GÜNCEL

Abdurrahman Dilipak : Hocalar oligarşisi

Tarih
01 Temmuz 2018
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Dilipak

Halk arasında “Süleymancı” olarak tanınan kardeşlerimiz arasında seçim sonrası ciddi bir tartışma başladı ve devam ediyor. Ve daha da devam edecek gibi.

Aslında tartışma sadece bu kardeşlerimizle ilgili değil. Diğer birçok “Cemaat” diye tanımlanan kardeşlerimizle ilgili bir tartışma. Ama onlar arasında patlak verdi.

Mesele, siyasi bir tartışma olmaktan çok akaidi temelleri olan fıkhi bir mesele. Bugün bu “Cemaat”de yaşanan tartışma her an diğer “Cemaat”lerde de yaşanabilir.

Burada temel sorun “Cemaat”in herhangi bir partiyi destekleyip-desteklememesi değil.. Ya da şöyle izah edeyim, eğer “Cemaat” AK Parti’yi desteklemiş olsaydı, sıkıntı yaşanmayacaktı değil. Sıkıntı bir grub Cemaat üyesinin İyi Parti’yi desteklemesinde de değil. Aslında, özellikle İyi Parti’yi destekleyenlerin ileri sürdükleri gerekçeler de ayrı bir mesele.

Yani bu işin neresinden tutsanız elinizde kalır.

Aynı durum Yeni Asyacı’lar için geçerli değil mi? Aynı durum diğer Nurcu fırkalarda yaşanmadı mı? Geçmişte İskenderpaşa da yaşanmadı mı? Yarın İsmailağa’da ya da başka bir “cemaat”de de yaşanabilir benzer durumlar.

Bu işin siyasetle ilgisi tartışmaya tüy dikti. Bu tartışmayı devam ettirecek olursanız “Ulul emr” mi, Şeyh mi meselesine kadar gider. Hani bir tane şeyh yok ki, ya da hepsi aynı istikamette kanaat beyan etmiyor ki! “Kanaat” ne demek. Zatı alileri 3’ler, 7’ler, 40’lar meclisinden geliyor. Bizler gibi ölümlülerle ne işi var muhteremlerin. Fetullah Gülen işi haşa Allah’la doğrudan rutin görüşmeye kadar götürdü. Mesela Evrenesoğlu da bir başka kainat imamı.

Ya Rab, Senin dinini, siyasi hesaplara, ya da şahsi çıkarlara alet edenleri, Senin adına inanan insanları aldatmaya kalkanları Sana hava ediyoruz. Bu tartışmaları, din büyüklerini İlah ve Rab edinen gaflete düçar olanların uyanışına vesile eyle. Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl.

Bu mesele öyle kolay çözülecek bir mesele değil. Hele bu kafa ile hiç çözülmez.

Birileri partiyi merkeze alıyor, ötekisi şeyhini!

Ne din büyükleri, ne de devlet büyükleri bizim ilahımız ve Rabbimiz değil. Hepsi insandır ve insanlar da hatadan müstağni değil. Kula kulluk yok! Kimsenin önünde, musalla taşındaki meyyid gibi olmayacağız. Aklımızı kiraya vermeyeceğiz, aklımızı put da edinmeyeceğiz.

Allah, resul, kitap dışında kimse bize din icad etmesin. Dine bir şey ekleyip, ondan bir şey çıkarmasın. Din bunlardan ibarettir. Bunun dışındaki her şey zannidir. Muhkem nassı bırakıp müteşabihlerin arkasına saklanarak kimse kardeşini tekfir etmesin.

Ne tarikat, ne mezhep din değildir. Bunlar dine ilişkin birtakım zatların görüş ve yorumlarından ibarettir. Zannidir.

Bugünkü devlet, “ulus” devlettir. Ulus devlette sivil toplum ve siyasal toplum diye iki ayrı toplum vardır. Ulus devlet beşeri toplumu ve seküler insanı merkeze alır. Kutsal içermez. Rasyoneldir,  pragmatiktir, deterministtir. rekabetçidir. merkeze Hak’kı almak farklı bir tecihtir, o zaman sivil toplum-siyasal toplum ayırımının yerini başka ölçüler alır. Ama sivil ve siyasal ayırımı olacaksa, bu iki kesimin dayandığı kavramlar ve kurumlar farklı olacaktır. Dilleri de farklı olacaktır.

