DÜNYA

Yavuz Donat : Amerika’da neler gördük?

Tarih
21 Nisan 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Yavuz Donat

21 Nisan 2015

Dünyanın en güçlü ülkesi... Dünyanın lideri... Dünyanın "Şerifi."
Amerika
'ya THY ile uçtuk.
Uçağımız Atatürk Havalimanı'ndan zamanında uçtu.
Mükemmel bir servis... Rahat bir yolculuk.
Yolcuların çoğu yabancıydı... Amerikalı, Çinli, Japon, Singapurlu... Değişik ülkelerden.
New York
'a... John F.Kennedy Havalimanı'na zamanında indik.
İlk istikamet "Pasaport kontrol noktası."
Oraya rahatça ulaşabilmek için "Yürüme bandı" yapılmış.
Bizde de var... Atatürk Havalimanı'nda.
"Bizdeki" çalışıyor ama New York'taki çalışmıyor.
Öyleyse... "Pasaporta kadar" tabana kuvvet.
İlk gözlem... İlk not... Dünya devinin havaalanı dökülüyor.

 

 

Miting... Ya da işkence

 

Pasaport kontrol noktası...
Miting alanı gibi.
Her ülkeden, her renkten, her yaştan insanlar... Çocuklar... İhtiyarlar...
Kuyruk, kuyruk, kuyruk... Ama ne kuyruk.
Tam 1.5 saat kuyrukta bekledikten sonra "Sıramız" geldi.
Pasaport görevlisi "Parmak izimizi" aldı.
Önce "Sağ dört parmak."
Sonra "Sağ başparmak."
Ardından... "Sol dört parmak... Sol başparmak."
Görevli bu defa "Gözlüğümüzü çıkarmamızı" istedi.
Çıkardık... Kameraya baktık... "Gözbebeğimizin fotoğrafı" çekildi.
Tamam mı?.. "İşlem" bitti mi?... Hayır.
"Sorgulama faslı" başladı.
- ABD'ye niçin geldiniz?

Bereket "Basın kartımız" yanımızdaydı... Onu uzattık.
Ve "Pasaporttan" geçtik... Bu defa istikamet "Bagaj alım noktası."
Ardından "Gümrük bölümünden" geçiş... Ve havaalanından çıkış.
Uçaktan indikten sonra geçen süre... Tam 2 saat.

Singapur... "Havaalanı işletmeciliğinde" başarılı bir ülke.
Bu konuda öylesine uzmanlar ki... Havaalanı işletmeciliği dalında "Okulları bile var."
Singapur
'da "Bu konuyla" ilgilenmiştik.
Havaalanında bize "Brifing" vermişlerdi.
Singapur'da sistem "Zaman" odaklı... Şöyle ki:
"Uçağın tekerinin piste değmesi ile yolcunun havaalanını terk etmesi arasındaki süre yarım saati geçmemeli."
New York
'taki "İşkence" bize, Singapur'da dinlediklerimizi hatırlattı.

Washington'dayız... "Fairmont Hotel'de."
Otelin geceliği... Dikkat.. "693 dolar."
Bu fiyata "Kahvaltı dahil değil."
Kahvaltıya ayrıca "30 dolar" ödeyeceksiniz.
Odada, yine dikkat... Bir "Havlu terlik" yok.
Kars
'taki "Büyük Kale Oteli'nde" bile var... Hem de "İki çift."
Ama Washington'da, Fairmont Hotel'de yok.
Odada "Otelin ikramı" olarak küçük bir şişe su bile yok.
"Orta boy" bir şişe su var... Üstünde "Etiket" asılı:
"7 dolar."
Unutmadan...
Anadolu'
nun pek çok otelinde... Odada "Su ısıtıcı" vardır... Yanında da Su... Poşet çay... Nescafe... "Otelin ikramı."
Washington
'daki otelimizde "Böyle şeyler hak getire."

Yol..Ama ne yol !..

