SİYASET

Süleyman ÖZIŞIK : Bu adamı tanıyor musunuz?

Tarih
25 Ağustos 2017
İzlenme
Kişi
Yazar
Süleyman Özışık
 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı yaptığı yıllar... Yani bundan 32 yıl önce... 


O yılları Erdoğan'dan dinleyelim:

“Sene 1985. İstanbul'da İl Başkanlığı görevine getirildim. İstanbul'un o dönemde 19 ilçesi vardı fakat, biz toplam 8 teşkilat kurabilmiştik. İşin böyle gitmeyeceğini biliyorduk. Arkadaşlarla toplandık ve ne pahasına olursa olsun 19 ilçenin tamamında teşkilatlanmamız gerektiği kanaatine vardık. Yoğun bir gayret sonucu, 3 ay içerisinde 19 ilçenin tümünde teşkilatlarımızı kurduk.

 

Erdoğan'ın hikayesini anlattığı Abdülmecid Yücel

"Teşkilatlar her akşam 18 ile 22 arasında açık olacak" diye karar aldık. Teşkilatların açık olup olmadığını telefonlarla sürekli kontrol ediyorduk.

Bir akşam, nöbetlerin ne durumda olduğunu takip amacıyla il merkezine uğradım. Aksilik olup olmadığını sordum, "Şişli cevap vermiyor"dediler. Birkaç kez de ben aradım ve cevap alamadım. Bunun üzerine nöbetçi arkadaşıma, ”Sen aramaya devam et, ben de bir arabaya atlayıp bakayım” dedim.

Gittim ki, kapı açıldı, o zamanlar ismen tanımadığım, gözleri yaşlı bir kardeşimiz çıktı karşıma.

“Niye ağlıyorsun?” diye sordum. “Biraz kederlendim başkanım” diye cevap verdi. "Yahu neyin var, belki ben yardımcı olabilirim" dedim, "Sadece biraz kederlendim başkanım, hiçbir derdim yok" dedi.

"Peki, telefonla aradık ama cevap alamadık, neden?" diye sordum. Mahcup bir şekilde, “Başkanım bir işim vardı, onun için yarım saat geç açtım teşkilatı” dedi. 

Biraz sohbet ettik ve ayrıldım. Ertesi sabah ağlamasının gerekçesini öğrendim. 

Meğer bu kardeşimin eşi o gün doğum esnasında şehit olmuş. O da dünyaya yeni gelen yavrusunu yengesine teslim etmiş. Hanımını da hastanenin morguna indirmiş. “Nöbetim var” diyerek koşarak nöbete gelmiş. 

O kardeşimin adının Abdülmecid olduğunu sonradan öğrendim. Sevgili kardeşlerim. Bu davanın mayasında Abdülmecitlerin bu imanı var. Bu davanın mayasında vefat eden eşini morgda, doğan çocuğunu başka bir kucakta bırakıp bir sefere çıkar gibi yola çıkan yiğitlerin inancı var, aşkı var, inancı var!”

Erdoğan'ın anlattığı hikaye burada bitiyor. 

Ancak Abdulmecid'in hikayesi burada bitmiyor. Bir süre sonra, "Ben Demirel'in kalesini düşüreceğim" inancıyla, tek kuruş maddi destek beklemeden ve istemeden Isparta'ya taşınıyor Abdülmecid Yücel...

Refah Partisi'nin Isparta İl Teşkilatı'nın kurulmasında büyük rol oynuyor. 

Arada bir İstanbul'a geliyor. "İstanbul'a neden bu kadar sık gidiyorsun?" diye soranlara, "Çünkü oradaki teşkilatlanma modelini buraya taşımadan başarılı olamayız" cevabı veriyor. 

Davasına olan inancı ve ortaya koyduğu insan üstü gayret sayesinde partinin Ege Bölge Müfettişi oluyor. Kısa süre sonra verdiği sözü tutuyor ve Demirel'in kalesini düşürüyor. Hemen ardından Isparta Belediye Başkanı DYP'den istifa ederek Refah Partisi'ne geçiyor. 