Bana kalırsa biz bu iki toplum arasındaki farklılığı da görmezden geliyoruz. Bu da ileride daha büyük sorunlara, çatışmalara sebeb  olacak..

Siyasetçi ile sivil toplumcu dirsek temasını kaybetmemeli, ama kol kola da girmemeli. İkisi de risktir. Resmi olan hiçbir kurum ya da kişi sivil değildir. Sivil kişi de resmi olmayan demektir. Bugünkü iç içe görüntüsünün kokusu yarın çıkar ve her ikisi birbirinin genetik yapısını bozar ve birbirini dengeleyen ve tamamlayan ying-yang olmaktan çıkar ve sistem birbirini kullanmaya, dejenere etmeye başlar.

Bu kadın-erkek gibi, gece-gündüz gibi, ya da al yuvarlar, ak yuvarlar gibi bir şey. Buna dikkat etmezseniz yapı çöker. Siyaset sivil hayatı kontrol ederse siyasetin belirlediği resmi bir din, resmi bir mezhep, resmi bir tarikat ortaya çıkar. O din, din olmaktan çıkar. Metodik anlamda Kemalizm de zaten budur. Tevhidi tedrisatla hedeflenen de böyle bir şeydi. Zorunlu din derslerinin, başlangıçta İmam-Hatipleri, Kur’an Kurslarının açılmasının gayesi buydu.

Bugün birçok belediyede Mesnevi okumaları yapılıyor. Niye Hacı Bektaşı Veli okumaları ya da Hacı Bayramı Veli okumaları değil de, Mesnevi okumaları?! Bunu resmi bir programa dönüştürdünüz mü, seremonik, ritüellere ve ikonalara dönüştürülmüş bir Mevlevilik çıkar. Mevlana da şaşar bu Mevleviliğe.. Bir ney, bir sema, bir minyatür tamam!

Eğer Hocalar aynı şekilde siyasete müdahale etmeye kalkarsa ruhani bir tiranlık rejimi çıkar ortaya. Hocalar oligarşisi, AK Parti-CHP hesaplaşmasından daha can yakıcı bir tartışma çıkar o zaman ortaya. Tartışmanın boyutları bu dünyayı aşıp, ahirete uzanır. Çünkü birileri “Cennetin anahtarlarının kendi ellerinde olduğunu” söylemesi uzak bir ihtimal değil.

Bu iş sadece dindar çevrelerde oluşan bir tehlike değil, ideolojisini dinleştiren, seküler azizleri ve kutsalları olan bir sürü grub var çevremizde. Sovyet prezidyumu ateist bir ruhani konsey gibi çalışıyordu. BÇG’li kadınlar, laikliği dine karşı bir din gibi dayatıyorlardı.

Neyse, bugünlük bu kadar yeter. Aman ha, dikkat, Şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Tek bir FETÖ yok.. Şeytan tatile çıkmış değil, fazla mesai yapıyor.

Ne siyasiler sivillere çöksün, ne tarikatlar ve dernekler siyasete, bakanlıklara, belediyelere.. Çöken bizden değildir. Çökene, çökme planı yapanlara çökerler.. Herkes işine baksın. Taş yerinde ağırdır. Kimse bulunduğu makamı, ötekine sıçramak ya da ötekini ele geçirmek için basamak yapmasın! Sonunda ava giden avlanır. Bu da böyle biline.

Zülfiyare dokundumsa, sürçi lisan etsem de affola. Yine kızacaksanız da kızın, Hakkın hatırı, halkın hatırından yücedir. 

Son bir söz: Bizim ne kaybedecek bir saniye zamanımız, ne boşa harcayacağımız bir kuruş paramız, ne de gözden çıkaracak tek bir insanımız var! Fasıkların getirdikleri haberlere inanmayalım. Öte yandan da kendimizi de bir hesaba çekelim. Bu işlerin bundan böyle, bu şekilde devam etmeyeceğini de bilelim. Bir kardeşimizin başına gelen dertler, diğerleri için ibret dersi olsun inşallah. Selâm ve dua ile..

