SİYASET

Salih Tuna : Bahçeli’nin sır dolu çalımı ve TGB’li gençlerin çuvalı

Tarih
16 Mayıs 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Salih Tuna

Nazlı Ilıcak twitter marifetiyle direnin” çağrısı yapınca ülkücülere, bir bakayım dedim, Çalışkan Koray adlı trol ne demiş.
Öyle ya, madem iş “sağcıIlıcak seviyesine kadar indi, “solcu” muadiline de bakmak gerekirdi.

Hay bakmaz olaydım, eleman (tabiri caizse) “paralel ülkücü” olmuş da haberimiz yok. Biraz daha kaptırsa, MHP'ye genel başkan adayı olacak nerdeyse.

Demem o ki, coşkuları hararet düzeyinde!

Emre Uslu'sundan bilmem kimine kadar kaçan kaçmayan “The Cemaat” mensuplarının da alayı öyle.

Can Dündar adlı eleman üzerinden ele geçirdikleri Cumhuriyet gazetesi de dün “Akşener ve Oğan meydan okuyor” manşetini attı. Daha önce de “Asena iktidara meydan okuyor” manşetiyle vermişti coşkuyu.

Sözcü gazetesi zaten bu kampanyada baştan beri “son ütücü” gibi çalışıyor.

İmdi, müsaadenizle burada bir duralım, daha doğrusu, kallavi bir parantez açalım:

Sözcü gazetesi malumunuz Gazi Paşa'nın gözlerini yerleştirmiş logosuna. Zarf böyle de mazruf başka; Gazi Paşa'nın değil, Pensilvanya'nın gözlerine bakıyorlar. STV'nin gülü Saygı Öztürk çıktılı haberler yayın politikalarını belirlemiş vaziyette.

Cumhuriyet gazetesi derseniz, Mustafa Balbay'ı kapı dışarı ederken Gürsel Kadri gibi neo– mandacı aydıncıkları doldurmuş bünyesine.

Diyeceksiniz ki, bu hokkabazlıklarını “ulusalcı” veya “bağımsızlıkçı” okurlarına nasıl yutturuyorlar?

Nasıl olacak, gözlerine matine – suare “Erdoğan ve AK Parti nefretini” tutarak. Bıldırcın avlar gibi adeta.

Hani, puslu gecelerde, gözlerine fener tutulan bıldırcınlar avlanmaya hazır hale gelecek kadar donakalır, dumura uğrar ya, aynen öyle.

Bıldırcınlar, “aydınlıkla” uyuşturup “karanlıklara” dûçar olur, yani avlanır da haberi olmaz.

Pensilvanya “Sözcü”sü de Pelsilvanya “Cumhuriyet”i de “Erdoğan ve AK Parti nefreti” üzerinden aynı muameleyi çekiyor okurlarına.

Hülasa, terör örgütü PKK güzellemesine varıncaya değin bozgunculuklarını “Erdoğan ve AK Parti nefretini araçsallaştırarak gizliyorlar.

Değil mi ki, mahut nefret harici ve dahili algı operasyonuyla yerleştirilmiş, her türlü “ihanet” mubah.

Uzun lafın kısası, okurlarının başına “Erdoğan ve AK Parti nefretini” bir nevi çuval gibi geçiriyorlar.

Anlaşılması en zor çuval, idraklere giydirilen deli gömleği mesabesinde olandır.

Öyle ki, kafanıza geçirirler de haberiniz olmaz. “Mustafa Kemal'in askeriyiz” derken, Pensilvanya tarafından askere alınırsınız da ruhunuz duymaz.

TGB'li gençler ABD'li askerlerin kafasına çuval geçirmişlerdi, elleri dert görmesin. Peki, Kadri Gürsel'lerin, Aslı Aydıntaşbaş'larınCumhuriyet”i veya “The Cemaat” gülü Saygı Öztürk'lerin “Sözcü”sü marifetiyle yurtseverlerin başına çuval geçirilmesini ne yapacaklar?

Parantezimizi burda kapatalım.

Ne diyorduk, haa, MHP'deki muhalif dalgadan bahsediyorduk. Özellikle de “paralel örgütün” Meral Akşener coşkusundan dem vuruyorduk.

PKK yayın organı Özgür Gündem de MHP'li muhalifleri belirgin bir coşkuyla karşılamıştı. Sonradan bu kadarı “muhaliflere” zarar verir düşüncesiyle olsa gerek, coşkunun dozunu ayarladılar.

Nedir bu “muhalif” aşkı veya Devlet Bahçeli hangi ara bu nefreti kazandı?

Şayet Bahçeli 7 Haziran seçimleri ardından Kılıçdaroğlu vekaletiyle HDP'li Demirtaş'ın “başbakanlık” rüşvetini kabul etseydi hiç kuşkusuz “kahraman” ilan edilecek, haliyle bugünkü “muhaliflerin” esamesi okunmayacaktı.

“Başbakanlık rüşvetine” rağmen HDP / PKK işbirlikçisi olmayı reddetmesinin bedelini ödetmek istedikleri besbelli.

Bahçeli gerçekten de 7 Haziran seçimleri ardından “Okyanus ötesi” muhibbi “bozgunculara” müthiş bir çalım attı.

Fakat sır dolu “çelimli çalımı” daha önce atmış; yargı paralel örgütün kontrolündeyken, Ergenekon ve Balyoz davalarını bile arkalayarak, 17 – 25 Aralık “paralel çıktısı” malzemeleri ağzından düşürmeyerek “Okyanus ötesinin” güvenini kazanmaya çalışmıştı.

Böylece, yargı paralelin kontrolündeyken MHP'deki “muhalifleri” harekete geçirmelerine engel oldu. Bir bakıma, “bozguncuları” bıldırcın gibi avladı.

Türkiye'nin dizayn edilmesine engel oldun, biz de senin partini dizayn edeceğiz” demeye getirmekle Bahçeli'den intikam almak istiyorlar.

MHP'ye fana halde kafayı taktılar. Kasetle yapamadıklarını Meral Akşener'le yapacaklar.

Akşener DYP'den milletvekiliyken Bahçeli MHP Genel Başkanı'ydı. Akşener daha sonraki dönemde AK Parti'nin kurulma çalışmalarına katıldığında da Bahçeli MHP Genel Başkanı'ydı.

Yani, Akşener “gitti geldi” yaparken, Bahçeli bidayetinden beri MHP'deydi.

Demem o ki, nasıl oluyor da böyle bir siyasi figür Bahçeli'nin karşısına dikilebiliyor?

Kerameti nedir?

Yoksa “ülkücü tarlalarını” da sessiz ve derinden süren birileri mi var?

Sahi nedir Akşener'in kerameti ki, “faili meçhul cinayetleri” sahiplendiğini açık seçik söylediği halde Kandil muhiplerinin ve Can Dündar'ların bu denli alakasına mazhar olabiliyor?


Yenişafak
16 mayıs 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;