Sesli Makale

16 Haziran 2015

Kayserili Bakan Sayın Taner Yıldız’a, “Sayın Abdullah Gül’ün Danışmanı Ahmet Sever’in daha çok Erdoğan-Gül ilişkisinin ayrıntıları” üzerine kurgulanmış kitabı ve Aydın Doğan’ın gazetesine verdiği mülâkat hakkında sorular yöneltildi dün.

Sever’in kitabında, 12 yıl boyunca yaşanan ve “aile içinde” kalması gereken birçok nokta var.

Ahmet Sever, Sayın Gül tarafından “onaylandığını” belirttiği kitabına dair bir röportaj vermiş, Sayın Erdoğan’ı “Darbe mağduru Mursi” hakkındaki idam kararını öne sürerek “tehdit” eden Doğan gazetesine.

Dikkatle okuduk.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’na “ince”  itirazlar dikkat çekiyor.

Gezi çevrelerine “sıcak mesaj”lar var.

Türkiye’nin Sayın Abdullah Gül’e ihtiyaç duyduğunu çok kesin tavırlarla ortaya koyması halinde, elini taşın altına koymaktan imtina etmeyeceği belirtiliyor.

Sayın Gül’ün üzerine görev düşmesi halinde, Türkiye’yi hızla yükselteceği vurgulanıyor.

Bir fotoğraf....

Gazeteye o niyetle verilmemiştir belki ama bazı okuyucularım arayıp, “Büyük fotoğrafta Sayın Erdoğan ile Sayın Gül birlikte.. Sayın Gül’ün elleri ceplerinde, Sayın Erdoğan’ın elleri aşağıda”.

Bunu “Ben Davutoğlu’na benzemem” mesajı olarak algılayanlar olmuş.

-Herkes yerini bilecek- yollu sözler de, bu algıyı pekiştirmiş.

Sayın Gül’ün Sayın Erdoğan’ı “masanın altından tekme atmak suretiyle” uyardığının -bu günlerde- söylenmesi de mânidar bulunmuş.

Diyor ki okuyucum:

“Sayın Abdullah Gül, kendisine ve muhtereme eşlerine karşı ‘Tehlikenin farkında mısınız?’ kampanyası yürüten çevreler üzerinden mesaj ‘verdirtmekten’ ne gibi fayda umuyor?

Bunun, ümmete, millete faydası nedir?..

Doğan medyasının kendisini hangi ‘niyetlerle’ manşetlere çektiğinin farkında değil mi?..

Tehlikenin farkında mısınız Sayın Gül?”

•

Evet...

Kayserili Bakanımız Sayın Taner Yıldız’a soruldu bu mevzu.

Sayın Bakan, soruya cevap verirken, Cevdet Paşa’nın Mecelle’ye koyduğu gerçeğe atıfta bulundu.

“Usul esasa mukaddemdir.”

Yani, 

“Bir işi nasıl yaptığınız, hangi yöntemi kullandığınız o işin esasından önce gelir.”

Sayın Bakan, “Bu iş için Danışman’ın öne çıkmasını” doğru bulmadığının altını çizdi.

•

Ben de, bu “yöntem”in iyi bir yöntem olmadığını düşünüyorum.

Ayrıca “esas”ın da sıkıntılı olduğunu görüyorum.

Ve bu bölümü geçtiğimiz günlerde bu sütunda yer bulan ifadelerle bitiriyorum:

Bugün...

Sayın Erdoğan’ı, Sayın Davutoğlu’nu, Sayın Kurtulmuş’u, Sayın Gül’ü “en kalbi duygularla” seven ben...

Diyorum ki...

Vakit, Sayın Erdoğan’a sahip çıkma vaktidir!..

Vakit, Sayın Erdoğan’ı “dışlamayı” telkin eden “teklif” sahiplerine “hayır” deme vaktidir!..

Vakit, tehditlere, şantajlara “rest” çekme vaktidir!..

Vakit, “fitne tezgâhını” bozma, “yalan” vaatlerde bulunanları “dertleriyle” baş başa bırakma vaktidir!..

“Dostlarım”;

Mesajlarınızı lütfen “ruhunuza düşman olanlar” üzerinden vermeyin.

“Dostlarınız” üzerinden vereceğiniz mesajlar da “fitne ateşine odun” niteliğinde olmasın lütfen!

Bu büyük taban “milimi milimine” takip ediyor kimin, ne yaptığını!..

Sayın Erdoğan, Sayın Gül, Sayın Davutoğlu, Sayın Kurtulmuş...

El kalbî duygularımla.

YeniAkit