Yazının kaynağı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • CENK

    03 Temmuz 2018 04:09
    1 0
    Hakkın hatırı, halkın hatırından yücedir. diyen, Zülfiyare dokundumsa, sürçi lisan etsem de affola. demez Abdurrahman Dilipak. Önce bir karar verin Hakkın hatırımı, kulun hatırımı? Sonrada iki cümleden birisini seçip yazınki, özünüz sözünüz içiniz dışınız bir olsun. O zaman diğer kısmada yorum yapalım
  • yolcu

    03 Temmuz 2018 04:00
    1 2
    Sayın Dilipak, tarikatsızlık tarikatının önde gelenleri de SİZİN GİBİ, "HAK" için konuştuk diyorlar. Kaybedecek zamanınız yoksa Efendimiz'in (S.A.V) sünnetine savaş açanlara uzatın dilinizi ve harcayın enerjinizi. Ve sahiplerine. Siz o tarikatlara kurban olun, İslam'a yapılan kıyımda, onlar gizlice verdiler filizlerini...Onlar Alah'ı ve Dini'ni andı, andırdı... Sizin SAVAŞINIZ KİMİNLE! ve AMAÇ NE! Bakın hele kafire, onunla savaşın bizimle değil!
  • sahra

    03 Temmuz 2018 03:49
    1 0
    Kuran-ı Kerim'de "Allah Dostları" ifadesi vardır.Sanırım bizim TARİKAT KAVRAMIMIZI, "moon tarikatı" sandınız.Takiye ile FETÖLEŞTİRDİĞİNİZ tarikatlar sisteminde verilen eserlerle, bugün dahi yabancılar İslam'la şereflenmekte. Böyle aşağılama,TERÖRİSTLEŞTİRME! ecdadımız için de yapıldı.İki sorum var. SİZCE, hani şu üçler, beşler..ve NORMAL KULLAR ikilemi! Bazı kullar daha çok iman etmişse çok Seviliyor ve Kulları'nın önde gelenleri NEDEN OLMASIN? Kullar tek kalemse eğer, Cehennem neden var?
  • hursit dilaver

    02 Temmuz 2018 15:14
    1 0
    3. dönem de 2004 ila 2013-2031 dönemidir.siz tayyip bey 2002de başladı dersiniz ama, kendini kabul ettirinceye kadar kaç yıl geçti.bu dönem yeniden islama dönüş dönemidir ki, 2031e kadar bunlar hırlasalar da,zırlasalar da bir şey yapamayacaklar.hatta,bir kısmı imana gelecek,yaşayanları 2031 e kadar,şizofren ve ambale vaziyette yaşayıp,aşağıda onları bekleyen, elinde beyzbol sopası olan M. kemalle karşılaşacaklardır.veyl onlara..ata neler edecek onlara. kahvemizi höpürdeterek içerken göreceğiz.
  • hursit dilaver

    02 Temmuz 2018 15:09
    0 0
    (bu da ikiii) 1. 27 senenin 1950de bitimiyle yeniden toparlanma dönemi 27 yıl sürdü.taa 77 ECEVİTİN CHPSİNİN NaSIL OLDUĞU ANLAŞILAMAYAN SEÇMEN SAYISININ AŞIRI ARTIŞI ve YÜZDE 41 OY,216 MEBUS dönemi.BU 2. 27 YIL.ÜÇÜNCÜSÜ DE 77 İLA 2004 DÖNEMİ Kİ,İSLAMA YENİDEN YOK ETMENİN PLANLANMASI.merhum mahir kaynak 28 şubat için dişarıya bakın derdi.bizim hödükler anlamadılar tabi.bu döneme rahmetli özal da havaalanında başörtülü kızların ağlamasına göz yaşı ile cevap verebilmişti. ne yapsındı..
  • hursit dilaver

    02 Temmuz 2018 15:01
    0 0
    yüzyılı 27 senelik dilimlere ayırın.23 ila 1950 dönemi zulüm ve isdipdat dönemidir denilir.bu dönemde islamıyet yasaklanmış, tamamen dinsiz bİr nesil yetiştirilmesi planlanmış, hatta MABETSİZ ŞEHİR ANKARA falan,sehir planında cami olmayan başkentimiz olmuştu.ELBET DEVLET-İ FEHİMANEMİZ olan İNGİLTERE DEVLET-İ ALİYESİNİN PLANI 1950LERE KADAR SÜRDÜ VE BİZİ ABD DEVRALDI.işler planlandığı gibi gitseydi. 2. MECLİSTE KONUŞULAN DİNSİZ MİLLETE HRİSTİYANLIK YAMANACAK VE TAM BATILI OLACAKTIK.(BU BİİİR)
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;