Yine bir gün, İstanbul'daki parti çalışmasına katılmak üzere 5 dava arkadaşıyla birlikte takaza bir otomobile binip yola çıkıyor. Kütahya sınırlarında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybediyor. 

Gerçek Hayat Dergisi'ne konuşan kızı babası Abdülmecid Yücel'i şu sözlerle anlatıyor:

"Babamı kürsüde hatırlıyorum özellikle. Babam eve geç saatte geldiğinde, gönlümüzü almak için dolu dolu sarılışını unutamıyorum."

Bu hikayeyi bir kez daha gündeme getirme nedenime gelince...

Aylardır AK Parti'nin teşkilat ve belediyelerinde yaşanan nahoş olayları yazıp duruyorum. Üstüme vazife değil ama yapmaktan geri duramıyorum.

Hayatım boyunca görmediğim, belki de hayatımın sonuna kadar görmeyeceğim insanların öfkesini ve nefretini kazanıyorum bunları yazmakla...

AK Parti'ye gönül veren pek çok kardeşim, "Sen bu yazdıklarınla partiye zarar veriyorsun" diye azarlıyor beni...

Buna rağmen, bu mesele benim boynumun borcuymuş gibi, namus borcummuş gibi hissediyor, yine ve yeniden yazıyorum. 

Aklıma 7 Haziran seçimleri geliyor.

Selahattin Demirtaş'ın, "Korkma, seni adil yargılayacağız" dediği, Fetö'cülerin, "Onursuzca indirip yargılamalıyız. Sarayı kuşatın ki kaçmasın" diye tweet attığı, CHP'lilerin HDP ile birlikte iyi salladığı 7 Haziran seçimleri...

O uğursuz gece, "AK Partililer neden ağlıyor?" başlıklı bir yazı yazmış ve şunları yazmıştım:

"Hale bakın. Yüzde 41 oy alan AK Parti seçmeni kan ağlıyor. Davası ümmet olanın, derdi de böyle büyük oluyor işte!

Sakın bir kaç puanlık oy için ağladıklarını düşünmeyin çünkü, kendilerini ağlatan bir seçimin kaybı değil. Niye ağlıyorlar biliyor musunuz? 

Çünkü Filistin ağlıyor. Gazze, Ramallah, Kudüs, El Halil, Beytüllahim ağlıyor. Çünkü Somali ağlıyor. Çünkü Mısır, Irak, Suriye ve Arakan ağlıyor. Lübnan, Ürdün, Yemen ve Doğu Türkistan ağlıyor...

AK Partililer, yıllardır ateş ırmaklarında yakılan o mazlumların son umudu ellerinden kaydı diye ağlıyor. Onların hıçkırıklarına eşlik ediyor."

Eleştirilere, kırgınlıklara ve kızgınlıklara rağmen yazmamın nedeni bu satırlarda yatıyor. 

AK Parti'nin iktidarda kalıp kalmaması artık sadece Türkiye'nin ya da Türkiye sınırları içinde yaşayan insanların sorunu değil. 

Türkiye sınırlarının dışında yaşayan ve Türk kimliği taşımayan milyonlarca insanın da sorunudur AK Parti. Onların da davası, onların da sevdasıdır AK Parti...

"Osmanlı'nın artığısınız dediklerinde kahroluyorum" diyen Kerküklü teyzenin... "Bizi kimlere bırakıp gittiniz be oğlum?" diye haykıran Halepli dedenin... "Siz çağrılan değil, beklenen milletsiniz" diyen Bosnalı annenin... Parmağını, kendisine silah doğrultmuş İsrailli askerlere cesaretle sallayıp, "Bir gün gelecekler" diye bağıran Gazzeli çocuğun, "Türkiye'nin nükleer silah üretmesine gerek yok. Çünkü onların nükleer silahı bizleriz" diyen Pakistanlıların umududur AK Parti...