New York'tan Washington'a karayolu ile gittik.
"Neden" derseniz... "Ekipten" bir arkadaşımız (Vahap Munyar-Hürriyet Gazetesi) öyle istemiş... "Değişiklik olsun" diye.
Ama son anda Vahap bizimle gelmedi... Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Kazakistan'a gitti... Ayrı mesele. "Ekip" dedik de...
Prof. Kerem Alkin
... Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi...
Yeni Şafak Gazetesi Köşe Yazarı.
Murat Çiçek
... Kanal 24 Genel Yayın Yönetmeni... Star Gazetesi Köşe Yazarı...
Hakan Güldağ
... Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni.
Serpil Yılmaz
... Habertürk Gazetesi Köşe Yazarı.
Sadi Özdemir
... Hürriyet Gazetesi Ekonomi Editörü.
Murat Oray
... TOBB Basın Danışmanı.
New York- Washington
... 442 kilometre. Bizdeki İstanbul- Ankara mesafesi kadar.
Otoyol standardı "Düşük."
Yolculuğumuz "6 saat" sürdü.
Gel de bizim "Kaymak gibi İstanbul-Ankara otoyolunu... 4 saatlik rahat yolculuğu" arama.

Sigara

O telin lobisinde, lokantasında sigara içmek yasak... Buna kim itiraz edebilir ki?
Odalarda sigara içmek... O da yasak.
Yasağı dinlemezseniz... Odada sigara içerseniz...
"250 dolar" ödersiniz.
Bu konuda odalara "Uyarı" yazısı koymuşlar.
Yatağınızın hemen başucuna... Sehpaya... "Camın altına." "Uyarı yazısını" camın altından çıkardık... Yanımızda getirdik.

Gözünü seveyim ülkemin

Washington ile ilgili notlarımız sürecek.
Bugünü "Havaalanı konusuyla" bitirelim.
Dönüşte... Yine "Eziyet gibi" bir Washington-New York karayolu yolculuğu...
Hem de ne eziyet... New York'ta "Havaalanı yolu" bir felaket.
Altyapı sorunlu... Trafik yoğun... Alternatif yol yok.
Ve nihayet John F.Kennedy Havaalanı'ndayız.
Bagaj ve bilet işleminden sonra... "Güvenlik" noktasındayız.
Güvenlik... Öylesine abartılı ki...
"Ayakkabılarınızı" çıkarmak zorundasınız... İstisnasız herkes. Ayakkabısını çıkarana "Galoş" veriliyor mu diye soracak olursanız... "Hayır."
Güvenlikten "Çorapla" geçiyorsunuz.
Yerler kirliymiş... Çıplak ayakla veya çorapla dolaşmak doğru değilmiş... Kimin umurunda. Dönüşte... Uçağımız rötarlıydı.
"Business Lunch"a gittik.
Atatürk Havalimanı
'ndaki Business Lunch nerede, New York'taki nerede?
Misal... Bizimki "Gökdelen", New York'taki ise "Gecekondu."
Bizdeki "Zengin çeşitleri olan" bir lüks lokanta... New York'taki "Sokağın köşesindeki esnaf lokantası."
Aynı "Benzetmeyi, kıyaslamayı" iki havaalanındaki "Satış yerleri... Mağazalar... Duty Free'ler" konusunda da yapabiliriz.
Bizdeki... "AVM" büyüklüğünde.
New York
'taki... Sanki... "Mahalledeki üç beş dükkân."
Gözünü seveyim ülkemin.
Yarın... Washington'dan birkaç izlenim.

Sabah

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • Ozden

    21 Nisan 2015 20:46
    4 0
    Son 7-8 yili Amerikada gecirmis ve ulastirma alaninda ihtisas yapan biri olarak bahsettiklerinizi cok iyi anliyorum. Ve inanin, bu daha buz daginin gorunen yuzu. Turkiye son yillarda ulasim konusunda cok mesafe kat etti ve isallah daha hizli gelismeye devam edecek. Siz bir de saglik ve egitim alaninda yasananlari gorseniz duysaniz... Eminim uzun bir yazi dizisi olurdu. Saygilar...
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;