SİYASET

Markar Esayan : Yoksa HDP’nin asıl amacı Meclis’e girmek değil mi?

Tarih
14 Mayıs 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Markar Esayan

13 Mayıs 2015

HDP'nin uyguladığı seçim stratejisinde öncelikli amacın barajı aşmak olmadığını düşünmeye başladım. Sayın Demirtaş ve Yüksekdağ'ın asgari nezaket kurallarını dahi hiçe sayan söylemleri bir yana, partinin stratejisi sanki seçimleri kazanmaktan daha farklı bir eksene oturmuş gibi. Tabii bu arada baraj aşılırsa ne ala, ama aşılamazsa da sorun yok, çünkü iktidar başka yerlerde aranıyor, siyasette değil.

Seçimde başarıya odaklanmış hiçbir parti söylem ve vaatlerini bu kadar çatışmacı ve olumsuz bir düzleme oturtmaz. Seçmenin huzur, istikrar, barış ve çözüm vaatlerine duyarlı olduğu, çatışma, kaos, belirsizlik ve istikrarsızlıktan ise hızla uzaklaştıkları verilerle sabittir. Kaldı ki, HDP seçmenleri Çözüm Süreci'ni Türkiye ortalamasının üzerinde benimsemiş, birkaç nesli çatışmaya, fakirliğe, aşağılanmaya, baskı ve inkara kurban vermiş cefakar bir kesim. Bu kesim, son iki buçuk yılık barış ve refah vaat eden ortamdan da çok memnun. Bunların hangi siyasi gelişmeler ve mücadeleler sonucunda oluştuğunun farkında.
Haliyle, Kürt inkarını bitiren, barışı tesis etme konusunda dünyayı karşısına alarak, oy kaybetmeyi ikinci plana iterek barışın şartlarını zorlayan AK Parti hükümetine, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'na HDP eşbaşkanlarının sergilediği nefret dilini anlamak gerçekten mümkün değil. Bir muhalefet partisi tabii ki iktidarı eleştirecek, eleştirmeli de. Ancak HDP'nin tutturduğu dil ve strateji bundan öte, bir AK Parti devirme vudu ayinine dönüşmüş durumda.

Neden?
HDP'nin barajı geçmek için iki oy kaynağı var. İlki ve en önceliklisi CHP'ye oy veren Alevi yurttaşlarımız. İkinci potansiyel ise etnik temelli bir parti oldukları için muhafazakar Kürtlerin oyu. Kürt sorununu doğuran ve bu hale getiren, Dersim katliamlarını savunan bir CHP'ye HDP'nin hiç yüklenmemesi doğal mı? Çözüm Süreci başlar başlamaz, 2013 yılı bahar aylarında Sayın Kılıçdaroğlu süreci engellemek için dönemin Cumhurbaşkanı Gül'e şikayete çıkmış, azar yemişti. “Devlet örgütle görüşüyor, bunun zemini nedir” diyen Kılıçdaroğlu'na Sayın Gül'ün “Çocuk oyuncağı mı bu! Görüşmeler MGK kararı ile yapılıyor tabii” dediği medyaya sızmıştı.

Bu CHP Başkanı, iki milyon Suriyeli ve Iraklı talihsiz mülteciyi sınırdışı etmeyi vaat olarak sunarken, “Ezilenlerin dostu” olduğunu iddia eden HDP'nin CHP'ye tek laf ettiğini duydunuz mu? Bu açıkça faşizmdir, ırkçılıktır. O insanlar ölümden kaçarak, ailelerinin bir kısmını kaybederek Türkiye'ye sığındılar. CHP bu noktada örtülü bir mezhepçilik yapıyor ama, olaya böyle bile bakılsa, bu iki milyon insanın içinde Ezidiler, Kürtler, Türkmenler de var.
CHP'nin abuk subuk ekonomik vaatlerine kaynak olarak bu talihsizlere harcanan parayı göstermesi insanlık tarihine geçecek bir utançtır. Buna Alevi vatandaşlarımız dahil kimsenin rıza göstermesi beklenemez.
Geçenlerde HDP'nin İstanbul 3. Bölge adayı Hubyar Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, sanki çok matah bir şey söylüyormuş gibi aynen şunları ifade ediyordu:

“Kılıçdaroğlu tarihinde ilk kez başbakan olacaksa HDP sayesinde olacak. Bunun için gereken bizim güçlü bir şekilde parlamentoya girmemiz, AKP oylarını düşürüyor. CHP'nin iktidar olma şansını biz ortaya çıkarmış oluyoruz böylelikle. O yüzden HDP desteklenmeli ve Meclis'e sokulmalı ki, belki de bizim sayemizde Kemal Kılıçdaroğlu başbakan olma ihtimaline kavuşacaktır.”

Peki HDP neden CHP'li bir koalisyon ister? AK Parti'yi neden yıkmak ister? HDP neden eski Türkiye'yi ihya etmek için uğraşır? Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, böyle bir strateji oy kazanmak veya Kürtlerin menfaati adına olsun rasyonel midir?
Kesinlikle değil... Böyle bir stratejide muhafazakar Kürtlerden de, istikrar ve barış isteyen Türklerden de oy alamazsınız. Demek ki öncelikli amacınız oy vs. değil.

Peki ne?
Siyaseti kaosa sürükleyecek yeni bir fay hattı oluşturmak.
Zayıf kalan beyaz Türkler hattına nefret siyaseti ile Alevi ve Kürtleri eklemleyerek kırılma yaratacak yeni bir sosyoloji ortaya
çıkarmak.

Bu durumda öncelikli amaç Meclis'e girmek değil ama Yeni Türkiye yürüyüşünü bir iç çatışma ile engellemek olarak ortaya çıkıyor. Gezi ve 6-8 Ekim ayaklanmalarında başarılı olunamadı. Eğer muhafazakar kesimlere karşı yeterli bir nefret koalisyonu oluşturulursa, ülke içinde bir yeni kaos ortamı için düğmeye basılacaktır.

Jiletçi “aydınlar” birkaç yıldır boşuna içsavaş çığırtkanlığı yapmıyorlar. Üst aklın planı bu. Siyasette kaybettikleri ülkeyi, kardeş kavgası üzerinden sokakta elde etmek. Bunu da saklamıyorlar. Kılıçdaroğlu da “direnme hakkı doğar” diyerek yancılık yapıyor.
İşte, HDP bilerek veya hadi iyi niyetle bilmeyerek de diyelim, bu nefret sosyolojisine odun taşıyor.
Bu ülkeyi, çocuklarımızı, geleceğimizi önemseyen tüm vatandaşların bu projeye dikkat etmesi gerekli. Ama özellikle Kürt ve Alevi yurttaşlarımızın bu projenin kendi çocuklarının hayatını hedef aldığını görmesi lazım. Yasin Börü de, Berkin Elvan da bizim çocuklarımızdı. Berkin'in naaşından ürettikleri nefretle Savcı Kiraz'ın hayatını çaldılar. Aile perişan oldu.
Halkımızın firaseti ve sağduyusu bu projeyi fark edecek ve buna dur diyecektir. Bu mesele partiler üstü bir konudur. Barışa sahip çıkan bir HDP'ye her zaman sempati duyarız.
Mesele HDP'nin koçbaşı olduğu projenin ülkeye bölünme ve gözyaşı vaat ediyor olmasıdır.

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;