SİYASET

Abdurrahman Erzurum : İYİ Kİ VARSIN AMERİKA

Tarih
25 Ocak 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Erzurum

Geçtiğimiz Perşembe günü ile Cumartesi günleri arasında çok önemli bir misafir ağırladık.

Dünyanın neresinde olursa olsun, herhangi bir terör örgütü varsa onlarla mücadele eden, tüm ülkelerin demokrasiye ulaşması için canla başla çalışan, dünyanın tek süper gücü Amerika Birleşik Devletleri'nin ikinci adamı Joe Biden ülkemize geldi.

Ailesiyle birlikte İstanbul'a gelen Biden burada ülkemizin daha ileri demokrasiye geçebilmesi için gerekli gördüğü parti, kişi ve sivil toplum yöneticilerini çağırdı.

Önce partileri topladı. "Yuvarlak masa" adı verilen toplantıya MHP dışında tüm partilerin önceden belirlenmiş temsilcileri katıldı.

Biden daha sonra ülkemiz için olmazsa olmaz vaziyette olan basın özgürlüğü konusuna el attı. Seçip beğendiği aynı kulvardaki 4 gazeteciyle ülkemizin basın özgürlüğü konusunda bilgiler aldı ve sonuç olarak da aldığı bilgiler doğrultusunda yapmamız gerekenleri de hepimize bildirdi.

Yine seçtiği 2 sivil toplum kuruluşu yöneticisini de çağırarak bu konudaki eksiklerimizi ve yapmamız gerekenleri de bize tebliğ etti.

Sonra ülkemizin kanayan yarası olan faili meçhul cinayetler konusuna eğildi. Biden Conrad Otel’de Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi ve Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ile görüştü.

Biden notlar aldı ve desteğini bildirdi.

Daha sonra yine tutuklu bulunan gazeteci, Can Dündar'ın eşi ve çocuğuyla aynı otelde görüştü. Görüşmeyle ilgili olarak Dündar'ın oğlu Ege Dündar, "Kısa bir konuşma oldu. Bana babamızın durumunu, iyi olup olmadığını sordu. Bana çok cesur bir babamın olduğunu söyledi. Gurur duymam gerektiğini söyledi. Gereken her şeyi yaptıklarını, basın özgürlüğü için konuşmaya devam edeceklerini söyledi.

Sonra Türkiye'ye destek olabilmek için başka kimlerle görüşelim diye araştırırken bir süre önce teröre destek amacıyla bildiri yazdıkları iddiasıyla suçlanan akademisyenlere destek verelim denildi.

Güçlü Türk demokrasisindeki ifade özgürlüğünün sadece Türkler değil ABD için de önemli olduğunu vurgulayan Biden, “Biz Amerikalılar ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün en önemli iki temel hak olduğuna inanıyoruz” diyerek, “korku ve misilleme endişesi olmadan fikirlerin ifade edilmesi” gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin tüm bölge için güçlü bir örnek teşkil etmesini arzu ettiklerini dile getiren Başkan Yardımcısı, “İnternet özgürlüğünün sınırlandırılması ve YouTube ve Twitter gibi sosyal medya siteleri kapatılması, 1000’den fazla akademisyenin sadece dilekçe imzaladıkları için ihanetle suçlanması bölge için sergilenmesi gereken örnek değil” ifadesini kullandı.

Böylece bu konuda da yaptığımız yanlışları öğrenmiş olduk ve bir daha da yapmamaya karar verdik.

2 gün boyunca başta Sayın Biden ile görüşebilenler olmak üzere çok mutlu olduk. Boy boy görüşme fotoğraflarımızı, selfilerimizi yayınladık. Medyaya çıkıp açıklamalar yaptık. “Biden aslında şunu dedi”, “Biden şu mesajları verdi” diye onlarca haber çıktı medyamızda. Ben bu olayı şuna benzettim. Küçükken sopa yediği çocukların yanına abisiyle gidip de “Bak abim var benim. Söylersem hepinizi döver” diye hava atan çocuklara benzettim kendimizi.

Bu yapılanlar yetmeyebilir diye düşünen Joe Biden’in eşi Jill Biden Ortaköy’deki Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrencilerle konuşarak onların geleceğe ait planlarını dinledi.

