Sesli Makale

Başbakan mıydın neydin!..

Hiç seçim kazanmadın, memleketinde bile defalarca madara oldun, her seferinde milletten tokat yedin...

Millet nezdindeki karşılığın ne senin!

Kimsin!..

Sayın Güzel’den aktarım:

Merhum Özal senin için “Hayatımdaki en büyük hata!” demişti.

Sen Mesut!..

Milletin bağrındaki “Lider”i sırtından hançerledin.

Mesut!..

Eski Başbakan.

Seçim kazanamamış Başbakan!..

Sütü bozuk darbecilerin iradesine “paralel” olarak...

“Siyasi hayatıma mâl olsa da kesintisiz eğitimi çıkartacağım” demekten çekinmeyen!..

Bu milletin okullarını kapatan!..

Bu milletin çocuklarına Kur’an Kursu yasağı koyan!..

Darbe karşıtı milyonlarca Müslüman Anadolu evladına, “Işıktan rahatsız olan karanlık zihniyetli yarasalar” hakaretini savurma cüretinde bulunan!..

Ve Merhum Özal’ın kendisine “büyük bir gaflet”in neticesi olarak teslim ettiği partiyi müthiş icraatlarıyla baraj dibine iten eski Başbakan!..

Ara dönem hükümetlerinin Başbakanı, Anasol-D’nin 28 Şubat destekli Başbakanı, Anasol-M hükümetinin “küçük Mesut”u, üçüncü ayağı, üçün en küçük biri!..

Mesut Yılmaz!

Darbe duruşmasında 28 Şubatçıları savarak, onların demokrasiye bağlılığından dem vurup, rahmetli Erbakan Hoca’yı suçlamak...

“Bana hiç baskı yapılmadı” yalanından medet ummak!..

Mağdura saldırırken zalime sahip çıkmak, nasıl bir zihniyettir bu!..

O sütü bozuk 28 Şubat darbesinin yol açtığı zararları sen mi karşıladın Mesut!..

Rahmetli Erbakan Hoca, kurduğu havuz sistemiyle 6 ay içinde denk bütçeyi sağlamış, ülkenin iki yakasını Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir araya getirmeyi başarmış büyük bir devlet adamı.

Hayır olmadı, büyük bir Millet Adamı!

Onun devrilmesindeki “faiz lobisi” ağırlığını nerene koyacaksın Mesut!..

Sana “Başbakanlığı” teslim eden Süleyman Demirel’in “Chopin”li cenaze törenini hatırla...

Al bunu...

Sırtından hançerlediğin Büyük Millet Adamı merhum Özal’ın “tekbirli” cenaze merasimiyle kıyasla.

Ve büyük bir haksızlık ederek suçladığın rahmetli Erbakan Hoca’nın cenaze merasimini hatırla.

O sütü bozuk 28 Şubat sürecinde senin değil de rahmetli Erbakan Hoca’nın yanında yer alan büyük dava adamı, büyük millet adamı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenaze merasimini hatırla.

Tekbirler, tekbirler!..

Kimisi de Chopin’le gider!..

Doğru, önce kimin gideceği belli olmaz...

Belki sen benim cenazemi görürsün, belki de ben senin...

Senin cenazende “imam hatip” ruhu olmayacaktır, “başörtüsü mağdurları” olmayacaktır, 28 Şubat darbesine karşı çıkanlar olmayacaktır.

Belki “Budapeşte”den arkadaşların olacaktır!..

Onlar...

Seni...

Bir “Eski Başbakan” olarak “Chopin” ile uğurlayacaktır...

Ve kimse “Chopin” ile uğurlanmanı yadırgamayacaktır, tepki göstermeyecektir!..

Bugün görünen bu...

İnşallah günün birinde “uyanırsın” ve inşallah günün birinde yaptıkların için bu asil milletten, onun mağdur ve mazlum evlatlarından özür dilersin!..

Helâllik istersin!..

Biz sana hakkımızı helal etmiyoruz.

Hadi, Akit’e dava açıp da kaybeden Erkaya zümresi gibi yap!..

Git bir dava da sen aç!

Sonunu sen göremesen de mirasçıların takip etsin davanı!..

Çok mu kızdın!..

Biliyorum, Sayın Erdoğan ile Sayın Davutoğlu’na da çok kızıyorsun.

Kızmakla olmaz, kolayı var.

Eğer millet nezdinde karşılığının olduğuna inanıyorsan git, parti kur!..

Merhum Özal partisini kurmuş ve tek başına iktidara taşımıştı.

Çok daha büyük başarıyı Sayın Erdoğan da elde etmişti.

Hem bak, sen de Sayın Erdoğan gibi Rizelisin.

Kur partini veya hazır partilerden birinin başına geç.

“Hodri meydan” de!..

Bakalım, o millet sana bugün hangi değeri biçiyor!

Halep ordaysa arşın burada Mesut!..

Korkma!..

Rizeli delikanlı olur!

Yüreğin yetiyorsa “Hodri Meydan” de!..

Bak, bir başka delikanlı diyarı Trabzon’dan bir yiğit, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç açıklama yaptı.

Dedi ki;

“Sayın Yılmaz ifadelerinde ’28 Şubat’ darbesinin sorumluluğunu o günde ‘cunta ekibine’ ve kendi ‘siyasi körlüğüne’ yükleyeceğine rahmetli Erbakan’a yüklemiştir. O gün milyonların oyuyla seçilmiş, meşru ve demokratik hükümetin devrilmesine taşeronluk yapması yetmez gibi 20 yıl sonra hatta ‘yalan söyleme’ pahasına suçu, suçluyu ve suçunu gizlemeye çalışmaktadır.

Açıklamalarıyla bu milletin hafızasıyla alay etmektedir.

Bu millet, 13 Nisan 1998 tarihli Tiflis seyahatinde o dönem “TSK içindeki cuntada” etkili olan bir generali tarif etmek için uçakta gazetecilerle oynadığı ‘pandomimi’ unutmamıştır! Yine milletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanının kendisine baskı yapan bir generalin ismini veremeyecek kadar acze düşmesine esefle şahit olmuştur. Hatta milletimiz kesintisiz 8 yıllık eğitim için sabaha karşı 05.00’te cuntanın kendisine toplattığı ‘Bakanlar Kurulu’nu da unutmamıştır!”

Şeref Malkoç’tan ne güzel kapak!..

Ben de şöyle tur attırıp iyice bir sıkıştırmış olayım!..

“Siyasi mevta”ya öpücük!..

YeniAkit
24 Nisan 2016