KÜLTÜR/SANAT

Özlem Albayrak : Şener Şen’in sözleri

Tarih
18 Mart 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Özlem Albayrak

18 Mart 2015

Türk Alman Film Festivali’ne katılan ünlü sanatçı Şener Şen, “Sizi toplumsal içerikli gösterilerde görmüyoruz?” şeklindeki bir soruyu şöyle cevaplamış: “Bir oyuncunun ödevi, yaptığı filmlere hayat görüşünü yansıtmaktır. Bilfiil politikanın içinde olma, siyasetin içinde olma başka bir alandır. Bunu da biz sadece eylem yapan hayatta başka hiçbir şey yapmayan, güzel film sevdalısı olmayanlara bırakıyoruz. Benden bu kadar…”

Gezi’nin kutsallaştırıldığı, hükümete karşı olmak koşuluyla her türlü sokak hareketinin, ruh atfedilerek romantikleştirildiği, şirinleştirildiği böyle bir atmosferde, Gezi’ye katılanlara yönelik bu lafların hem de Şener Şen gibi bir sanatçıdan gelmesi, normal şartlarda ortak Post-Travmatik Gezi Bozukluğu’na neden olurdu.

Nasıl ki Kutluğ Ataman, Gezi’nin demokrasi diye başlamasına rağmen giderek seçilmişi devirme operasyonuna dönüşmesini eleştirdi diye, aforoz yedi, hakaret yediyse, nasıl ki Ataman’ın çektiği ödüllü Kuzu’ya dahi “maalesef iyi film” denilmek suretiyle mesleki itibarının üstünde tepinilmek istendiyse; Vizyon toplantısına katıldılar diye Şafak Sezer’inden Şahan Gökbakar’ına, Hülya Koçyiğit’inden Yavuz Bingöl’üne dek pek çok sanatçı kıskaca alınıp zehirli iğneli çenelerin hedefi olduysa; normal şartlarda Şener Şen için de bir şeyler düşünülürdü…
Ama –şimdiye dek- bu olmadı; birkaç homurtu, üç beş düşük yoğunluklu eleştiri dışında bir atarlanma emaresine rastlanmadı. Eh, sonuçta Şener Şen’in oyunculuğuna laf etsen, eşek arıları bile “daha neler” noktasına gelir, o haksızlığa dönen dili sokardı… Hükümet taraftarı desen, -elbette şimdiye dek linç edilenlerin de hükümet taraftarı olduğu kolayından iddia edilemez- ama yani hele de Şener Şen’e böyle bir itham yöneltmek, kargaları bile güldürebilirdi.

Dolayısıyla Şener Şen’in eleştirisi çok da köpürtülemedi, yine de “diğer sanatçılara ayıp oluyor” tadında eleştirilerden de geri kalınmadı…

Modern zamanlarda, sanat biraz da muhalif olmaktan beslenir denir; doğrudur. Ama o klişeye başvurarak sorarsak; hangi muhalefet? Seçilmişi indirme denemesi yapıp; yakıp yıkmacılık-kırıp dökmecilikle romantik devrimciliğe soyunmak mıdır gerçekten muhalefet; yoksa, onyıllar boyunca toplumu ayrıştırmış, sınıflar hiyerarşisi kurmuş, bütün toplumsal grupları birbirine düşman etmiş resmi ideolojinin bir türlü aşılamamış tabularına ince tavırlı bir itiraz geliştirmek mi?

Bunun için, dindar filan da olunması gerekmezdi üstelik, “solcuyum” diyenlerin, onyıllar boyunca birbirine kırdırılmış iki toplumun Türklerin ve Kürtlerin barışmasını mahalle baskısını göze alarak kutlaması mı tabu-kırıcılık olurdu, yoksa “sizi kandırıyor bu hükümet, bizi hayal kırıklığına uğrattınız” diyerek kan uman vampirliğe yatması mı?

Bir kez olsun faili meçhul cinayetlere, hapishanelerde yıllar boyunca uygulanan 72 türden işkenceye, sırtından devlet kurşunu çıkartılan, kemikleri asit kuyularından çıkarılan onlarca insana, bir anadilin yasaklanmasına, Başbakan asılmasına, darbelere, e-muhtıralara, devlet politikası olarak yıllarca sürdürülmüş azınlık düşmanlığına bir kez olsun kılı kıpırdamayan muhalif damarların, seçilmiş lideri devirmek için kabarmasına “muhalefet” denilecek, şımarıklıkları sanatçı duyarlılığına verilecek, öyle mi?  

Bir zamanlar ağız dolusu küfürler ettikleri cemaatle kolkola girip, onların jargonuyla “yargılanacaksınız” diye sağa sola köpük saçanlara muhalif; seçilmişi iktidardan düşürme hülyası kuran statüko ve vesayet bekçilerine solcu; bir yandan reklamlarla abad olup, bir yandan da toplumun tercihlerini küçümseyenlere sanatçı diyemiyorum oysa ben…
Umalım da, Şener Şen de cezalandırılmasın…

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;