Sesli Makale

26 Mayıs 2015

İKTİDARIN uzamasının yıpratıcı bir etkisi olduğu bilinir; ayrıca seçmenler de uzun sürmüş iktidarlardan bıkarlar.

Bu genel kuralın önemli istisnalarından biri, 13 yıl boyunca girdiği her seçimden oyunu artırarak çıkmış AK Parti iktidarıdır.

AK Parti bu seçimi kazanmak için de elden gelen çabayı gösteriyor. İllerde, ilçelerde en görünür parti AKP; radyolar, televizyonlar, gazetelerde reklamları en iyi kullanan yine o.

Genel başkanı olan Başbakan Ahmet Davutoğlu, her gün birkaç ilde sayısız TV kanalı tarafından canlı yayınlanan mitingler yapmakla yetinmiyor, her akşam bir büyük kanalda ayrıntılı mülakatlarda da kendisini izlettiriyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın il ziyaretleri sırasında düzenlenen mitingler de AK Parti’nin hanesine yazılıyor...

Tabii televizyonlarda katıldığı mülakatlar da...

Mitinglerde toplanan kalabalıklar önceki seçimlerin kalabalığından daha az değil; coşku ise bayağı yüksek...

Yalnız yine de bir terslik var.

Terslik şurada: AK Parti yönetimi -hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan- görünür tablodan fazla mutlu değil; partiye yakın bildiğimiz, “Cumhurbaşkanı ne düşünüyor?” veya “Başbakan’ın görüşü ne?” sorularına cevap aramak için yazılarını okuduğumuz kalemler de AK Parti’nin bu defa sandıktan yara alarak çıkabileceğini düşündüren görüşler açıklıyor.

Biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafındaki bazı tiplerin sözlerinin seçmenlerin kafasını karıştırdığı tespitini paylaşıyor; diğeri de, “AK Partili kararsızlar kararsız kalmaya devam ederse 8 Haziran günü koalisyon gerçeğiyle karşılaşabiliriz” görüşünde...

Ne oluyoruz? Gerçekten AK Parti iktidarının sonuna mı yaklaşıyoruz?

Eğer beklenti doğruysa, yani sandığa düşecek oylar tek başına AK Parti hükümeti çıkarmayacaksa, bunun sebebi, siyasilere yakın bir-iki kişinin verdiği haddi aşan mesajlar olamaz elbette. Kanaatlerini belirlerken, seçmenler, görüp okuduklarından da etkilenirler, ancak bu sınırlı kalır; partiler hakkındaki kanaatler daha farklı tespitlere dayanarak oluşur.

Seçmen kolay kolay “Ben koalisyon istiyorum” demez.

Diyorsa, bunun çok daha temel bir veya birden fazla sebebi vardır.

Mütereddit görünen ve öyle göründüğü için AK Parti’ye yakın olanları bile “Galiba iktidarın sonu geliyor” endişesine sürükleyen seçmenler, önceki seçimlerde oylarını verirken, bu defa neden koalisyonu göze almayı düşünüyor olabilir?

AK Parti’nin kendisi bir tür “koalisyon” olarak kurulmuştu. Sadece içine liberal ve sosyal demokrat çizgide olduğu bilinen isimleri aldığı için bu tespitte bulunuyor değilim; çekirdek kadroda yer alan isimler (Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç) bile karakter, eğilim ve işlev olarak birbirlerinden farklıydılar.

Dengeyi ve “ortak aklı” bu farklılık içerisinde yakalayıp sevmişti AK Parti’ye oy veren seçmen...

Her gün yollara düşen, kalabalık kitleler karşısına çıkan, nefesi tükeninceye kadar konuşup AK Parti’ye oy isteyen sözcülerin söylemleri seçmene yeknesak geliyor olmasın?

Meydanlara toplanan muhteşem kalabalıklar, çekirdek seçmeni AK Parti’nin; hiç kuşkusuz önemli bir kitle bu... Ancak kalabalıklardan uzak durup da değişik sebeplerle ve biraz da renk çeşitliliğine imrenerek oy veren en az yüzde 20’lik bir kitle daha vardı AK Parti tabanında; oylar eksilecekse, gidecekler onlar olmasın?

Hesap hatası yapıldıysa telafisi hâlâ mümkün; yeter ki nerede hata yapıldığı görülebilsin.

Habertürk