Bugün 10 Kasım. Gündem: Mustafa Kemal’in ölümü? Öldü mü, öldürüldü mü?
Kimi, “yok canım daha neler” diyecek. Bu derin sır, aslında Mim Kemal Öke’deydi, Locanın emanet sandığı ondaydı. O da ölünce, gelip sandığı götürdüler. Eğer bir sır varsa, o sır Locanın kasasındadır.
Mustafa Kemal’in aile ilişkileri, okuduğu okul, ölümü, vasiyeti, her şey tartışmalı. Mustafa Kemal’in Trablusgarp’da yaralandığı, tedavi için Avrupa’ya gittiği, Bad Godesberg’de tedavi olduğu da söylenir. Mesela Sadi Borak Trablus’ta Mustafa Kemal’in gözünün ilk tedavisini yapanlardan. Zaten onun için o soyadını aldı. Mustafa Kemal Avrupa’ya geçtikten sonra İbrahim İhsan diye biri ile buluşur. Daha sonra Sofya’da ataşemiliter olarak görürüz.
Mesela Trablus’a gidişi de önemli. Filistin’de batılı bir gazeteciyle görüşür, ona verdiği röportaj da oldukça ilginç. Çanakkale ayrı bir konu zaten. Daha sonra Liman Von Sanders ve Mustafa Kemal, Filistin cephesine gelecektir. Fransızlar Lazkiye’den, İngilizler Filistin topraklarından girecektir. Anadolu’nun işgali Hatay’dan başlayacaktır.
Mustafa Kemal’in Samsun’a gidişi, Sıvas ve Erzurum Kongreleri de ilginç. İstanbul işgal altındadır ama Bandırma vapuru ile Samsun’a doğru yola çıkılır. Oysa daha bir ay önce bölgedeki İngiliz güçleri, Kars İslam Cumhuriyetini yıkmışlardır. Samsun da İngilizlerin işgali altındadır. Mustafa Kemal rahatlıkla geçer gider. Bir sorun yaşanmaz.. Erzurum-Sıvas Kongreleri yapılır ve dönülür.
Lozan ayrı bir konu zaten. 1. Meclis, 2. Meclis birbirinin tamamen zıttı. İngilizlerin Türklerin gelmesini bekledikleri gibi gitmeleri de ilginç. Yunanı denize dökerken, Meis’i almayı unuttuk mu dersiniz!
Ben hep soruyorum, “Bandırma vapuruna ne oldu?” Koskoca vapur ya hu! CHP’lilerin, Kemalistlerin ya da Kamalistlerin, Atatürkçülerin Mustafa Kemal’in hatırasına da mı saygıları yok? Kocaman gemiyi kim ne yaptı? Peki gemi yok oldu, seyir defteri nerede! O zamanlar Çankaya’ya sordum, Sayıştay’a, Tarih Kurumuna, Genelkurmaya, Deniz Kuvvetlerine, Denizcilik İşletmesine, kimse bilmiyor. Bari “Bermuda Şeytan Üçgeni”ne gitti, orada kayboldu desinler, hiç olmazsa birileri bir şey söylemiş olur. Bu gemiyi, kim, neden, nasıl ve niçin yok etti. Bandırma vapurunun yok olması; biz Filistin’den çekilirken İskenderun limanından İstanbul’a taşıdığı malzemelerle ilgili olabilir mi? Ya da İstanbul’dan Tuna Nehri’nin Karadeniz bağlantı noktasındaki limana taşıdığı yüklerle ilgili olabilir mi?
Latife hanımın mektupları niçin gizlenir? Aile mahremiyeti mi, yoksa halktan gizlenen başka bir takım gerçekler mi var?
Aslında biz birçok şeyi doğru düzgün bilmiyoruz. Okuduğu mmektebin asıl sahibi de “Alatini efendi” hani şu Abdulhamid’in evine sürgün edilerek mecburi iskana tabi tutulduğu Yahudi işadamı olmasın.
Hepsini bir kenara bıraktım da, son zamanlarda daha sık gündeme gelen iki konu var. Mustafa Kemal’in ailesinin köklerinin Malatya ile ilişkisi. Bildiğim kadarı ile konu mahkemelik oldu ama bu konuda bir türlü ilerleme sağlanamıyor. Diğeri biraz daha dallı budaklı. Mustafa Kemal’in gizli vasiyeti. Bilinen bir resmi vasiyeti var, bir de gizlendiği iddia edilen bir vasiyeti. O vasiyetin belli bir süre sonra açıklanması gerekirken, iddiaya göre Türkiye’de olağanüstü birtakım hadiseler oluyor ve bu vasiyetin yine üstü örtülüyor. Bu iddianın iddiacısı Meriç Dumluer. Bu konu zaman zaman gündeme gelir. Aytunç Altındal da bir ara gündeme getirmişti ama Meriç Dumluer bu konuda önemli iddialara sahip. İş gelip Hilafet konusuna dayanıyor.
Meriç Dumluer Tayyib Erdoğan’a da konuyla ilgili mektup yazmış, cevap alamamış. Aslında vasiyeti Evren görmüş, ama daha sonra açılmak üzere, arşive kaldırmış!?. O zaman gelmiş ama yine açılmamış. Mesela Mecliste bir soru önergesi, Sayıştay’ın konuya el atması, Beştepe’nin DDK’yı bu konuda görevlendirmesi mümkün değil mi? Türk Tarih Kurumu, CHP, ADD niçin bu iddiaları araştırmıyorlar.
Hiç yorum yapılmamış
1978 kez izlendi
2111 kez izlendi
985 kez izlendi
1302 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.