Sesli Makale

31 Ağustos 2015

Suudi Arabistan’da Kral Selman Bin Abdülaziz’in tahta oturmasıyla birlikte oluşan iyimserlik havası dış politikada Riyad’ın tercihlerine yansısa da bazı şeyler hâlâ olduğu gibi devam ediyor.

Kral Abdullah döneminden Kral Selman dönemine değişmeyen şeylerden biri de Suudi Arabistan medyasının Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan saldırıları.

El Arabiya kanalının, Londra merkezli El Şark El Evsat gazetesinin ve hatta ülke içinde yayınlanan El Riyad, El Vatan ve benzeri gazetelerin düşmanca tavrında herhangi bir değişiklik olmadı.

Yazılı ve görsel medyanın yanında ayrıca sosyal medyada Türkiye ve Erdoğan aleyhinde karalama kampanyaları yürüten görevli bir ekip de var.

O ekip de hız kesmeden olduğu gibi faaliyetlerine devam etti.

Hep birlikte ve her fırsatta Türkiye ve Erdoğan aleyhine karalama kampanyaları yürüttüler.

Ankara’nın bu tür kampanyalardan ya haberi olmuyor veya haberi olsa bile cevap vermeye tenezzül etmiyor.

Birkaç gündür Suudi Arabistan gazetelerinde, televizyonlarında, haber sitelerinde ve sosyal medyada yine benzer bir kampanya yürütülüyor.

İstanbul’da Suudi Arabistanlı bir ailenin havaalanı görevlileri tarafından darp edildiği, polislerin kadını ve çocuklarını sadece Suudi Arabistanlı olduğu için dövdükleri iddiası anında Türkiye karşıtı kampanyaya dönüştürüldü.

Yayınlanan haberler şöyle diyor:

“Polis memuru Suudi Arabistan pasaportunu görünce ‘Yallah, yallah’ dedi ve kovdu. Polisler kadını ve çocuklarını darp etti.”

Peki gerçekte ne olmuştu ve olayın aslı neydi?

Başbakanlık danışmanlarından Taha Genç, havaalanına giderek yetkililerle görüştü ve gerçekte ne olduğunu Twitter’da ayrıntılarıyla anlattı.

Suudi Arabistanlı aile, engelliler için ayrılan yerde sıraya girdiği için memur tarafından uyarılmış; fakat ailenin 21 yaşındaki oğlu engelliler için ayrılan bölümde pasaportlarına çıkış işlemi yapılması için ısrar etmiş ve memurla tartışmış.

Ailenin girdiği sıranın engellilere ait olduğunu belirten levha gösterilmesine rağmen başka bir sıraya geçmek istemeyen genç ile memur arasında kısa süreli bir tartışma ve itiş kakış yaşanmış.

Sonra da aile karakola götürülmüş.

Yani kadının darp edilmesi gibi bir olay kesinlikle yok.

Ailenin sadece Suudi Arabistan vatandaşı olduğu için böyle bir muameleye maruz kaldığı iddiası külliyyen yalan.

Kampanyayı yürütenlerin amacı; Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri vatandaşlarını Türkiye’den uzaklaştırmak.

Körfez ülkelerinden Türkiye’ye gelen turist sayısındaki patlama ve bunun Erdoğan liderliğindeki Türk ekonomisine katkısından fena halde rahatsızlar.

Bu yaptıkları da ilk karalama kampanyası değil.

Daha önce de Türkiye’de Suudi Arabistan vatandaşlarının kaçırıldığı yalanını yaymışlardı da bir arkadaşı eşimi arayıp, “Türkiye’ye tatile gelmek istiyoruz; ama Suudi Arabistan vatandaşlarını kaçırıyorlarmış. Doğru mu?” diye sormuştu.

Bu son olayda Suudi Arabistan Büyükelçiliği de maalesef olayın ayrıntılarını öğrenmeden veya görmezden gelerek yaptığı “Vatandaşımızın hakkını yedirmeyiz, olayın takipçisi olacağız” şeklindeki kışkırtıcı açıklamalarıyla yangına benzin döktü.

Suudi Arabistanlı kadının darp edildiği iddiasının doğru olduğu izlenimi uyandırdı.

Ülkemize gelen Arap turistlerin özellikle havaalanlarındaki muamelelerden birtakım şikâyetleri var.

Fakat bu şikâyetler iftiraya ve Türkiye aleyhinde karalama kampanyasına dönüştürülüyorsa orada başka bir şey gündemde demektir.

Havaalanlarında görevli polislerimizin işi de kolay değil.

Suudi Arabistan Büyükelçiliği, Suudi Arabistanlı aileden dava açmasını istemiş.

Bu olayda adı geçen memur da Suudi Arabistanlı genç aleyhinde “memurun görevini yapmasına engel olduğu için” dava açmalı.

Dışişleri Bakanlığı, Suudi Arabistan Büyükelçisi’ne kışkırtıcı twitlerin hesabını sormalı.

Daha da ötesi; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı, Suudi Arabistan medyasının uzun süredir Türkiye aleyhine yürüttüğü kampanyalarla ilgili kapsamlı bir dosyayı Suudi Arabistanlı yetkililerin önüne koyup “Be ne biçim dostluk?!” demeli.

Varsa bir karın ağrıları açıkça söylesinler.

Dolambaçlı yollara hiç gerek yok.

Diriliş Postası