SİYASET

Abdurrahman Erzurum : OYUN MU SANDIN

Tarih
22 Mart 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Erzurum

Ülke olarak en büyük sorunumuzun, durduğumuz yerden ucuz kahramanlık yapmak, hayatın gerçekleriyle, filmleri, kitapları karıştırmak ve gerçeklikten uzaklaşmak olduğunu düşünüyorum.

Hayatın gerçekliğini filmlere ve dizilere göre düzenlemiş milletimiz her şeyi kitaplardaki gibi zannetmektedir. Teorik bilgiler pratikte uygulanılabilir olup olmadığına bakılmaksızın tartışmasız kabul edilmekte ve uygulanmaya çalışılmaktadır.

Bunun en bariz örneğini terör örgütleri başta PKK, DHKP-C vb sol örgütler bize gösterir.

Hayatı, okuyup ezberledikleri Marx, Lenin, Stalin, Mao gibi önderlerinin kitaplarındaki gibi zannedenler hala devrimin köylerden başlayıp, tüm işçilerin katılımı ile topyekün bir direnişe dönüşerek bütün ülkeyi saracağını düşünmektedirler.

Lenin’in teorisine göre, üç aşama halinde gerçekleşecek olan ihtilali başlatacak işçiler, ilk aşamada grevler, gösteriler ve protestolar ile giderek daha çok politize oldukları bir geçiş döneminden geçeceklerdi.

Taktik taarruz olarak isimlendirilen ikinci aşamada, ihtilal güçleri şehirlerde şehir gerillası taktiklerine göre direnişi başlatacaklardı. Lenin, sokak savaşlarını ihtilal liderlerinin yönetmeyi, halkın ise savaşmayı öğrendiği bir fırsat olarak tanımlamıştır.

Üçüncü ve son safha olan stratejik taarruz aşamasında, düzenli ordularla yapılacak savaşla ihtilal gerçekleşecek ve işçiler iktidarı kalıcı olarak ele geçireceklerdi.

İşte bu kadar basit; önce bir, sonra iki ve en sonda üçüncü aşama tamamlanıyor alın size devrim.

Varmı bilmiyorum ama şimdi sözüm buna gerçekten inanan saf ve temiz örgüt mensuplarına; Dünyanın birçok kapitalist ülkesi tarihlerinde bir çok ekonomik kriz yaşamalarına rağmen çökmezken, sayıları 24’e varan sosyalist sistemden hala yaşayan bir sistem yoktur.

Olur mu canım, Küba, Fidel Castro falan diyen varsa, dün Obama’nın Küba ziyareti ve yaşananları kısaca okumalarını tavsiye ederim.

Hiçbir zaman eleştirdiği kapitalist sistemlerdeki işçiler kadar maaş, sosyal hak veremeyen bu sistemin çöktüğünü, uygulamayacağını, insanın özelliklerine uygun olmadığını ne zaman anlayacaksınız?

Tarihi gerçekleri bilmeden, insanı tanımadan, ideoloji ezberleyerek, ahkamlar keserek devrim yapılamaz.

Macaristan, Çekoslavakya vb birçok ülkeye komünizm Lenin’in yöntemleri ile mi gelmiştir, yoksa Sovyet askeri gücü ve tanklarının baskısıyla mı gelmiştir. 1956 Macaristan ve 1968 Çekoslavakya isyanlarını Sovyetler nasıl tankları ile kanlı şekilde bastırmışlardır. Kafkaslarda ve Türkmenistan’da Sovyetlerin yaptıklarını hangi devrim hümanizmi ile açıklayabilirsiniz?

Çin Halk Cumhuriyeti’nin etkisi ve koruması altında hala komünizmle yönetilen birkaç ülke kalsa da onların sistemi de kapitalizm ile iç içe geçmiştir.

Şimdi bu dönemde, bu tecrübeler gözümüzün önünde dururken, manevi değerleri bu denli yoğun yaşanan, siyasi istikrara ve % 50 oranında halk desteğine sahip bir iktidar varken, nasıl bir devrim yapılabileceğinize inanıyorsunuz anlamak çok zor.

Yine Lenin’e göre, şehir gerillası, toplumu genel çatışma ortamına hazırlayıcı bir yardımcı olarak kabul edilmiş, bunun da bireylerin sokak savaşlarında hükümet güçlerine karşı bilenmesiyle gerçekleşeceği ön görülmüştür.

Yine bu kitabi bilgiler ışığında hareket edip, Sur, Cizre, Nusaybin, Silopi vb bir çok yerde barikatlar kurup, hendekler kazan saf vatandaşım benim, hiç mi aklına gelmiyor. Neredeyse % 90’lara varan nüfus yoğunluğuna, devletin zamanında yaptığı birçok hataya, bu kadar dış desteğe rağmen 40 senedir bir milim kazanım elde edemiyorsunuz.

