POLEMİK

Nihal Bengisu Karaca : ‘Adalet’in telif hakkı mı var?

Tarih
21 Ocak 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Nihal Bengisu Karaca

21 Ocak 2015

BOĞAZİÇİ Üniversitesi, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği kurucu başkanı Pınar İlkkaracan, KAOS-GL sitesinde bir yazı kaleme almış, Odatv ise yazıyı haberleştirirken “Sümeyye Erdoğan intihalci çıktı” başlığını kullanmış. 

İlkkaracan, Kadın ve Demokrasi Derneği’nin 6 Mart 2015’te yapacağı kongrenin “Toplumsal Cinsiyet Adaleti” ismini taşımasından rahatsız, onu anlıyoruz ama ifadelerin içerdiği irrasyonel nefret rahatsızlıktan öte: “AKP ve hükümetinin kör kör parmağım gözüne cumhurbaşkanı kızına, başbakan eşine kurdurduğu hükümetin hizmetinde çalışan çakma kadın örgütleri gündeme güya ‘yeni’ bir kavram hediye ettiler: Dünyada en azından kırk yıldır uluslararası bir norm haline gelmiş olan ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ yerine ‘toplumsal cinsiyet adaleti’.”

Cümleler bir ithamla da taçlandırılıyor.

“...Ama ne yazık, yapmaya çalıştıkları yirmi yıl öncesinin Vatikan’ından ve Papa II. John Paul’den kopya çekmenin ötesine geçemiyor.”

Bu gidişle yakında “AKP, Prometheus’a rüşvet verdi, o da gitti ateşi çaldı” filan diyecekler. Çarpık okumada sınır tanıma yok maşallah. 

Pınar Hanım ve benzeri bir dünya görüşüne mensup kadınlar, Sümeyye Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olmasını vesile yaparak KADEM’i hükümete bağımlı olmak üzerinden sık sık eleştiriyorlar. Eleştiri iyidir, ama “çakma dernek”, “kopyacılık” gibi ifadeler eleştiriden ziyade “köpürme”ye tekabül ediyor. 

Öncelikle, KADEM’in başkanı ve kurucusu Sare Aydın isimli bir akademisyen. Artık bunu öğrenelim. Sümeyye Erdoğan derneğin başkanı değil, yönetim kurulu üyesi ve evet dernek AK Parti’ye yakın kadınlar tarafından kuruldu. Çünkü kadınların ayrımcılığa uğramasına, şiddete uğramalarına karşı çıkan muhafazakâr kadınlar da var. Amacı kadınlar lehine sonuç almak olan bir dernek, sırf hükümetin siyasi görüşlerine yakın kadınlardan oluşuyor ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na daha rahat nüfuz edebiliyor diye neden “çakma” sayılmalıdır, bunu akılla izanla açıklamak mümkün değil. Misal dernek önümüzdeki çarşamba Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na, 6284 sayılı aileyi koruma ve kadına karşı şiddeti önleme amaçlı yasadaki eksiklikler konusunda uyaran bir rapor sunacak. Sunmasın mı? Bakanlık üzerinde baskı oluşturabilme imkânı varken oluşturmasın mı?

Oysa “Ye dayağını otur aşağı” mantığının muhafazakâr, gelenekçi kadınlar tarafından reddedilmesi, şiddeti önleme konusunda topluma çok daha güçlü bir mesaj verir. Bu mesajdan dayakçı erkekler kadar feministlerin de rahatsız olması, Türkiyeli çağdaş feministler adına trajedi olsa gerektir. 

Hükümet destekli bir kadın derneğinin tam manasıyla gerçek bir sivil toplum örgütü hüviyeti taşımayacağını düşünenler, asker eşlerini üye yaparak, TSK ile al gülüm ver gülüm ilişkisi içinde olan, üniversite öğrencisi genç kızları “dinci” vakıflara kaptırmamak için ortak stratejiler planlayan çağdaş kadın derneklerine de “sivil değilsiniz” ya da “çakmasınız” itirazlarında bulunmuşlar mıydı? Hatırlamıyoruz. Ama tam tersi olsaydı, muhafazakâr kadınların kadın haklarına ilişkin çalışmaları hükümetin ilgisizliğine toslasaydı ne olacağını biliyoruz: “Muhafazakâr iktidar, muhafazakâr kadınlardan bile rahatsız!” tezviratı. 

“Eşitlik” yerine “adalet” kavramının tercihindeki ısrar elbette eleştirilebilir, tartışılabilir. Bu, benim de kafamı karıştıran ve gereksiz bulduğum bir ısrar. (Bkz. “Fıtrat teamüle mâni midir?” Gazete Habertürk 29/11/2014.) Ancak KADEM’i Sümeyye Erdoğan’ın üyeliği üzerinden hükümete yakın, “çakma” olmakla itham ettikten sonra, “intihalci” olmakla suçlamak epey komik olmuyor mu? Sorun “toplumsal cinsiyet eşitliği” gibi zaten çok bilinen bir terminolojiyi alıp “toplumsal cinsiyet adaleti” diye dönüştürmek ise, sorun o tek kelimede, yani “adalet”te başlayıp bitiyorsa, Papa II. Jean Paul’e kadar gitmeye gerek var mı? Siz “AaKeePee” demeyi onur haline getirdiğinizden beri, halen hükümette olan ve vaktiyle Sümeyye’nin babasının başkanlık ettiği partinin asıl adını unuttunuz galiba. Hatırlatayım: “Adalet” ve Kalkınma Partisi. Yandı mı ampul?

Sümeyye Erdoğan’ı 20 yıl önce Papa’nın yaptığı öneriyi “kopyalamakla” suçlamak yerine, tam tersiyle, “sübliminal mesaj vermekle” itham etseydiniz daha mantıklı olurdu. Nasipse bir dahaki sefere artık. Maksat kavga seviyeli olsun.

Habertürk

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;