Sesli Makale

Hollanda, Almanya ve AB'nin küçülecek ama yoğunlaşacak “yaşam alanı"na odaklandığımızdan gözden kaçtı ama...

Yukarıdaki haber ('Renkli Devrimler Araştırılsın', 16/03, Yeni Şafak.) her şeyden evvel, Amerikan iç dinamiklerinde Trump ve Obama arasında cepheleşerek devam eden iktidar oyunlarının bir parçasını oluşturuyor...

Yani taraflardan biri kazanıp-kaybettiğinde bu haberin “vadettikleri" anında tarih olur.

Öte taraftan, biraz şansla ve örneğin bu tür zamanlamaları takip ederek elindeki belgeleri açıklayan Wikileaks gibi kurumların ani/potansiyel ifşaatları da eklenirse...

Kadife veya renkli devrimler olarak Ukrayna-Gürcistan hattını bir dönem kavuran, Türkiye'de de “Gezi" üzerinden tezgâhlanan saldırıların yerli dokumacılarını ortaya serebilir...

Küresel yemleyicilerle, yerli iş dünyası, kimi “aydınlar", medya organlarının bağlantıları gözler önüne serilse, binlerce “hepsi okumuş çocuk" ve aileleri acaba nasıl hissederdi?

Amerikan Senatörlerinin Trump hükümetinden bu bağlantıların ortaya çıkarılmasını talep ederken kullandığı bazı ifadeler dramatik...

“Demokrasiyi yaymak/yönetmek için aktiviteler yapan bütün ABD kurumlarının program ve hesapları gözden geçirilmeli. Ülkelerin bağımsızlığına ve halkına saygı duymaksızın nasıl siyasal karışıklıklar çıkarıldığının ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Bu girişimler yararlı bir uluslararası ilişki kurmamızın da önüne geçmiştir"...

Göz yaşartıcı.

Ama Soros da bir Amerikan/Batı imalatı ve son tahlilde bu kellenin alınması ihtimali ancak Trump yönetimine karşı aldığı açık tutumun bir bedeli olarak mümkün.. Bu da Trump'un iktidar kadar muktedir olmasıyla da ilgili...

Bakalım, göreceğiz.

S-400'LERDE TÜRKİYE'NİN KARARI

Rusya Devlet Başkanı Putin'in Perşembe günü yaptığı açıklamalar içinde şu cümle de vardı...

«Türkiye ile ilişkilerimiz normal ve karşılıklı yarar sağlayan döneme emin bir şekilde geri dönüyor."

Ankara'nın da eşzamanlı benzer açıklamaları var.

Yani Ankara-Moskova ilişkileri yolunda...

Ancak yolda bir başka şey daha var.. ABD Dışişleri Bakanı. Bu ay sonunda Türkiye'de olacak ve “Kremlin-Külliye" ilişkisinde öne çıkan şu iki konuya da-biri kesin-odaklanacak...

Biri elbette Suriye ve geleceği. Çünkü, Aynı Rusya, “Suriye'de terörle mücadele konusunda Türkiye ile ayrı planlarımız var" dedi...

İkinci konu da çetrefilli...

S-400 meselesi...

Türkiye'nin uzun menzilli hava savunma sistemleri ihtiyacı bir gerçek ve giderilmesine yönelik denemelerin öyküsünü de bir kaç yıldır hep birlikte izledik.

Teferruatına girmeyelim; ABD, Avrupa, Rusya, Çin'den gelen teklifler içinde Çin öne çıkmış, Rusya özellikle fiyat noktasında geri kalmış, nihayet Ankara-Batı'dan gelen inanılmaz baskı ve tehditleri o günlerin şartları ile de değerlendirerek-iç yaratıcı/üretici yollara dönmüştü...

Türkiye silahlarını da “bağımsız" kılmak zorunda. Ankara'nın talepleri içinde yer alan bu “teknik şartlar"ın da her ülkeye “uymadığını" biliyoruz.

Bugün Rusya ile durum daha farklı. Rus üretici firmanın, “sipariş yoğunluğumuz var ama anlaşıldığı takdirde Türkiye'yi en öne alabilir, en son model S-400'lerden teslim edebiliriz" mealindeki açıklamasıyla tazelenen süreç; Rusya'nın fiyat indirimi, ikinci aşamada Türkiye'nin kendi üretim kabiliyetinin olası anlaşmaya dahil edilmesi, en sonunda da Kremlin sözcüsünün, “Başkan Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda anlaştılar" açıklamasını yapması öncekileri aşan farklı bir yolda olduğumuzu gösteriyor.

Rusya Sanayi Bakanı Denis Manturov da, ilgili anlaşmanın imzalanması halinde S-400 füze savunma sistemlerinin Türkiye'ye sevk edilebileceğini duyurdu. Hatta ön-iddialara göre Rusya, üç sistem/paket S-400'ü hazır olarak Türkiye'ye teslim edebilecek.

Öyle hızlı bir yakınlaşma oldu ki, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın, “Görüşmelerde ilerleme var ama bugün imza noktasında değiliz", Rusya'nın ise, “Türkiye ile ilişkilerimiz üçüncü ülkelere yönelik değildir" izahları getirmesini gerekli kıldı!

ABD DIŞİŞLERİ BAKANI NİYE GELİYOR?..

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson bu zaman akışına eklemlenebilecek anda Ankara'ya geliyor ama S-400'ler noktasında en çok şu cümlenin bu ziyareti teşvik ettiğini söyleyebiliriz; “NATO içinde bu imkânları yakalayamıyorsak, o zaman elbette başımızın çaresine bakmak durumundayız»...

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleri, geçtiğimiz hafta gerçekleşen Rusya temasları ardından daha dönüş uçağında söylemişti...

Türkiye'nin tarihin gördüğü en katmanlı ve kapsamlı saldırı serisine uğradığı, anlaşıldığı kadarı ile azalsa dahi devam edeceği anlaşılan tehditler bu silahları, hatta “daha fazlasını" gerekli kılıyor...

Ayrıca, “son kararı" verecek oyuncunun kim olacağı konusunda da farklı yerdeyiz...

S-400 tercihi, ne Rusya'nın verir mi/vermez mi ne ABD/NATO engellemez mi sorularıyla bağlı...

Türkiye bir karar verecek.

Menzili S-400'lerden çok daha fazla olacak.

Yenişafak
19 mart 2017