Sesli Makale

“İyi ki CHP delegesi değilmişim!..

Aksi takdirde hangi adaya oy vereceğime çok zor karar verirdim… Uzun uzun düşündükten sonra tahmin ediyorum ki, oyumu yine Kemal Bey’e verirdim ama içimden gelerek ve inanarak değil, kerhen ve inanmayarak!”

Emin Çölaşan, “ağıt kıvamındaki”  yazısında, başka “adam” göremediği için “kerhen ve inanmayarak” destek verdiği Kemal Kılıçdaroğlu’nun marifetlerini sıralamış…

Demiş ki mesela:

“ … Parti örgütlerinin üzerindeki ‘ölü toprağını’ kaldıramadı.

Parti örgütlerinin çoğu her açıdan etkisiz kaldı.

Hele İstanbul İl Başkanlığı’na seçtirdiği bir hanımefendi var ki evlere şenlik!..

Daha ilk gün göreve başlarken ayağının tozuyla ‘Biz Mustafa Kemal’in askerleri değiliz’diye bir vecize yumurtladı!..

Öylesine tepki çekti, partisine öyle büyük bir zarar verdi ki, inanılır gibi değildir.”

Emin Çölaşan’ın yazdıkları, CHP zihniyetine “gönül” verenlerin ne yaman “çelişkiler”içinde bulunduklarını, “bunalım”ın pençesinde nasıl kıvrandıklarını göstermesi bakımından son derece faydalı!..

“CHP delegesi olmadığıiçin” şükrediyormuş Emin Çölaşan!..

Olsaymış ne yaparmış?

Kıvranır, kıvranır…

Sonuçta, -el mahkûm-“Kemal Bey’e” oy verirmiş!..

Ne hazin bir durum…

Bir başka “Kemalist”…

Bir başka Pek Muhterem, Yılmaz Özdil de…

Acısını, hüznünü, efkârını…

Efendime söyleyeyim, “bunalım”ını şöyle dile getirmiş:

“CHP Genel Başkanı ‘kaybedenler kulübü’ tarafından seçiliyor.

Kılıçdaroğlu'nun devamlı kaybetmesine rağmen, devamlı Genel Başkan seçilmesinin sebebi budur.
CHP'de kaybedenlerin kazandığı tek formül, Kılıçdaroğlu'dur.
Parti yönetiminin kazanması imkânsız tipler tarafından istilâ edilmesinin, özerkçi, dinci, ikinci cumhuriyetçiler tarafından işgal edilmesinin sebebi budur!.. (..) Yeni CHP denilen mekanizma, başarılı kadroları, başarısız kadrolar tarafından esir alma projesidir!..”

Devam edelim:

Koskoca CHP’yi “ağlama duvarı”na döndürenlerden biri de Mehmet Bekâroğlu…

Geçen Kurultay’da “kadın kontenjanından” parti yönetimine girebilmeyi başaranPek Muhterem Mehmet Bekâroğlu…

Bu sefer liste dışında kalınca, iyice hüzünlenmiş ve dahi “karamsarlığın” dibine vurmuş:

 “Kim gelirse gelsin, kimlik siyaseti devam edecekse CHP'yi yüzde 20-22-23'lerden öteye taşıyamaz!"

***

“AFFET BİZİ MAVİ GÖZLÜ DEV!..”

Evet…

Misalleri uzatmak mümkün…

“O taraf”larda ağlayan ağlayana!..

Camia’nın“kanaat önderleri”, şöyle içlerine sinen bir genel başkan çıkartamamanın“acısı”yla tuhaf sesler çıkartıyor!..

Camia’nın“ağır topları”,

“Bu yönetimle başarısızlık garantilenmiştir!” mesajını veriyor!..

Mealen,

“Kurultay’dan çıkan tablo, 2019 için çalışmayı anlamsız hale getirmiştir!” diyor!

Bu ne “acıklı” bir durumdur böyle!..

Koskoca CHP…                                                

‘Camia’nın önde gelen kalemlerinin dikkat çektikleri gibi…

“Ümitsizlik” girdabına sürüklenmişse eğer…

‘Camia’nın her ferdi…

CHP’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna gitmeli…

Ve…

“Umut Gül”ün şu “muhteşem” (!) dizeleriyle “gözyaşı” dökmelidir:

“Affet bizi…

Mavi gözlü dev…

İzindeyiz dedik

Topyekun izne çıktık;

Birimiz dünyaya bedeliz diye

Çok övündük;

Ama çalışkan olamadık

Hep yerimizde Saydık!”

Çok acıklı bir vaziyet çok!..

Hüzünlendim de…

Elimden bir şey gelmez!..

Vaktinde dediklerimi dinlemediniz ki!..

Benim ne suçum var?!

Milat
11 Şubat 2018