GÜNCEL

İsmail Kılıçarslan : İhsas-ı rey

Tarih
06 Haziran 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
İsmail Kılıçarslan

6 Haziran 2015

Oyumu Somali'ye, Bosna'ya, Nepal'e, Gazze'ye, Ramallah'a vereceğim.

Dünyanın neresinde bir mazlum halk varsa onların imdadına koşan kimlerse onlara vereceğim oyumu. Somalili yoksullar yatmadan önce kimin için dua ediyorlarsa, Boşnaklar kimlere 'bizimkiler' diyorsa onlara… Yoksulluğu, mazlumluğu, çaresizliği bir tek kez olsun tatmamış; yoksuldan, mazlumdan, çaresizden 'bize ne' diyerek yüzünü çevirenlerse havalarını alırlar oy yerine.
Oyumu Sünni, Nusayri, Ezidi, Dürzi, Kürt, Türkmen, Arap, Suriyeli, Iraklı mültecilere vereceğim.

Dinlerine, mezheplerine, milletlerine, siyasi fikirlerine göre ayırmadan mazlum duruma düşen her bir mülteciye ülkemin kapılarını kim açtıysa oyumu ona vereceğim. 'Gaziantep'ten 500 bin mülteci gidecek, 500 bin turist gelecek' diyen faşiste de; 'mültecileri ülkelerine geri göndereceğim' diyen Kamalist'e de; katil bir diktatörle, o diktatör kendi halkını öldürüp dururken fotoğraf verene de değil oy, yağmurlu günde vereceğim bir bardak suyum yok.

Oyumu Mursi'ye, Meşal'e, Gannuşi'ye vereceğim.
Tüm dünyanın gözü önünde dönen dolaplara hiç olmazsa sesini çıkarabilene, Gazze'de 2.000 çifti evlendirene, Mısır'a para, mücahit Türkmenlere silah gönderene, Meşal'in 'bir umudumuz sizdedir' dediği adamlara, Gannuşi'nin 'sizin için dua ediyorum' dediği insanlara oy vereceğim. Dünyadaki İslami hareketlerden nefret edenler, İsrail'e 'otorite' diyen alçaklar, Filistin'de, Mısır'da, Suriye'de, Tunus'ta sürekli 'efendilerinin' pörsümüş ayaklarını öpenler oyumu değil, günahımı bile alamazlar benden.

Oyumu babama vereceğim.
28 Şubat'ta gittiği dergâh jandarma tarafından basılan babama vereceğim oyumu. Değil ülkesine zarar vermek, değil memleketine düşmanlık etmek, bir karıncayı bile incitse derhal tövbeye çöken babama kim 'senin gittiğin dergâh bizim de dergâhımızdır' diyorsa ona oy vereceğim. Babamın sakalından, takkesinden; annemin virdinden, tesbihatından kim yüz çeviriyorsa onlara oy yerine 'boy' vereceğim. 'Burası boy abi, gelme buralara' diyeceğim.

Oyumu kız kardeşime vereceğim.
Türkiye'nin en önemli üniversitesinin en parlak bölümünde okuyabilecekken 'ben perukla sınava giremem ağabey' diyen kız kardeşime vereceğim oyumu. Onun gibilerin şimdi üniversitelerde, liselerde, ortaokullarda 'eşit haklara sahip öğrenci' olmasını kimler sağladıysa onlaradır oyum. Başörtülü insanlara ancak evlerini temizlerlerken tahammül edebilenlere ise oy yerine nasihat vereceğim. Onlara şöyle diyeceğim: 'Bu kafayı değiştirin.'

Oyumu ihanet çetesine aslanlar gibi karşı duranlara vereceğim.
İsrail'e kim 'otorite' dediyse, Mavi Marmara'yı 'ak Marmara, yeşil Marmara, bilmem ne Marmara' diye kim diline doladıysa, Furkan'ımızın şehadetini kim 'çocuk boşu boşuna öldü' diyerek karşıladıysa onların karşısına -hangi saikle olursa olsun- aslanlar gibi dikilip 'hesap vereceksiniz' diyen kimlerse onlara vereceğim oyumu.
Oyumu Yörük köylülerine, hastaneden randevu alan yaşlılara, uzun yolda zorlanmayan kamyon şoförlerine, ilkokulu zor bitirmiş fakat irfanıyla üniversite hocalarını cebinden çıkaracak teyzelere vereceğim. Oyumu artık şehit haberi almıyor oluşumuzu şükür vesilesi gören cami cemaatine, nusret için Fetih Suresi halkaları kuranlara vereceğim.

Evet. Oyumu onlara vereceğim. Hayatım boyunca hiç ihsas-ı rey etmemiş olan ben, ilk defa açıkça oyumu onlara vereceğimi söylüyorum işte.

Ve şunları da söylüyorum:
Oyunuzu Somali'den, Bosna'dan, Nepal'den, Gazze'den, Ramallah'tan aldığınızı unutursanız… Oyunuzu Mursi'den, Meşal'den, Gannuşi'den… Oyunuzu babamdan, kız kardeşimden, Mavi Marmara'dan, Furkan'dan aldığınızı unutursanız elimden çekeceğiniz var.

Çok yıprandık abiler. Çok gerildik. Bu yıpranmayı, bu toplumsal gerginliği, bu sosyolojik daralmayı halletmeniz şartıyla veriyorum size oyumu. Size oy vermeyenleri de rahatlatacak bir politik performans ortaya koymanız için.
Alevilere, Kürtlere, Romanlara; ezcümle Türkiye'de yaşayan her bir insana hak ettikleri gibi 'eşit vatandaş' muamelesi görecekleri bir 'yeni Türkiye' kurmalısınız. Bu konuda zafiyete düşerseniz her zaman olduğu gibi dikileceğim karşınıza.
Çok egemenmiş, çok yiğitmiş falan anlamayız artık. Sizi sevdiğimiz için kimseye tahammül etme sabrımız kalmadı. Sosyal adaletin tesisi, yatay kalkınma, adam gibi şehir politikalarının hayata geçirilmesi, kültürel vizyon konusunda üzerinize düşeni yapmayacaksanız 'buraya kadarmış' demeyi de biliriz.

Ne diyordu Churchill: 'Her şeyin hayırlısı abiler. Biz yanınızdayız. Sizden de tam yanı başımızda olmanızı istiyoruz. Hepsi budur.'

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;