Sonra da eşi gibi bizim için faydalı olacak asla unutmamız gereken şu sözleri söyledi. "Sizin başarınız Türkiye’nin geleceği için çok önemli. Çünkü kızları ve kadınları tam potansiyeline ulaşmayan hiçbir ülke kendi potansiyeline tam olarak ulaşamaz" Bu söz bana tanıdık geldi ama olsun…

Neyse daha sonra Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşen Biden cumartesi akşamı bir ülkeye daha demokrasi ve insan haklarını aşılamanın verdiği mutluluk ve huzur duygusu ile ülkemizden ayrıldı. Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile ne görüştü, hangi konularda mutabık kaldılar hangilerinde anlaşamadılar bu ayrı bir yazının konusu.

Şimdi ben burada 2 soru sormak istiyorum.

Birinci sorum şu: Bunu bile yazarken, aklıma Amerikan filmleri, mahkeme salonu, jüri bir avukat geliyor. Kromozomlarımıza kadar işlemiş bu ülke bizim.

Neyse soruma döneyim. Ülkemize neredeyse her hafta bir yabancı devlet başkanı veya başbakan gelmektedir. Bunlardan hangi bir tanesi, Biden gibi bizim iç işlerimizle ilgili konularda gazetecileri, partileri, STK’ları çağırıp bilgiler alıp, görüşlerini basına açıklayıp mesajlar verebilmektedir. Bunu Suudi Arabistan Kralı’nın, Yunanistan Başbakan’ının veya Sudan Başbakan’ın yaptığını düşünün.

Şöyle bir hayal edelim; Somali Cumhurbaşkanı gelmiş, Hrant Dink’in eşini, Tahir Elçi’nin eşini İstanbul’a otele çağırıp, bilgi alıp faili meçhuller konusunda mesaj verecek bize. Partileri gelin bakalım yuvarlak masaya sizinle bir istişare yapalım diyecek de biz onu ilk tarifeli Somali uçağıyla ülkesine yollamayacağız.

İkinci sorum şu sayın Jüri; Bizim Başbakanımız veya yardımcımız veya herhangi bir ülkenin başbakanı Amerika’ya gitse, Başkent Washington’a değil, New York’da bir otele yerleşse…

Heyecanlanmayın durun, daha devamı var. Sonra gelin bakalım, ABD’nin Cumhuriyetçi ve Demokrat Partilerinden bir iki temsilci bir yuvarlak masa toplantısı yapalım dese

Sonra geçen yıllarda çakı bulundurmak suçundan gözaltına alındıktan sonra omuriliğinden ciddi biçimde yaralanma sonucunda hastanede hayatını kaybeten Freddie Gray’in ailesini çağırıp, Türkiye sizin yanınızdadır. Bizim ülkemizde çakı meyve soymak için kullanılır, zararsızdır. Çakı için adam mı öldürülür, tüm zenciler Türkiye sizin yanınızdadır desek,

ABD’de casusluk yaptıkları iddialarıyla haklarında yakalama kararı olan Edward Snowden ve Julian Assange’nın çocuklarını çağırıp sizin babanız çok cesur adamdır ha onunla gurur duyun desek,

11 Eylül saldırılarının ardından, saldırıların ‘hükümetin iç işi’ ve devlet terörü olduğu yönünde bir açıklamada bulunan ardından kınama ve uzaklaştırma cezası alan üst düzey 75 akademisyen malumunuzdur. Bizim Başbakan da bu akademisyenlere destek verip, öç alma olayına dönüşmesin. Türkiye olarak Amerika’nın ifade özgürlüğüne çok önem veriyoruz. Amerika için endişeliyiz dese,

Gel bakalım Washington Post, Arizona Cumhuriyet, Baltimore Güneş, Chicago Zaman, Cincinnati Postası gazeteleri anlatın bakalım Amerika’da problemleriniz nelerdir, Biz Türkiye olarak ülkenizin basın özgürlüğüne çok önem veriyoruz, bunun için her türlü desteği veririz desek,

Ülkedeki El-Kaide, IŞİD bilumum radikal örgütlerin sempatizanları veya yakın kuruluşlarını çağırıp, herkesin kendisini ifade etmesi gerektiğini, bunu Türkiye olarak çok önemsediğimizi belirtsek,

