DÜNYA

Nedret Ersanel : Katar-Kudüs: FETÖ, Çin Büyükelçisi’ni neden tehdit etti?

Tarih
27 Temmuz 2017
İzlenme
Kişi
Yazar
Nedret Ersanel
 Katar-Kudüs: FETÖ, Çin Büyükelçisi’ni neden tehdit etti?

Nedret Ersanel

Nedret Ersanel

1990 yılında gazeteciliğe başladı. İşte Röportaj Dergisi, Söz Gazetesi, Hürses Gazetesi, Ateş Hattı Programı, İntermedya Ekonomi Dergisi, Macro Economy Dergisi, Global Gazetesi, Haber Extra Dergisi, Nokta Dergisi, Yenibinyıl Gazetesi, Sabah Gazetesi, TRT Türkiye'nin Sesi, Yeni Şafak Gazetesi, Star Gazetesi, Trend Dergisi, Focus dergilerinde...devamı

 9  9  

 26 Temmuz 2017

Ankara gayet kısa konuşuyor ve çoğunlukla iç politikaya yönelik “slogan” sanılıyor...

Oysa İslam dünyasının en hassas talebi “adalet” üzerine kurulan, örneğin, “Dünya beşten büyüktür” itirazı/daveti, küresel adaletsizliğe ve sahiplerine meydan okuma da içeriyor...

Batı bunu anlıyor mu? Hiç kuşkusuz. Zaten Ortadoğu’nun en geniş haritasına bakarsanız, sürekli problem çıkmasının nedeni o...

Katar krizinde, ilk politik kanın akıtıldığı 5 Haziran tarihinden günümüze gelindiğinde, Türkiye’nin yine o tür bir çatı cümle kurduğunu görürsünüz...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ülkeleri ziyaretine başlarken zikrettiği, “safları sıklaştıralım” ifadesinin muhatabı sadece Müslüman ülkeler mi? Beslendiği kök öyle.. Ama siyaseten daha çoğu var...

‘Safları sıklaştıralım’ demek, omuz omuza verin, araya sızmasınlar demek, birlikte durun, birbirinize girmeyin demek.. Yani bir yüzüyle de bu söz, dış oyunculara, ABD, İsrail ve kimi Avrupa ülkelerine gidiyor.

Nihayet, “saf tutma(k)” bir güvenlik düzenidir ve birbirinizin düşmanı değilsiniz, ‘siz saldırınlara bakın’ demek...

“Geçmişte ders kitaplarında kasıtlı ve yanlış şekilde yer aldığı için nesiller boyunca zihinlere kazınmış ‘Araplar bizi arkadan vurdu’ yalanını artık kenara bırakma zamadır” sözü de odur...

Ama onların dili başka...

‘Beyaz Adam’ın dili çatallıdır...

Mesela...

Katar krizi patladığında birçok ülke yanlışlığı fark etti ve topa bastı...

Türkiye, Pakistan, İran, Çin, vb...

Özellikle Çin ve Hindistan’ın Körfez ülkeleri ile ilişkileri farklıdır. Bu yüzden duruşları da farklı oldu.

Hindistan’ın Körfez bölgesinde yaklaşık 8 milyon vatandaşı bulunuyor. Çin’in de yaklaşık 400 bin. Yine her iki ülkenin bölgede kritik menfaatleri var. Hele Çin’in ekonomik ve güvenlik beklentileri daha fazla.

Bu nedenle Katar krizi ve Körfez İşbirliği Konseyi’nin deforme edilmesi birçok ülkeyle beraber Çin’i de rahatsız etti. Çünkü 1981’den bu yana bölgedeki siyasetin bağlantı noktası orasıydı.

KATAR, BAE, FİLİSTİN ÇİN’DE...

Ayın 19-20’sinde Pekin hükümeti Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’ın Dışişleri Bakanı’nı ağırladı.

