Sesli Makale

F-16 savaş uçakları, milli tank, insansız hava araçları (İHA), uzun namlulu yeni nesil silahlar gibi önemli projelerde çalışan 7 mühendisimiz, şüpheli şekilde öldürüldü.

Hüseyin Başbilen, boğazı ve bilekleri kesilerek öldürüldü…

Ali Ünal, kafasına sıkılan tek kurşunla öldürüldü…

Evrim Yançeken, oturduğu binanın 6’ıncı katından atılarak öldürüldü…

Burhanettin Volkan, Ankara Bando Okulları Komutanlığında nöbetçi subay odasında silahla intihar süsü verilmiş halde ölü bulundu. 

Zafer Oluk, askerlik görevini yaptığı birlikte elektrik çarpması görüntüsü verilerek öldürüldü…

Hakan Öksüz, Eskişehir yolu üzerinde geçirdiği şüpheli bir trafik kazasında öldürüldü…

Erdem Uğur, Ankara’daki evinde ölü bulundu. Gazdan zehirlenerek intihar ettiği açıklandı. Hortum ağzında bulundu.

Bana göre bu “cinayetler silsilesinin” en korkutucu yanı bu ölümleri soruşturan sekiz Cumhuriyet Savcısı’nın bir sonuca varamamasıydı. Gerçi FETÖ’nün yargının kılcallarına sızdığı düşünülürse, bu soruşturmaların ne derece sağlıklı yürütüldüğü de anlaşılıyor tabii…

Zira bu olaylar sekiz Cumhuriyet Savcısı tarafından soruşturulduğu halde bu ölümlerin sır perdesi bir türlü aralanamıyor.

İşte gazetemizin haberinden aynen aktardığım o ölümler:

“-Hüseyin Başbilen: 31 yaşındayken, 4 Ağustos 2006’da özel aracında boğazı ve bileği kesilmiş halde bulundu. Yürüttüğü önemli projelere ilişkin sunum yapmasına bir gün kala ölü bulundu. Projelerin yer aldığı flash bellek bulunamadı.

-Ali Ünal: 30 yaşındaki mühendis 17 Ocak 2007’de kafasına isabet eden kurşunla hayatını kaybetti. F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu, komuta kontrol ve şifreleme sistemleri üzerinde çalışıyordu.

-Evrim Yançeken: 26 Ocak 2007’de oturduğu binanın 6’ıncı katından düşerek öldü. Başbilen de Ali Ünal gibi askeri projeler üzerinde çalışıyordu.

-Burhanettin Volkan: 7 Ekim 2007’de Ankara Bando Okulları Komutanlığında nöbetçi subay odasında ölü bulundu. Vizör marka silahla intihar ettiği söylendi.

-Zafer Oluk: 10 Mayıs 2008’de askerlik görevini yaptığı birlikte elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti. Yazılım mühendisi idi.

-Hakan Öksüz: 25 Ocak 2012’de Eskişehir yolu üzerinde geçirdiği şüpheli bir trafik kazasında öldü. Mikro elektronik güdüm ve elektro-optik grubu projelerinde çalışıyordu.

-Erdem Uğur: 16 Ocak 2015’de Ankara’daki evinde ölü bulundu. Gazdan zehirlenerek intihar ettiği açıklandı. Hortum ağzında bulundu.Manyetik alan konusunda uzman olan Uğur, F-16 savaş uçakları, İHA, tank ve savaş silahları gibi milli projelerde görev yapıyordu.”

Önceki gün meydana gelen vakada hayatını kaybeden mühendisimize gelince…

-Kerem Parıldar, 100 Yıl Mahallesi İşçi Blokları 1427’inci caddede bulunan bir binaya çıkarak kendisini 14. kattan aşağı attı. Kerem Parıldar, “Yerli Savunma Sistemleri’’ üzerinde çalışıyordu.

Şimdi bu son kaybımızdan sonra sormak lazım!

Böylesi bıçak sırtı bir süreçte, ASELSAN çalışanları için neden bir koruyucu önlem alınamadı?

Bu “ölümcül” yerde görev alanlar neden korunamadı?

7/24 takip edilemezler miydi?

Daha üst düzey bir koruma yöntemiyle korunamazlar mıydı?

Nerede hata yapıyoruz?

Bu yetişmiş insanlarımızı neden peş peşe kaybediyoruz?

TSK buna çare bulmak için bir şeyler yapıyor mu?

Tam on senedir “ASELSAN”da mühendis avına çıkan bir terör örgütü, FETÖ ile mücadelenin en ateşli olduğu bir süreçte infazlarına nasıl devam edebiliyor?

ASELSAN’da nasıl bir güvenlik zafiyeti var?

Nasıl bir istihbarat zafiyeti?

Suçlamak için değil, dikkat çekmek için soruyorum!

Zira, koskoca Genelkurmay Başkanı’nın tehdit edildiği Kanada skandalına karşı üç maymunu oynayan “tasmalı” bir medya var malum…

Cumhurbaşkanı’na karşı yapılan NATO alçaklığına karşı uyuyan bir ABD yalakası medya…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şakağına silah dayandığı o çamur afişi görmeyen medyanın ASELSAN’da kim ölmüş, kim kalmış umurunda olur mu?

Olmaz…

Bu yüzden milli vicdanı kımıldatmak için soruyorum!

Duyuyor musunuz?

Akit
23 Kasım 2017