLURUM
BENDE bazen şöyle olur:
Ağır abilere özgü çok esaslı, çok sunturlu, çok okkalı bir laf etmek için yanıp tutuştuğum bir anda...
Fena halde manasız kaçan, altı boş, kimseyi titretmeyen ve hiçbir etki yaratmayan bir cümle kuruveririm.
*
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da...
Benim bazen düştüğüm, böyle bir duruma düşmüş.
*
Kurtlar Vadisi repliği gibi okkalı, sunturlu, çakallı, atarlı, giderli bir cümle kurmak istemiş.
Ve şöyle demiş:
*
“Çakalların bulunduğu yerde kimse bize bir şey söyleyemez.”
*
Sabahtan beri okuyorum cümleyi...
Bir sonuç, bir anlam çıkaramıyorum.
*
Meydan okumak istemiş ama olmamış.
Çakallı bir cümle kurmak istemiş ama başaramamış.
Atar gider yapmak istemiş ama yapamamış.
YORUMLAR
1976 kez izlendi
2108 kez izlendi
984 kez izlendi
1302 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.