ABD’nin sorunu olduğu Meksika’daki askeri üssüyle ilgili; Meksika adına mutabakata varsak, izinler versek ve ABD’li yetkililer Türkiye ile Meksika konusunda anlaşmaya vardık diye sevinip açıklama yapsa…

Uyan, Abdurrahman, uyan oğlum üşüyeceksin, hadi içeri yerine yat…

Rüyanızda bile göremezsiniz. Biz değil bunu dünyada hiçbir ülke yapamaz, bırakın yapmayı cesaret bile edemez ve hatta her ne kadar düşünmek özgür olsa da düşünemez bile..

Demek ki ortada bir realite var. Adı konmasa da, açıkça ifade edilmese de herkesin kabul ettiği bir acı gerçek var. Ekonomisiyle, askeri gücüyle, tüm ülkelerdeki etki alanları ile bu dünyanın lideri ABD’dir.

ABD, tüm dünyanın sorunları ile yakından ilgilenir, onlar için çözümler üretir, ülkelerle ikili işbirlikleri yapar. Diğer ülkeleri organize eder. Ülkelerin birbirleriyle olan anlaşmazlıklarını çözer. Ülkelerin başlarına gelen her türlü askeri ve ekonomik sorunları halleder. Silahsa silah, borçsa borç. Bir dediğinizi iki etmez.

Ülkenizde iktidara talip misiniz, önce ABD’ye gitmelisiniz. Ülkenize savunma harcaması mı yapacaksınız, ihaleye falan gerek yok, direk Amerika’dan alabilirsiniz.

Amerika bir ülkeye tu kaka dedi mi, o ülkeye hep birlikte askeri veya mali yaptırımlar uygulayacağız demektir. O isterse bu yaptırımları delip alış veriş yapabilir, o ülkenin parasını bloke edebilir. İsterse o ülkeyi kötüler listesinden çıkarıp affeder ve o ülke de bir daha yaramazlık yapmamaya karar verir.

Boşuna mı Amerikan filmlerinde uzaylılar, gök cisimleri, küresel suç örgütleri hep Amerika’yı hedef almaktadır ve sonunda dünyamızı hep Amerika kurtarmaktadır.

Bu büyük ve güçlü ülkenin bize bahşettiği ifade ve basın özgürlüğü ilkeleri içerisinde düşüncelerimi ifade ettim.

Peki bu durum ne kadar böyle devam eder, Cevabı basit açalım bir 10. Sınıf tarih kitabı okuyalım. Dünyayı kasıp kavuran, ordular yok eden, devletler yıkan nice imparatorluklar gördü bu yaşlı dünyamız. Etrafda izleri dolu.  Asurlularından, Hititlerine, Roma’sından, Pers’ine, Selçuklu’sundan, Osmanlıya kadar hepsi ne kadar yaşamışsa, neler yaşamışsa tüm devletler de aynısını tadacaktır. Devletler de insanlar gibi doğar, büyür ve ölür.

Şimdi de asıl yenilmez büyük gücün bahşettiği özgürlük içinde son sözümü onun dilinden söyleyeyim: “O günleri onları biz insanlar arasında çevirip dururuz (kâh bir kavme, kâh ötekine gâlibiyet veririz; bazen bir topluma iyi veya kötü günler gösteririz, bazan ötekine).

Adalet ve gerçek barışı yer yüzüne hakim kılmak için tekrar sıranın bize gelmesi ümidiyle…

 

Yine Babamın bana yolladığı ve şu günlere uygun şiiri ile yazıma son vermek istiyorum

 

 

 

Uşaklık onların gerçek hali

Şahsiyeti olmayan beyaz yakalı

Vatanın sevmez batı hayranı

Aydınım diyen vatan hainleri

 

Her konuda ahkam kesmeleri

Vatanını sevene hain demeleri

Zehir saçar zalim dilleri

Aydınım diyen vatan hainleri

 

Solcu denilen amarikan sevicileri

Okur yazarlar bilmezler hiç edebi

Yakıp yikmaktir butun isleri

Aydınım  diyen vatan hainleri

Ajanshaber.com
25 Ocak 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;