Bana kızan, "Ama bu yazdıklarınla partiye zarar veriyorsun" diye azarlayan kardeşlerimin görüş ve itirazlarına saygı duyuyorum.

Ancak onlar gibi düşünmüyorum. 

Çünkü ben AK Parti'yi değil, AK Parti'nin yürüttüğüne inandığım hak davasını destekliyorum. Hiç kimseye, AK Parti'yi koşulsuz şartsız destekleyeceğime dair söz vermedim. 

Beni eleştirenlere soruyorum:

Hak davasını, para davasına, mücahit davasını, müteahhit davasına çevirenlere göz mü yumalım? 

Fetö'cü isimleri bilerek ve isteyerek işbaşında tutup, onları koruyup kollayan nasipsiz belediye başkanlarını yazmaktan geri mi duralım?

Abdülmecid gibi parti ve dava yolunda can verenleri bir kenara itip, işe gitmediği halde belediyelerden ve bakanlıklardan dolgun maaş alan gençleri mi savunalım?

AK Parti'ye zarar gelmesin diye, AK Parti çatısı altında bulunup, HDP'yi destekleyici mesajlar atan içimizdeki hainleri görmezden mi gelelim?

Mülakat adı altında, liyakat ve sadakat sahibi insanları eleyip, kendi dost ahbap çevresini devlet kadrolarına doldurmak suretiyle kul hakkına giren bedbahtları mı savunalım? 

Gözüne kestirdiğini, Fetö'cü diye yaftalayarak işinden, ekmeğinden edip, onun boşalttığı makama oturan iftiracıları mı destekleyelim?

Siyaset hayatına atılmadan önce çulsuz olan, siyasetçi olduktan sonra milyonlarla oynayan para tapıcılara mı destek verelim?

Bir tercih yapmamız lazım, söyleyin hangisini yapalım?

Efendim bu tür olaylar CHP'de ve diğer partilerde de oluyormuş. Bana ne CHP'den kardeşim? Onların, "Başörtüsü yeniden yasaklanacak. İmam Hatipler yine kapanacak. Katsayı zulmü yeniden gelecek. Suriyeli masumlar, Filistinli, Arakanlı, Somalili, Mısırlı mazlumlar ne olacak?" diye bir derdi yok ki...

Ben davama yanarım, bana ne ondan bundan, şundan...

Ben, inandığım davanın bayraktarlığını yapan partiyi, yaptığı hatalarla uçuruma sürükleyen insanları yazarım. Bana ne seks kasetleri marifetiyle lider değiştirenlerden...Bana ne hak yolunda davası, sevdası olmayanlardan...

Ya Allah'ı memnun etme için hak davasını, ya da içimizde olup bize en çok zararı veren nasipsizlerin maddiyat davasını savunacağız. 

Ya; bu parti için, bu dava için parasını, malını mülkünü satan Abdülmecid Yücel gibileri savunacağız, ya da para için, mal, mülk ve şan için davayı satan hainleri savunacağız. 

Ya yaşanan kokuşmuşluğu görüp kendi partisine muhalefet eden, "Biz bunlarla yola devam edemeyiz" diye isyan eden Erdoğan'ın yanında, ya da onun tam karşısında duracağız. 

Karar verin, hangisini yapalım?

Dipnot 1: Şanlıurfa meselesini kapatmadım. Sosyal medya üzerinden yapılan gülünç açıklamalara ve yaşanan kepazeliklere hafta sonu özel bir yazı ile cevap vereceğim inşallah. 