Kırsalda savaşıyordunuz kaybettiniz, halkı belki işin içine katarız, büyük bir ayaklanma çıkartırız dediniz, hayatınızın hatasını yaptınız halk size destek vermedi. Vermemesi bir yana, evine, malına, canına kastettiğiniz için size artık düşman oldu. Eskiden haklı da olsanız haksız da olsanız, devletin kanalları ne derse desin sizin açıkladığınız her şeyi şeksiz şüphesiz doğru kabul eden bazı kesimler bile sizden önce kuşku duydu sonra da gerçeği anlayarak sizin ne mal olduğunuzu anladı.

Her gün ayaklanmaya çağırdınız, Yarın Sur’a yürüyeceğiz gelin dediniz kimse gelmedi, Cuma namazına gidip orada bir şeyler yapalım dediniz yine tutmadı, Diyarbakır’da nevruz kutlamalarına gelen olmadı.

Şimdi siyasal kanadınızın durmadan söylediği çözüm sürecine dönelim çağrısını Karayılan elebaşınızda söylemeye başladı ama nafile…

Artık gerçekleri görme zamanı, artık kitaplardan sıyrılıp, yaşamı, insanı, insanların değerlerini anlama zamanı. Siz ne idüğü belirsiz kökü dışarıda olan ideologlarınızın kitaplarına göre bu milleti değiştiremezsiniz. Binlerce yılın birikimi Anadolu’yu dinlemek, insanını anlamak zorundasınız. Siz değişeceksiniz, siz Anadolulaşacaksınız. Köylü, cahil deyip küçümsediğiniz bu milletin ferasetini ve o müthiş bilgeliğini anlayıp saygı duyacaksınız. Bu milletin peygamberine, kitabına, kutsalına dil uzatmayacaksınız, küçümsemeyeceksiniz.

Benim buraya kadar lafım, ideoloji kitaplarına tamamen inanmış, teslim olmuş, kandırılmış, yanlış da olsa bir fikre inanmış ve bu yolla insanları kurtarmayı düşünenlere idi.

Yok siz zaten bunları biliyorsanız, bu işin böyle olmayacağının farkında olup bu işlerin profesyoneli iseniz size de aynı tavsiyeyi söylüyorum. Bu ülkeyi, bu ülkenin bu mazlum milletini başka ülkelere satmak, para karşılığı vekalet savaşlarının kuklası olmak, üç kuruş için bu devletin güvenlik güçlerine silah sıkmak, Amerikan filmlerine, okuduğunuz Che kitaplarına benzemez.

Bu devlet, yüzlerce yıllık devlettir. Bu kadim milletin devlet tecrübesi, savaş yeteneği, zor günlerde birleşme özelliği başka milletlere benzemez. Bir gün seni elinde tutan elin ve senin cezanı öyle bir verir ki, Alparslan’ı, Fatih’i, Selahattin Eyyubi’yi unutanlar yine kuyrukların kıstırıp kaçacak delik ararlar.

Bu devlet, ne Çanakkale’ler, ne Kurtuluş Savaşları, ne 12 Eylüller atlatmıştır. Kaç tane terör örgütü ile içeride ve dışarıda mücadele etmesini becermiştir. Size de gereken dersi verecektir bundan emin olun.

Bu arada, Çanakkale, Kurtuluş savaşı demişken lafı çok uzatmadan üçüncü sözümü de, sosyal medyadan duydukları, fısıltı gazetelerinden aldıkları bilgilere bakıp da evden dışarı çıkamayanlara söylüyorum. Çanakkale filmleri, Sahabe hayatları, Kurtuluş Savaşı anıları, Osmanlı savaş maceraları okumaya benzemiyor değil mi gerçek hayat…Evet hepimize bir ders bence bunlar, hayat kitaplardan, filmlerden farklıdır. Ya gerçeğe döner, onun gereklerini yaparsın ya da az ileride ki alışveriş merkezine bile gidemeyip evde haberleri izlersin… Ya korkar ya da korkutursun, ortası yoktur.

Balkan Türkülerini çok severim. Ne diyor bir türkü de

Mezar taşlarını bre Hasan, koyun mu sandın?


Gerçek bu, seçim senin…

Ajanshaber.com
22 Mart 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • Onur Yavuz

    22 Mart 2016 14:10
    0 0
    Vicdan en çok ona yakışırdı. Nasıl ki herkes resim yapamaz sonradan resim yapmayı öğrenemez vicdan da Allah ın özel kullarına verdiği bir şeydir. Ve o vicdanın en yakıştığı adamlardan biriydi. O hep olmalıydı dünyanın daha güzel olması için..düşünceleriyle, yazdıklarıyla ve ona çok yakışan kocaman vicdanıyla...
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;