SİYASET

Abdurrahman Erzurum : KERVANIN GİZLİ YOLCULARI BÖYLE İSTİYOR

Tarih
19 Ağustos 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Erzurum

Her başarı hikayesinin kaderidir. Hikaye tüm kahramanlarına eşit davranmaz. Bazıları hep öndedir, hikaye o kişilerle özdeşleşir. Adları tarihe geçer, asırlarca anılırlar. Bazı kahramanlar şanssızdır hep hikayenin karanlık kısmında kalırlar. Adları hatırlanmaz kimse tarafından bilinmezler bile.

Burcun üstüne çıkan Ulubatlı Hasan’ı hepimiz bilirken,yerin altından tüneller kazıp, barut patlatarak burçları çökerten madencilerin, lağımcıların isimlerini hiçbirimiz bilmeyiz.

Çanakkale Savaşı’nda büyük kahramanlıklar gösteren Mustafa Kemal’i hepimiz bilirken, kısa bir süre önce evlenmesine rağmenÇanakkale’ye gelen, İngilizce bilmesi sebebiyle düşman hatlarındaki telefonları dinleyerek istihbarat faaliyetinde bulunan İngiliz Kemal’i kimse bilmez.

Oysa hikayenin görünenleri ile görünmeyenleri kardeştir ve eşittir. Her ikisi de büyüktür. Ama bence bilinmeyen daha mutludur. Bilinmek de istememektedir. Bilinmeden görevini yapmak ister. Takdir, teşekkür beklemez.

Onun beklediği ödülü sen ben veremeyeceğimiz için asla onun için ölçüt olamayız.

Bu tarih boyunca böyle olduğu gibi günümüzde de böyledir hep böyle olacaktır.

Bilindiği gibi devletimizin ve milletimizin el ele vererek püskürttüğü darbe girişimi sırasında 62’si polis, 5’i asker, 181’i de sivil 248 kişi şehit oldu. Bu şehitlerimizin içinde bazı isimler var ki bu hikayenin karanlık kısmında hallerinden memnun keyif ediyorlar.

Bu şehitlerimizde diğer şehitlerimiz gibi hesap yapmadan, korkmadan inançlarının gereğini yerine getirdiler. Sonunda ölüm olduğunu biliyorlardı ama bu ölümün sonrasını da çok iyi biliyorlardı.

Şehit Tolga Ecebalın bunlardan bir tanesi. Fatih’te eski İtfaiye Müdürlüğü’nün önündeki parkta yüzüne isabet eden kurşun sonucu nişanlısının yanında hayatını kaybeden 27 yaşındaki Tolga Ecebalı’nın 30 Eylül’de düğünün olacağını kaç kişi biliyor nişanlısından başka.

Ya tekstilci Emrah Sagaz adını duyduk mu, tabi ki hayır. Tekstil işçisi olan Emrah şehidimiz de geride 5 aylık hamile bir eş bıraktı. 1,5 yıllık evli olan Sagaz, Esenler Atışalanı Caddesi'nde tankın altında kalarak şehit oldu.

Acıbadem Telekom önünde, yolu kesen darbecilere “ne yapıyorsunuz” dediği için taranan Murat Naiboğlu’nu peki?  39 yaşında geride 2 yetim çocuk bırakan Naiboğlu’nuda duyan olmadı değil mi?

Arkasında 9 yaşında bir yetim bırakan Fahreddin Yavuz’u, Boğaz Köprüsünde sağ göğsünden vurulan 3 çocuk babası Salih Alışkan’ı, Fazıl Gürs’ü, Mehmet Karaaslan’ı, Mehmet Çetin’i, Özgür Gencer’i, Mustafa Tecimen’i, Battal İlgün’ü, Çetin Can’ı

Ya Genelkurmay Başkanlığı önünde şehit olanve 3 çocuğu yaralanan, Necati Sayın abimi de TV’lerde göremedik değil mi, göremeyiz de.

Her biri bir dram, her biri kahramanlık hikayesi.

Ama sakın sitem ediyorum sanmayın.  TV’lerde çıkan kahramanlarımızın hikayelerine de bir şey diyeceğim yok. Bu milletin evlatlarına örnek olması açısından ne kadar çok tanıtılırlarsa o kadar iyi olur.

