Savcı Kiraz'ın rehin alınma fotoğrafını bazı medya organlarında gördüğünde 'hayatının en büyük şokunu' yaşadığını söyleyen İstanbul Sulh Ceza Hakimi Atila Öztürk: “Dosyalarıyla, çocuklarından arta kalan zamanda, evinde de ilgilenen bir arkadaştı. Ben (vefatına) alışamayacağım diye çok korktum, uyku ile arası iyi olan biri değilim. Gece sık sık uyanırım. Gece uyandığımda aklıma ilk gelen Selim Bey'di. Bu, böyle bir iki ay devam etti. “Ben bununla nasıl yaşayacağım Allah'ım" dedim... Biz, 2014 yılı ocak ayında birlikte umreye gittik. Bizi ilk kafile hocamız götürdü ve dedi ki: Kabe'ye girmeden önce, 'Böyle bir rivayet var; Kabe'yi ilk gördüğünüzde aklınızdan bir istek, bir dua geçerse Allah onu kabul eder...' Gözlerimiz kapalı olarak girdik tabii. Kabe'nin kapısında, ilk açtığınızda aklınızdan ne geçirirsiniz? Ben tahmini söyleyeyim: Selim Bey belki de şehitlik geçirdi aklından."
Atila Öztürk - M.Selim Kiraz
Bizi de buraya gömerler mi
İstanbul Ticaret Hakimi Fatih Kılınçaslan: “Yüreği o kadar büyükmüş ki boşluğunu doldurmak mümkün değil. İstanbul aşığıydı. Eyüp Sultan'ı çok severdi. Şehit olmadan bir yıl önce Eyüp Sultan Hazretleri'ni ziyarete gittik. Türbede restorasyon çalışmaları vardı. Bekçi arkadaş yardımcı oldu ve haziresine kadar gitme şansı bulduk. Çatlaklardan öyle bir koku geliyordu ki, belki cennet kokusu… O koku bizi aldı götürdü. Ziyaretimizi tamamladıktan sonra tam çıkışta savcım, “Bizi de buraya gömerler mi acaba?" dedi. Ben şöyle bir etrafıma baktım, her taraf mezarlık... “Burada pek yer yok ama..." dedim. “Ya belki şehit olursak gömerler, inşallah şehit oluruz" dedi. Orayı o kadar arzuluyordu. Cenab-ı Allah'ın sevdiği kuluymuş, oraya defnedildi. Eyüp Sultan'ın kokusunu aldık. Onun kokusuna bürünmüştü. Hasretlik zor. Aynı adliye, o anları hatırlamak güzel ama ayrılığı görmek bir ızdırap. O vefat ettikten sonra daha çok kenetlendik. Milyonlar dualarıyla kenetlendi. Allah içimizden o güzel insanları eksik etmesin."
Kaderi Allah yazdı
Babası Hakkı Kiraz: “Mehmet Selim benim ilk çocuğum, ailenin de ilk erkek torunu. Talebiliği döneminde ilkokuldan üniversite çağına kadar, 'keşke bu çocuk bunu da böyle yapmasaydı' demedim. Güvenlik ve koruma sözkonusu oldu, 'ben koruma istemem, en büyük koruma Allah'tır. Bir başka arkadaşımın benim canım için kendi canını tehlikeye atmasını ben istemem' dedi. Onun meslek anlayışı buydu, 'eğer ben herhangi olaylı bir dosyadan korkacaksam benim bu cübbeyi giymemem lazım' diyordu. Allah bu kaderi ilk gün yazmıştı, biz buna inanmışız."
O koridora giremiyoruz
İstanbul Ağır Ceza
Hakimi Yusuf Doğan: “Mütevekkil, herkesi seven bir insandı. Ayrım yapmadan herkesle ilgilenirdi. Naif, kibar bir insan. Bir keresinde kendisiyle Fatih Camii'ne gitmiştik. Namazdan sonra 'size bir şey göstereceğim' dedi ve aldı bizi arkasına, bir betonun bulunduğu yere götürdü. O betonu işaret ederek, “İşte burası Metin Yüksel'in şehit olduğu yer" dedi ve Yüksel'in hayatını anlattı. İnsanları kırmaktan oldukça korkan bir kardeşimizdi. Yokluğuna alışmak zor. Bu kadar zaman geçti, bırakın odasına gitmeyi, odasının bulunduğu koridora dahi gidemiyoruz."
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.