SİYASET

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu: Öldürülmese 2002'deki Fetullah Gülen davasında tanıktı

Tarih
10 Ekim 2016
İzlenme
Kişi
 Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu 10 gün önce eşi Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002’de evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesine ilişkin soruşturma kapsamında ifade verdi. 29 Eylül günü Cumhuriyet Savcısı Necip Cem İşçimen ile yaptığı 6 saatlik görüşmeden Şengül Hablemitoğlu ‘14 yıldır ilk defa bir savcımız ve dosyamız oldu’ diye çıktı. Öte yandan Hablemitoğlu ailesinin FETÖ/PYD çatı davasına müdahil olma talebi de kabul edildi. Devlet Hablemitoğlu dosyasını yeniden ve belki ilk kez ciddiyetle açarken Şengül Hanım bugüne kadar yaşadıklarını sansürsüz anlattı... Yeni süreçte benzer şeylerin başına gelmemesini umarak!

 

BUNLAR SUÇ ÖRGÜTÜ KENDİ EKOSİSTEMLERİ VAR DİYEN İLK KİŞİ

- Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmeden 4 ay önce tamamladığı ‘Köstebek’ kitabı 15 Temmuz parametreleriyle okuduğunda ta o gün kendisinin Fetullahçı örgütlenmeye dair ortaya koyduğu net tablo karşısında dehşete kapılmamak elde değil. Bir akademisyenin 15 sene önce tespit edebildiklerini devlet nasıl edemez?

Adliye, mülkiye, askeriye. Bir ekosistem geliştirdiklerini söylüyor Necip. Bu değerlendirme hiç bu şekilde yapılmıyor. Bu ekosistemin içinde bu örgütün kendi sağlık, eğitim, kültür ve teknolojisini yarattığını söylüyor. Necip bunu sosyal bilimcilerin çok iyi bildiği sosyal çevre kuramı üzerinden anlatıyor. Ama kimsenin ilgisini ve dikkatini çekmedi o zaman. ‘Bunlar organize bir suç örgütüdür’ diye ilk söyleyen kişidir Necip. Bu kitap daha yazılmadan söyleyen insandır.

- Türkiye sahte delil üretilmesi ve hukukun manipülasyonu meselesinin zirvesini Ergenekon ve Balyoz süreçleriyle yaşadı. Oysa ‘Köstebek’ Telekulak Operasyonu ve Gülen hakkındaki iddianameyi hazırlayan DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e yönelik kaset komplolarının da aynı sistematik içinde üretildiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.

Sadece hukuku manipüle etmediler, hukuku manipüle edecekleri bir sosyal yaşam manipülasyonu gerçekleştirdiler. Ekosistem dediğimiz bu zaten işte. Başkalarının yaşamlarına zarar verebilmek için de bir sistematik oluşturdular ve o sistematik de kendi ekosistemleri üzerinden yürüyor.

- Necip Hablemitoğlu o dönem emniyet içindeki Gülencilerin röntgenini çekmiş. Bugünden bakınca çok benzer bir şablonun daha sonra ordu içinde uygulandığını biliyoruz. Üç kilit noktada sistemi tutuyorlar: İstihbarat, personel ve bilgi işlem. Eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve yardımcısı Osman Ak gibi Fetullahçı ekosisteme uyanan bürokratlar da bir şekilde tasfiye ediliyor.

Evet, kendi ekosistemleri dışında kalan insanlar temizleniyor ve söz konusu kurumun içine o sistem hâkim oluyor. Bir de eğitime yatırım yapıyorlar biliyorsunuz. Eğitime yatırım yapmak insana yatırım yapmaktır. Dolayısıyla kendi insan kapitalini yaratıyor; kendisi gibi düşünen, kendisi gibi davranan ve sonuçta kendisine hizmet üreten bir insan kapitali yaratıyor. Bu kadar basit. Bu ekosistemin ekonomisi bu insan gücüne dayanıyor.

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu: Öldürülmese 2002'deki Fetullah Gülen davasında tanıktı

TÜRKAN HOCA VE NECİP’E KARŞI BİR İNTİKAM DUYGUSU VAR

- Zaten Çağdaş Eğitim Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile yollarının kesişmesi bu insan kaynağı meselesi yüzünden değil mi?

Evet, insan kapitaline yatırım yaparken yolları kesişiyor. Laik kesim ÇEV be ÇYDD aracılığıyla yoksul ailelere, özellikle kız çocuklarına ulaşıyor ve burs veriyor. Tabii bu onlar açısından insan kapitalinden bir kaynak kaybı demek. Hedef kitle aynı: Yoksul ve başarılı çocuklar. O hedef kitlede birisi Cumhuriyet’in değerleriyle eğitime odaklanırken diğer taraf kendi ekosistemini beslemek için aynı insan kaynağına yöneliyor. Bunu tabii hiç kimse bu şekilde anlatmıyor. Özellikle mi bu yanı anlatılmıyor çözemedim!

- Ergenekon ve Balyoz’dan yargılanıp beraat eden komutanlara bir şekilde itibarları iade edildi,
bugün aklına fikrine danışılan kimseler. Oysa ÇYDD Genel Başkanı iken Ergenekon davası kapsamında evine baskın düzenlenen Türkan Saylan’a yapılanlar konusunda ne hükümetten, ne de devletin herhangi bir kurumundan bir pişmanlık ya da özür ifadesi duymadık. Neden sizce?

Türkan Hoca konusunda bir intikam duygusu beslediklerini düşünüyorum. İdeolojik bir saplantı var. Aynı şeyi Necip Hablemitoğlu için de hissediyorum. Ben iktidar ya da iktidara yakın kim varsa hepsinin Hablemitoğlu cinayetine Türkan Hoca’ya yaklaştıkları gibi yaklaştıklarını düşünüyorum. Bu insanlar ‘Cumhuriyet değerleri’ dedi! Ben bu iktidarın Cumhuriyet sevdalısı olduğuna inanmıyorum. Zaten öyle bir iddiaları yok ve bunu söylemiyorlar. Evet, laik kesimle bir dertleri var bunu da biliyorum.

Ama laik kesim homojen bir grup değil ki. Benim 30 yıllık akademi geçmişimde hiçbir zaman dindar öğrencilerimle bir sorunum olmadı çünkü ben onların derslere girmesine izin vermeyen hocalardan olmadım. Bir kere bir öğrencim bana laboratuvarda abdest almak istediğini söylediğinde buna izin veremeyeceğimi, daha uygun bir yer bulması gerektiğini söyledim. Bu örnek dışında dindar bir öğrenciye ‘Çık bu derse giremezsin’ dediğimi akademi tarihi yazmaz. Aynı şey Necip için de geçerlidir.

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu: Öldürülmese 2002'deki Fetullah Gülen davasında tanıktı

Röportajın devamı için tıklayınız

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

BU KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;