Dipnot 2: Dikkat ederseniz bugüne dek belediye ve teşkilatlardaki çarpıklıkları yazarken, imar yolsuzluklarına, ihale rantlarına hiç değinmedim. Milletin arazisine,  "Bize vermezsen yeşil alan yaparım"diyerek mafyavari sistemle konan belediye başkanları ile o arazilerin peşkeş çekildiği müteahhitlere daha dokunmadım. Sırası gelmişken, onları da önümüzdeki günlerde aradan çıkaralım diyorum. 

internethaber
25 Ağustos 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • vatan sever

    28 Ağustos 2017 16:09
    0 0
    Helal olsun sana , hislerimize tercüman olmuşsun.
  • Osman Emral

    28 Ağustos 2017 09:27
    1 0
    Sayın Özışık eksiği var fazlası yok yazınızın. Lütfen devam edin aynı şekilde. Tebrik ediyorum.
  • serkant subaşı

    27 Ağustos 2017 02:19
    1 0
    canımsın gardaşım.hoş yazmışsın gene.anlayana
  • Clearly

    26 Ağustos 2017 14:20
    1 0
    UZUN SÜREDİR KÖŞE YAZILARINIZI TAKİP EDİORUM.. SİZDEN ALLAH RAZI OLSUN....
  • Murtaza

    26 Ağustos 2017 13:47
    1 0
    Bu insanın giriştiği dava örfe göre kutsaldır yada değildir tartışmaya açık olabilir ama inandığı bir mücadele uğrunda böyle fedakar ise istediğim kadar muhalefet olsam da ayakta selam çakarım arkadaş ! AKP kutsal eleştiriden münezzeh bir parti değildir bunu kabul etmek zorundayız. parti değil kişiler savunulur
  • aaaa

    26 Ağustos 2017 12:47
    0 0
    izmir teşkilatına da bir yazsanız izmir teşkilatı varmı yokmu belli değil
  • RAMAZAN UÇAR

    26 Ağustos 2017 12:44
    3 0
    SELAMÜN ALEYKÜM SÜLAYMAN BEY ÇOK DOGRU YAPIYORSUN YAZMAYA DEVAM ALLAH YAR YARDIMCIN OLSUN AK PARTİ GÖLGESİNDE DURAN BU HAİNLERİ BU MİLLET DE BİLSİN MİKROPLAR TEMİZLENSİN ALLAH İÇİN ÇALIŞAN VATAN MİLLET BAYRAK İÇİN HİZMETE TALİP OLANLAR SEÇİLSİN.SAYGILAR
  • Ayhan

    26 Ağustos 2017 11:51
    3 0
    mukemmel bir yazi olmus suleyman bey tebrik ederim allah gani gani rahmet eylesin Abdulmecit abiyi
  • EYUP BAŞARIR

    26 Ağustos 2017 11:24
    3 0
    SÜLEYMAN BEY!.. SİZDEN ALLAH RAZI OLSUN KALBİMİZ SENİN VE SENİN GİBİ KARDEŞLERİMLE. HAK BİLDİĞİNİZ BU YOLDA AYNI ŞEKİLDE ÇALIŞMALARINIZIN DEVAMINI BEKLİYORUZ. RABBİM ZEVAL VERMESİN İNŞALLAH. DUALARIMIZLA SELAMLAR.
  • Göktürkler 1

    26 Ağustos 2017 10:41
    0 0
    Yahu BREE Sen GERCEKTEN COKKK baskasin kardesim .Allah senden Razi olsun Pasam yigidim BENIM Bu Vatan ICIN COKKK calismamiz lazim Bizler herseyi Baskomutan Erdogan Danmi beklices. Allah Erdogani korusun Allah ümmet ICIN Calisan AKP korusun Partinin icinde ki .kendisi ICIN calisan cakallari Allah helak ETSIN
  • AHMET YİRİK

    26 Ağustos 2017 08:12
    4 0
    SELAMÜNALEYKÜM SÜLEYMAN ABİ BİRDE KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE EL ATSANIZ ÇOK PİS KOKULAR GELİYOR. SONUNA KADAR ARKANDAYIM. YAZILARINA DEVAM ET. TAKİPCİNİM.
  • Ali

    26 Ağustos 2017 05:30
    5 0
    Ağzın bal yesin Allah razı olsun senden bu kadar mı hislerime tercüman olan bir yazı olur, birde Bursada dönen oyunları yazsan roman olur valla, bekliyoruz vesselâm.
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;