GÜNCEL

Serdar Demirel : Türkiye’ye saldırıların ana sebebi

Tarih
13 Ocak 2017
İzlenme
Kişi
Yazar
Serdar Demirel
 Ak Parti kurulduğunda bu yeni partinin Refah Partisi’yle arasındaki farkların ne olduğu meselesi çok gündem oluşturmuştu. Aynı dâvânın insanları kendilerini ayrı partilerde konuşlandırmışlardı çünkü. Doğal olarak da ‘fark var mıydı’ sorusu anlamlıydı. Konuya herkes kendi meşrebinden yaklaşmıştı. 

İlk yıllarda endişeli laikler iki parti arasında hiç fark görmediler. Bunlar arasından sonraki yıllarda Ak Parti hükümetinin icraatlarından canı yananlar Refah Partisi’ne reva gördükleri zulümlerden nedâmet getirerek onun antiemperyalist ve millici bir parti olduğunu, Ak Parti’nin ise teslimiyetçi bir siyaset izlediğini söylemeye başladılar. 

Bize göre iki parti arasında yaklaşım farkı olduğu gibi aynîlik gösteren hususlar da az değil. Varolan farklılıkların bir kısmı konjonktürel bir kısım da yöntem farklılığından kaynaklanıyor.

Ancak temel fark; Refah Partisi’nin mücadelesini iç siyasette sistem içinde, dış siyasette ise sistem dışında kalarak vermeyi prensip edinmesidir. Ülke içinde kendisine yapılan bütün haksızlıklara rağmen sistem dışına çıkmadı. Kapatıldı, sabretti. Öfke patlaması sınırına gelmiş taraftarlarının sokaklara inmesine müsaade etmedi. Özellikle de Refah Partisi’nin kapatılmasından sonra göstermiş olduğu sağduyulu tavırla Türkiye’yi bir Cezayir tecrübesi yaşamaktan kurtardı. 

Ülke içinde sistem içi mücadele veren Refah Partisi, dış siyasette sistem dışına çıktı. 28 Şubat sürecinde İsrail’le kabul edilemez anlaşmalara imza atması da, Refahyol hükümetine yönelik yapılan inanılmaz baskıların sonucuydu. 

Merhum Erbakan Hoca dış siyasette sistem dışı bir mücadele yöntemini sonuna kadar sürdürdü. D-8 projesi bunun en önemli göstergesidir. D-8 ülkeleri (Kalkınmakta olan 8 Ülke) Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya, Pakistan ve Türkiye’den müteşekkil bir birlikti. 22 Ekim 1996 yılında, dönemin Başbakanı Merhum Necmettin Erbakan’ın öncülüğünde kurulmuştu.

Gelecekte bütün Müslüman ülkelerin ekonomi öncelikli işbirliğini hedefleyen bu birlik ileride siyasi birlikteliğe dönüşme amacını da taşıyordu. Bu dış siyasette sistem dışı hareket etme iradesinin ete kemiğe bürünme hamlesiydi. Bu yüzden dünya hegemonları ürktüler. Sonra da malûm 28 Şubat sürecinin düğmesine bastılar.

Ama Ak Parti hükümeti hem iç hem de dış siyasette sistem içi mücadele etmeyi benimsedi. Sisteme aykırı olan taleplerini de sistem içinde kalarak sürdürdü. Lâkin Ak Parti yönetimindeki Türkiye güçlendikçe siyasilerin özgüveni arttı, iç dünyalarında hayâlini kurdukları yeni dünya düzenini alenen söylemeye başladılar. 

Bu da ilelebet sistem içi kalmak istemediklerini, sisteme yön veren ülkeler arasına girmeyi arzuladıklarını gösterir. 

Yukarıdaki satırlar bu köşede 28 Nisan 2011 yılında “Sistem içi mücadelenin sınırlarını zorlayan Ak Parti” başlığı altında yayımlanmıştı. Özellikle de Gezi isyanlarıyla başlatılan ülkemize yönelik saldırıların arkasındaki temel sebep işte bu Türkiye’nin kendi milli sistemini kurma çabalarıdır.   

Gezi isyanı 2013 Mayıs ayında başlatıldı. O ayı iyi hatırlayın. Çünkü üçüncü havaalanı ihalesi yapılmış, hükümet buradan kamunun kazanacağı parayı, yani devletin bütçesine girecek parayı vergisiyle beraber 70 milyar lira olarak açıklamıştı. 22 milyar dolarlık nükleer santral ihalesi yapılmış, 3. Boğaz Köprüsü’nün temeli atılmıştı. Bu ayda Türkiye IMF’ye olan bütün borcunu sıfırlamış, kanal İstanbul projesi kabul edilmişti. Tam da hükümetin kendisini başarılı icraatları sebebiyle en fazla güvende hissettiği bir dönemde vurmaya başladılar…

Eski Türkiye’yi tahkim yeni Türkiye’yi ise durdurmak için barış sürecini bitirdiler ve PKK’yı hendek savaşına sevk ettiler. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri emrini FETÖ’ye verdiler. Terör örgütlerini topyekûn Türkiye’nin üstüne sürdüler. Ekonomik saldırı başlattılar... 

One Minute, Dünya beşten büyüktür, 2023 vizyonu gibi çıkışlarla küresel sistemin çarkına çomak sokmak elbette küresel güçleri harekete geçirecekti. İşin manidar tarafını ise, başlangıçta Ak Parti’yi İslâm dünyasında Truva atı olarak görenlerin antiemperyalist ve bağımsızlıktan yana siyasetinden dolayı eleştirmeye başlamaları oluşturur.

Akit
12 Ocak 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;