Sesli Makale

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “BAZI” üniversitelerimizdeki hareketlenmeleri takip ediyordur mutlaka.

Türkiye’nin ve Ankara’nın en büyük üniversitelerinden birinde nasıl bir “TEKNOKENT” tezgâhı döndüğünü takip ediyordur, gerekli bilgiler kendilerine arz ediliyordur.

Bu konuda yakın vakitte bir takım gelişmeler olacağını düşünüyoruz.

Rektör adayları arasından “Yerli ve Milli” olanının tercih edileceğini tahmin ediyoruz.

*

Geçelim.

“Oradaki” fakültelere baktık;

“Katil AKP, Katil Erdoğan!” afişleri!..

“Hesap soracağız!”

Öğrenci grupları resmen, çatır çatır suç işliyor…

Bırakın Recep Tayyip Erdoğan gibi bu milletin helal oylarıyla şer ittifakını aşarak Cumhurbaşkanlığı makamına gelmiş bir millet adamını, Ahmet Necdet Sezer gibi milletin değerlerinden kopuk bir zata bunun binde birini yaptığınızda kendinizi içerde bulurdunuz.

Ne Sezer davaları açılmıştı hakkımızda; “Milletten kopuk Cumhurbaşkanı” sözü bile suç addediliyordu.

Şimdi…

Başkentteki üniversitelerde hakaretin bini bir para.

Üniversiteler suç alanları olabilir mi?

Disiplin Yönetmeliği midir nedir, oralarda bunun karşılığı yok mu?

Bu azgın azınlık “öğrenciler”i  için ne gibi işlemler yapılıyor?..

Geçen sene nevruz ayında Abdullah Öcalan’ın posterleri asılmıştı.

O öğrencilere ne müsamaha, müsamaha…

Bu sene ekim ayında “Kolektif” denilen aşırı sol takım derslikleri bastı…

Sonuç?

“Demokratik gösteri!”

Her tarafta kamera, suç işleyen öğrencileri tespit etmek kolay…

Sonuç:

“Şiddete özgürlük!”

Cumhurbaşkanı’na hakaret suç mu suç..

Dershane basmak, Apo posterleri asmak…

Suç oğlu suç!

Öte yandan Paralel etkinlikleri de var…

Bunları bu takım kışkırtıyor; düşmanımın düşmanı dostumdur.

Paralel demişken; 

“Teknokent” meselesine dönelim:

Buradaki vurgunlar “Resmi raporlara” geçmiş durumda.

“Bu işlerden kim sorumlu?”

“Kimler” sorumlu?..

Bizim kişilerle işimiz yok, bu yazıda “kişi”den bahis de yok.

Zihniyet meselesi önemli…

Üniversitelerimiz sadece ilim ve bilim üretsin diyoruz.

Hiçbir üniversitemizde suç işlenmesin, öğrenciler “şiddete” değil “ilim”e yönelsin istiyoruz.

“Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar” değil de, bu milletin “Yerli ve Milli Akademisyenleri” söz sahibi olsun diyoruz.

Siyasi yelpazenin neresinde yer aldığı değil de akademisyenin, “Yerli ve Milli” olması önemli.

“Rektör adaylarını belirleme seçimi” tamam; şimdi birinci olanla sonuncu olan hukuken eşit.

İkinci aşama YÖK adayları üçe indirecek.

Sayın Cumhurbaşkanımız da bunlardan birini tercih edecek.

“Yerli ve Milli” olsun.

“Paralelci” olmasın,

“Hırsız” olmasın,

“Hür ve Kabul edilmiş Mason” olmasın.

“Irkçı” olmasın.

“Mezhepçi” olmasın.

YeniAkit
25 Aralık 2015