Benim meramım başka..

Bu kişilerin ortak yönleri bilinmemek, gözükmemek, övülmemekti zaten.. Ama kriptocutakiyyeciler gibi devleti ele geçirmek için değil, kendi nefislerini ele geçirmek için gizlenirlerdi.

Yaptıklarını saklarlardı, kimseye söylemezlerdi.Hedeflerindeki makam için göz önüne çıkmak istemezlerdi ama gözlerini diktikleri makam bu dünyada değildi.

Laf olsun diye söylenen değil, gerçek tevazunun peşindeydiler.

Süslü ama zehirli sözlerin değil, altın sükutların peşindeydiler.

Kimsenin sınavında, imtihanında gözleri yoktu, tek dertleri kendi hayat imtihanını geçmekti. Hayatta hakka girmek kadar korktukları başka bir şey yoktu.

Hanımlarının başının örtüsünü açtıracak hiçbir menfaat, hiçbir güç yoktu onlar için. Bedelse ödediler, hiçbir odada ikna olmadılar.

Saygı duyduklarını kanuna uygun olduğu için dinlediler. Ölçü onlar için kıyamete kadar değişmeyecek Kur’an ve alemlere rahmet peygamberimizin sözleriydi. Necip Fazıl’ın “Müjdecim, kurtarıcım, Efendim, Peygamberim, Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim” şiirinin yaşayan dizeleriydiler.

Tek düşmanları vardı, o da kendileriydiler. Belki kendilerini öldürenleri bile düşman bilmediler. Kızmadılar, küsmediler. Onlar suçluya değil suça düşmandılar.

Küçük bir çocuğun bile elini öperken, menfaat, makam, icazet değil de belki derdinin dermanı olur diye niyet ettiler.

Fitneyi, dedikoduyu sokmadılar ne evlerine ne gönüllerine. Yalanları dolanları katlamadılar ikiye üçe ama, hayatın her sillesine sevgilinin hatırına katlandılar.

Beddua etmediler kimseye, herkese hayır dua edip herkesten dua istediler.

Onlar basit yaşadılar. Belki roman olacak hayat hikayeleri yoktu ama şimdi bu ülkenin Cumhurbaşkanından, en basit vatandaşına kadar hepsi onların yerinde olmak istiyor. Birileri yüzlerini yerden kaldıramazken onların aileleri başları dik geziyorlar.

Asla hesap peşinde koşan“seçkin istismarcılar”dan olmadılar. Onlar “darbecilerin başına gökkubeyi yıkan yiğitler”dendiler.

Önüne koyulan tüm tercih anlarında ölçüt olarak Allah’ın rızasını aldılar, ona uyanları seçtiler. Kimsenin durmadığı zaman Allah’ın dinine hizmet edenlerin yanında saf tuttular. “Korkma biz de varız” dediler.

“Onlar varken hilal aramayız” diye güvendikleri Diyanet İşlerinin emriyle, 90 bin camide okunan selalar, ezanlar susmasın diyen o yiğitler, Kerkük, Irak, Bosna, Kosova ve Makedonya'da da okunan selalarıbizzat dinleyerek şehit oldular.

Sadakat gösterdiler, sadakat beklediler.  Dostlarını namahremin ağıza sakız ettirmediler. Vefasıyla dünyaya örnek olanlardan sadece ve sadece vefa beklediler.

Uzun lafın kısası onlar şehit oldular, Başkomutanın boş kalmayacak diye müjdelediği “Şehitler Tepesi”nde yerlerini aldılar.

Onların aileleri, dostları ve sevenlerinin dilekleri sadece şu.

Kahraman Şehidimiz Ömer Halisdemir’i yetiştiren ve artık hepimizin babası olan Hasan Amca’nın gösterdiği büyüklük gibi hiçbir maddi beklentileri yok, isimleri bir yerde de yaşamasın isterse,

Dertleri bunca çakala, bunca fitneciye inat, omuz omuza “bin 400 yıllık kadim davanın” bir ferdi olabilmek, hergün onlarca bahtsızın ayrıldığı o güzel kervan ile yolun gittiği yere kadar gidebilmektir.

Ve dilekleri sadece ve sadece “Şah damarından daha yakın olan” ALLAH’adır..

Ajanshaber
19 Ağustos 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;