Sesli Makale

Amerikalıların pizza, Rusların votka ikram ederek kutladıkları 9 Eylül tarihli 'Suriye'de bayram ateşkesi' mutabakatını hatırlıyorsunuz değil mi?..

İşte, Cenevre'de alınan o karar ile…

İki süper gücü bir anda savaş noktasına getiren; ABD'nin Suriye'de rejim unsurlarını 40 dakika bombalaması, aralarında Rus ve İranlıların da bulunduğu 83 askeri öldürmesi, 16 Rus uçağının Lazkiye'den havalanması ve acil toplanan BMGK arasındaki bağı gördüğünüzde…

Ortadoğu'nun göğsüne saplanmış 'Excalibur'un kabzasını da kavramış olursunuz…

Çünkü o 9 Eylül günü, yapılan anlaşmayı tuzaklayacak başka gelişmeler de yaşanmıştı…

Örneğin…

8 Eylül; “ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Başkanı John Brennan, 'Irak ve Suriye'nin devlet yapısının telafi edilemeyecek şekilde bozulmuş olabileceğini, Suriye ve Irak'ın yeniden bir araya gelemeyebileceğini, Suriye ve Irak'taki Kürt bölgeleri gibi birçok özerk bölgenin ortaya çıkabileceğini' söyledi”… (09/09, Hürriyet.)

Nereye söyledi; “West Point askeri akademisi tarafından çıkarılan CTC Sentinel adlı yayın organına.

Ya da…

“Anlaşmaya ilişkin bir başka soru ise, Rusya ve ABD hava saldırılarında olası sivil ölümlerden kimin sorumlu tutulacağı. Pentagon'un Rusya ile ortak merkez kurulmasına ilişkin güvenlik riski kaygısı yaşadığı da belirtiliyor. Pentagon, askeri bir işbirliğinden önce anlaşmanın şartlarına uyulması gerektiğini kaydetti.” ('ABD ile Rusya anlaştı: Nusra ve IŞİD ortak düşman', 10/09, Cumhuriyet.)

Hatta…

“Tereddüdü dile getiren Pentagon. Sorun da Ruslarla güven meselesi. Savunma Bakanı Ashton Carter'ın Rusya konusundaki pozisyonu işin diplomasisini yürüten ABD Dışişleri Bakanlığı kadar mülayim değil. Carter, Rusya için 'yanlış bir hırs ve isabetsiz bir korkuyla uluslararası düzenin altını oyuyor' diyor. Amerikan basınına göre, Carter, Kerry'ye anlaşma için yeşil ışık yakılmadan önce yapılan görüşmelerde mutabakata itiraz eden tek Obama yönetimi yetkilisiydi.” ('Suriye uzlaşısında boşluklar ve sorular', 10/09, Begüm Dönmez, CNNTürk.)

Herhalde geniz tıkayan koku alındı!

Devam…

Önceki yazımızda yerine oturtmuştuk, kronolojik ağı örelim… 7 Eylül; “Pentagon, Karadeniz'de Rusya'ya ait Su-27 tipi jetin uluslararası hava sahasında Amerikan P-8A Poseidon tipi askeri uçağa bugün 'yakın mesafede ve güvensiz şekilde' önleme yaptığını belirtti.” ('Karadeniz'de ABD uçağına önleme', Aljazeera.)

Ve Cumhurbaşkanı'nın şu cümleleri izah edicidir; “(Suriye'de rejim unsurlarının vurulması hakkında) ABD'li yetkililerin açıklaması, yanlışlık olduğu istikametinde. Daha ilerisini ABD'de yapacağımız bazı görüşmelerde Amerikalı yetkililere, 'hayırdır, nedir, nasıl oldu?' diye sorar, bunun gerçeğini yakından öğrenme fırsatı buluruz”. (''Hedef el Bab', 20/06.)

Suriye'de PKK/PYD terör örgütlerinin 'üzerini örten' Amerikan bayrakları ile Özgür Suriye Ordusu içindeki unsurları bozmaya, kışkırtmaya yönelik nifakları da bu akışın üzerine dökün.

Final sorusuyla büyük korkulara geçelim…

İyi soru şudur fakat artık eskidir; “Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin, ABD'yi, Suriye'de çatışmaların durması anlaşmasını ihlal ederek rejim unsurlarına saldırıp IŞİD'in hedeflerine destek vermekle suçladı; “Washington'da yönetim kimin elinde”?..

ASIL SORU: WASHİNGTON'DA YÖNETİM KİMİN ELİNDE OLACAK?

Amerikan iç dengelerine Türkiye özelinde baktığımızda Churkin'in sorusunu şu forma sokmak mümkündür…

“Washington'da oturan her kimse, FETÖ'yü destekleyen, 15 Temmuz ihanetini kuran ve Türkiye'nin güneyinde koridor inşa etmeye çalışan yönetim midir?”

Bu soru meşru, yerinde ve dahi lazımdır.

Şunu da artık yutmayalım; “Amerikan iç dengeleri Washington'da çoklu kişilik bozukluğu üretiyor” diyerek faturayı kime ödeteceğimizi şaşırtmasınlar!

Eski ABD başkanlarından Harry Truman'ın dediği, “Beyaz Saray dünyanın en güzel hapishanesidir” sözünü anlıyoruz ama…

Ortadoğu'nun halinden ABD sorumludur.

O halde Ankara, Washington'un müstakbel patronuna bu mazerete kulak asmadan yeni ve adil müttefiklik ilişkisi hazırlamalı/önermelidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM toplantısı için yola çıkarken yaptığı, “Bundan sonra dünyanın hiçbir ülkesi, hiçbir bölgesi FETÖ ve militanları için güvenli bir sığınak değildir” cümlesini bu kalemden okumak mümkündür.

Ve bunların hepsi, toplamı, ABD Başkanlık seçimlerine yönelik gelişmelerdir…

Bir başka deyişle; yanlış yerleri bombalayan koalisyon uçaklarına 'take off' veren akıl ile…

“Bugün başlayan BM Genel Kurul toplantısı öncesi ABD'de yeni bir terör paniği yaşanırken, 24 saat içinde New York, Minnesota ve New Jersey'de iki ayrı noktada bomba paniği yaşanması”nı kuran, bu olayların birbiriyle ve Boston Maratonu saldırısı irtibatını/benzerliğini ayarlayan akıl aynıdır.

Nihayetinde Suriye ateşkesi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Cenevre mutabakatından bir gün önce zikrettiği, “yakından takip ediyoruz, belki bu gece yarısından önce iyi haberi alırız, umut ederiz ki iyi haber gelsin” sözlerinden anlaşılacağı üzere Türkiye'nin desteklediği bir gelişmeydi...

Washington'da kurulan kirli tezgâhlara bakınca, hamuru bu kadar çamurdan işleri FETÖ'nün nasıl yaptığını anlıyoruz.. Ne de olsa dünyanın en değerli 1 dolar koleksiyonu Beyaz Saray'da bulunuyor…

Yenişafak
21 Eylül 2016