POLEMİK

Salih Tuna : Bahçeli’ye tuzak mı kuracaksınız?

Tarih
10 Ağustos 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Salih Tuna

10 Ağustos 2015

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin dostumuz geçen gün partisinin Eyüp İlçe Başkanlığı'nın yeni binasının açılış töreninde çok ilginç şeyler söylemiş.
Sırf ilginç şeyler söylendi diye yazı konusu yapıyor değilim, yanlış anlamayın.
CHP'de bir başkası daha da ilginç şeyler söylese nah şuracığa yazıyorum dönüp bakmazdım.
Gürsel Tekin önemlidir.
Her şeyden evvel kavruk bir Anadolu çocuğudur. Mesela, CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen gibi monşer falan değildir.
Hayır, bu saatten sonra (herkesin unuttuğu) Onur Öymen'e laf sokmak niyetinde değilim.
Tam aksine, birçok hususta “takdir” ederim. Entelektüeldir, uluslararası ilişkilerde deneyim sahibidir, statükocu olması nakısa gibi gösterilse de “maceracı” olmaktan yeğdir, falan filan.
Onur Öymen bir de çok “sıkı” muhalefet ederdi.
Dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan'ı hiçbir CHP'li onun kadar zor duruma düşürmemişti.
Günlerden bir gün modern yaşam gurusu olarak ayar vermek istemiş, “Erdoğan dans etmeyi biliyor mu, bir baloda bir kadını dansa kaldırabilir mi bakalım, ben kaldırırım” demişti de sadece Tayyib Bey değil, ulusça zor duruma düşmüştük.
Dersim katliamını da savunmuştu. Hatta bu yüzden Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu'yla arasında maraza çıkmıştı.
Yok hayır, maraza çıkmamıştı da Aydın Doğan'ın adamları öyle istemişlerdi.
O vakitler Kılıçdaroğlu'nu parlatmak için “Gandi Kemal”, “Halkçı Kemal” diyerek matine - suare çalışıyorlardı. Hazır önlerine Dersim muhabbeti düşünce da, fırsat bu fırsat deyip, “Kılıçdaroğlu Onur Öymen'in Dersim konuşmasını alkışlamadı…” gibi haberler yaptılar.
Maksatları ne miydi?
Ne olacak, Kılıçdaroğlu'nun Ortodoks Kemalist olmadığı, statükoyla hesaplaştığı imajını yerleştirmekti.
Hülasa, Dersim üzerinden, Kılıçdaroğlu'nu parlatmak istemişlerdi.
Ne yalan söyleyelim, Kılıçdaroğlu da biraz parlamıştı. Lakin 48 saat sürmüştü.
Zira…
Dersim katliamını, devrimin şartları içinde olur böyle vakalar, diyerek aklamış, iki günde Onur Öymen çizgisine savrulmuştu.
Hülasa, “sokma devrimcilik” veya “hızlandırılmış anti statükoculuk” çok dayanmadı. Aydın Doğan'ın adamlarının emekleri de haliyle boşa gitmiş oldu.
Gerçekten de çok emek vermişlerdi.
Uzun lafın kısası, nasıl ki HDP Eşbaşkanı Demirtaş'ı parlatmak için yırtındılar, o günlerde de Kılıçdaroğlu'nu “Sakin güç” diye parlatmaya çalışmışlardı.
Neyse, laf lafı açtı, nerelere geldik.
CHP bugünkü halini biraz da Gürsel Tekin dostumuza borçludur.
CHP'nin bugünkü hali nedir? Yeni CHP'dir. Eski CHP, Ergenekon'un avukatlığına soyunmuştu, Yeni CHP “paralelin.”
Gerçi CHP eski olarak da kalsaydı, Gürsel Tekin dostumuza yine çok şey borçlu olacaktı.
Baykal'a kaset kumpası kurulduğunda, Savcı Sayan'dan sonra en çok o sahip çıkmış, en çok o “ağlamıştı.”
Kılıçdaroğlu mahut kaset kumpası sayesinde CHP Genel Başkan koltuğuna oturduğunda ona da sahip çıktı.
Gelelim şimdi Eyüp ilçe binasının açılışında yaptığı söz konusu konuşmasına.
Şöyle demiş: “Eski Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, onu kuzu biliyorduk kurt çıkmış. Burhan Kuzu diyor ki; Etiler, Nişantaşı sosyete yerler. Bir gün uygun bir zamanında gel sosyetenin nerede olduğunu ben sana göstereceğim. Sosyete milletin kanını emen, 17-25 Aralık'ta milletin parasını çalanlar… şimdi Çamlıca tepesinde. Sosyete arıyorsan orada…”
Bu konuşmadan ne anlıyoruz?
Her şeyden evvel, Gürsel Tekin dostumuz espri yapmayı seviyor. Bunu inkâr edemeyiz. Yoksa “Burhan Kuzu, onu kuzu biliyorduk kurt çıkmış,” demezdi.
Dostumuza tavsiyem, espri yapmayı sürdürsün, hepimizin gülmeye ihtiyacımız var.
Ama öyle destursuz “paralel malzeme” tüketmesin.
Dostumuz, “The Cemaatçi” değil, kripto hiç değildir. Ne ki, “The Cemaat” de gelin illaki maklube yiyin demiyor. Ya ne diyor? Benim operasyon malzemelerimi tüketin diyor.
