YAŞAM

İbrahim Tenekeci Kıymet, bilinmek ister

Tarih
24 Nisan 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
İbrahim Tenekeci

İyiliğin, fedakârlığın ve hakiki kıymetlerin çok çabuk unutulduğu bir devirde yaşıyoruz.

Bir kardeşimize ait bu cümleyi ne zaman hatırlasam, canım sıkılıyor: 'Modern dünyanın asıl yoksulluğu, kıymet bilen insanların azlığıdır.'

Kıymet, kısaca, olması gerekendir. Ne bir eksik, ne bir fazla; neyse, odur.

Kıymet bilmek, hak ve hakkaniyete uygun davranmaktır. Sözgelimi 'hak verilmez, alınır' deniliyor. Verilirse, daha kıymetlidir.

Dikkat ederseniz, İslâm'ın şartlarında almak değil, vermek vardır. Bir de hadis: 'Veren el, alan elden üstündür.'

Kıymet, bilinmek ister. Bir insanın, imkânın, nimetin, hatıranın yahut eşyanın kıymetini bilmek için, terazimizin sağlam olması gerekir. Yoksa ölçüyü tutturma konusunda ciddi sıkıntılar yaşarız. Az ve çok, her ikisi de doğru değildir.

Bazı şeylerin kıymetini ise ancak kaybettikten sonra anlıyoruz.

***

“Gerçekler çıkalı, doğrular azaldı.” Bu tespit, Cemal Süreya'nın günlüklerinden aklımda kalmış. Buradan yola çıkarak, değer ve kıymet kavramları arasında mukayese yapabiliriz. Sadece şu kadarını söyleyelim: İnsanlara 'değer' adını veremezsiniz.

Bana öyle geliyor ki, kıymet bilmenin ve vermenin, insaf ehli olmakla birebir ilgisi var. Açıkçası, insanın ve insafın aynı yerden geldiğine inanıyorum. Gelmezlerse, sonuçlar yıkıcı oluyor.

Peki, kıymet ve kıyamet kelimelerinin birbirine bu kadar yakın olmasına ne demeli? Bilinmeyen yahut verilmeyen her kıymet, muhatabı için kıyamet anlamına da gelebiliyor.

***

Kıymet bilmemenin bir diğer yönü de, yapılan iyiliklerin, güzelliklerin unutulması veya yok sayılmasıdır.

Şöyle diyelim: İyilik sahibi, iyiliklerini elbette alacak hanesine yazmaz. Vefa beklemek ise en doğal hakkıdır.

Çok basit: Vefalı kıymet bilir, vefasız bilmez. Vefasız kimse, kıymetleri ve kıymetlileri yok ederek, kırarak ilerler.

Bir de vefat ettikten sonra kıymetini bildiklerimiz var. Vefa ve vefat, derdimize derman oluyor mu, emin değilim.

Vefa demişken, önemli bulduğum bir ayrıntıya da yer vermek isterim: Genç arkadaşlara, 'mutlaka bir şeyin koleksiyonunu yapın' diyorum. Çünkü koleksiyon kültürü, insanı daha vefalı yapıyor. Geride kalanları topluyor, kıymet bilmeyi öğreniyorsunuz.

***

'Her şeyin bir fiyatı var' diyorlar. Behçet Necatigil'den ilhamla söylersek; en kıymetli olan, paraya çevrilmeyen ne varsa, onun ardından gitmektir. Buna, 'temiz ve aziz olanın peşinden gitmek' diyoruz.

Hemen söyleyelim: Emeğe ve ekmeğe hürmet etmeyen, insanları ve imkânları hor kullanan, hakkına razı olmayan, kıskançlık ve kibir gibi kötü huy taşıyan kimseler, ilgi alanımızın dışındadır.

Toparlarsak: Kıymet bilmek, kendini bilmektir.

Kendini bilen kişi, örneğin, canını emanet olarak görür ve haram yemez. Çünkü şunu iyi bilir: 'Kalbin, dilin ve bedenin temiz olması, helal lokma yemeye bağlıdır.'

Kendini bilen kişi, kul hakkına dikkat ve rikkat eder. Bu da, kıymet bilmenin birinci şartıdır.

Yazımız duayla bitsin: Allah bizi kıymet bilen ve kıymeti bilinen kullardan eylesin.

Yenişafak
24 Nisan 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;