Çin bu görüşmelerin ardından -hem Katar’ın hem BAE’nin kabulünü ve övgüsünü olarak- Katar ile diğer dört abluka ülkesi arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Standart bir açıklamaydı bu ama devamında Çin Dışişleri Bakanlığı’nın bu görüşmeler ve Katar krizi üzerinden Ortadoğu’yu analiz ettiği uzun açıklaması geldi!..

Alıcı gözler için ilginçtir...

“Ortadoğu’daki durum, şimdi bir dönüm noktasına varmış durumda. Ortadoğu istikrarsız olduğunda dünyada barışın sürdürülmesi zorolacak.”

“Ortadoğu’daki sorunların kökeni Filistin meselesidir. Tüm bölgede barış ve kalkınma, Filistin meselesinin doğru ve adil bir şekilde çözümlenmesine bağlı.” (‘Foreign Ministry Spokesperson Lu Kang’s Regular Press Conference’, 20/07, Çin Dışişleri Bakanlığı resmi sitesi.)

Sadece bu iki cümleden hareketle söylenebilir ki, Çin, Ortadoğu sorunun göbeğine İsrail’i oturtmuş bulunuyor. Çin, aslında İsrail’le de iyi ilişkiler arayan bir ülke; enerji konuları ile İpek Yolu projesinde Tel Aviv’in de katılımına açık. Ama hep yumuşak ve kapsayıcı davranan Çin için bu tarif en azından çizgi-dışı...

Bitmedi...

Çin 10 gün kadar önce de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı konuk etti. Devlet Başkanı Xi Jinping, “yeni koşullar ışığında” Filistin meselesinin nasıl çözülebileceğine ilişkin öneriler sundu...

Bugün Katar krizi ile ‘eş-zamanlı geliştirilen’ Mescid-i Aksa zulmü ışığında ilginç bulacaksınız...

SAFLAR VE SAFRALAR...

“İki devletli çözüm temelinde siyasi bir yol bulunmalıdır”...

“Filistin’in işgal altındaki topraklarındaki bütün yerleşim faaliyetleri durdurulmalıdır”... (‘Settlement-building on occupied Palestine territories should be immediately stopped: president Xi’, 18/07, Xinhua.)

“Uluslararası çabalar, daha büyük bir sinerji arayışı için daha iyi koordine edilmelidir”...

Bu kadar lafın özü yine aynıdır; Çin, genel olarak Ortadoğu özel olarak Katar krizinin merkezine Filistin meselesini, yani İsrail’i koyuyor... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “yalnızlaşırsın” dediği de o safradır.

Elbette kimsenin kara kaşı kara gözü için değil; Hindistan ile İsrail’in ‘ideolojik buluşmaları’, hatta hatta “dini kucaklaşmaları”  söz konusu ve bu Çin’i birden çok stratejik kulvarda tehdit ediyor.

Bu fikri sürüklediğimizde görüyoruz ki, bir, Türkiye, Rusya ve İran’la Körfez güvenliği noktasında yakın/benzer yaklaşımı var. İki, Çin Katar yanında, doğal olarak da Türkiye’nin mevziinde konuşlanıyor.

İsrail tamam, Türkiye tamam da.. ‘Çatal dil’ nerede?

O da şu...

“Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’u militanına öldürten FETÖ, bu kez de Çin’in Ankara Büyükelçisi Yu Hongyang’ı hedef tahtasına koydu. Örgütün önemli yöneticilerinden Abdullah Bozkurt, Türkiye ile son dönemde ilişkilerini geliştiren Çin’in Ankara Büyükelçisi Yu Hongyang’ı hedef gösterdi. FETÖ’nün Avrupa’daki ayağının önde gelen isimlerinden olan Abdullah Bozkurt’un örgütün yayın organlarından bir internet sitesinde ‘’Çin’in Türkiye Büyükelçisi risk altında olabilir’’ başlıklı bir yazı yayımladı. (21/07, Akşam ve Sabah.) Olay örgüsündeki tarihlere de ‘dikkat’ diyelim...

Yenişafak
27 Temmuz 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;