Bizim tertip (Can Dündar) sabah akşam tüketiyor, hadi ona yakışıyor; Gürsel Tekin dostumuza doğrusu hiç yakışmıyor!
Hayır yani, 17- 25 Aralık yargı darbesinin ürettiği “malzemeleri” tüketeceksin de ne olacak? Ataşehir, Şişli ve Beşiktaş belediyelerinde gırtlağınıza kadar batmışsınız işte.
Eski CHP muhalefette iktidardaymış gibi duruyordu, Yeni CHP muhalefetteyken kirlenmeye başladı. (Gürsel Tekin bu kirliliğe karşı tek başına ne yapsın?)
Şurada sahip olduğunuz 3- 5 belediye var onlardan da pis kokular gelmeye başladı, ya AK Parti kadar belediyeye sahip olsaydınız, hele hele 13 yıldır bu ülkeyi yönetmiş olsaydınız maazallah ne olacaktı?
Bir de, Gürsel Tekin dostumuz, “sosyete” kime denir bilmiyor galiba.
Sözgelimi, öküzün teki yolsuzluk yaptı diye “sosyete” olmaz. Kestirmeden nasıl anlatsam bilmiyorum; sosyete dediğin, Onur Öymen kadar olmasa da, bir kadını dansa kaldırmayı bilecek!
Diyeceksiniz bu mu önemli konuşma. Elbette değil, önemli olanı sona sakladım.
Gürsel Tekin dostumuz mezkur konuşmasında koalisyonla alakalı Sayın Başbakan'a seslenmiş: “Umut edelim ki yarın sağlıklı bir sonuç çıkar. Sağlıklı sonuç çıkmazsa Sayın Davutoğlu hemen Salı günü sabah erkenden görevi iade etmeli. Cumhurbaşkanı görevi Sayın Kılıçdaroğlu'na vermeli. Umut ediyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu'nun deneyimi, devlet tecrübesi, bilgi birikimi, önümüzdeki on gün içerisinde bir hükümet çıkarmaya yetecektir…”
Sayın Kılıçdaroğlu, bir-iki hafta evvel hükümet kurmak için Cumhurbaşkanımız Erdoğan çağırırsa ne yapacaksınız şeklindeki soruya, “Umarım beni saraya çağırmaz...” karşılığını vermişti.
Anlaşılan o ki şimdi çok hevesliler.
O kadar ki, Salı günü sabah erkenden Davutoğlu görevi iade etsin ki, Kılıçdaroğlu'na görev verilsin isteniyor.
CHP olarak dünya gözüyle hükümet kuramayacağız, bari 10 gün de olsa hükümet kurma ihtimali deneyimi yaşayalım, şeklinde düşünmüş olabilirler.
Bu deneyimin memlekete hayrı dokunmasa da Kılıçdaroğlu'nun CV'si zenginleşmiş olur.
Gürsel Tekin dostumuz, “Umut ediyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu'nun deneyimi, devlet tecrübesi, bilgi birikimi nedir de önümüzdeki on gün içerisinde bir hükümet çıkarmaya yetecektir…” diyor ya, işte ben bunu anlamadım.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun bilebildiğimiz kadarıyla devlet tecrübesi olarak SSK Genel Müdürlüğü deneyimi var; o da, akrabalarını doldurmuş, kurumu batırmıştı.
Başka?
Yok…
Bilgi- birikim, kültür- fizik dersen…
En son İnce Memed'i okumuştu. En son dediğim, Lefter'i Fenerbahçe'nin kalecisi sandığı günlerde.
Anlamıyorum; “Kılıçdaroğlu 10 gün içinde umut ediyorum ki, bir hükümet çıkaracaktır” ne demektir?
İyi de nasıl?
CHP ve HDP'nin her türlü ittifakı yetmiyor, malumunuz, bir şekilde MHP'nin desteği şart.
MHP de HDP'nin içinde olduğu her türlü varyasyona karşı olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, HDP'ye, terör örgütü PKK'nın siyasal uzantısı dedi, yok hükmünde gördüğünü ilan etti…
Demirtaş şimdi kalksa, Sırrı Süreyya ile “Çırpınırdı Karadeniz” düeti yapsa, sabah akşam “bozkurt işareti” çaksa (ki, gerekirse onu da yapabilir, barış sürecinin mimarına, Beyaz Türklerin ve paralelcilerin hatırına, “asmayacağız yargılayacağız” dediğine göre, ondan her şey beklenir) fayda etmez.
Sahi, Kılıçdaroğlu 10 günde nasıl hükümet kuracak?
Sayın Bahçeli'ye kumpas mı kurulacak? Koalisyona mecbur mu edilecek, ne yapılacak?
Demirtaş bazen aldığım “duyumlara” göre diyor, biz de “paralelciler” kulağına üfürdü diyorduk.
Sevgili dostumuz Gürsel Tekin de bir “duyum” mu aldı, nedir?
Şayet böyle bir şey yoksa…
Bu tarz beyhude beklentiler yerine Ertuğrul Özkök veya Ahmet Hakan veya Fehmi Koru gibi “AK Parti erken seçime giderse evdeki pirinçten de olur, oy kaybeder” desin, daha etkili olabilir.
Etkili olmasa da “espri olur” işte, fena mı?

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;