Sesli Makale

Ama ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu Almanya’da katıldığı bir programda harekâtla ilgili kurduğu bir iki yavan cümleden sonra tutuyor, şunu diyor: 

“Afrin’de çarpışan askerlerimize sadece ve sadece şimdilik şu dilekte bulunuyoruz: Allah onların yardımcıları olsun”. 

Vurgu bana ait ama cümle aynen onun. Türkiye’nin bekası, her birimizin, bu arada Kemal Bey’in de güvenliği için canını ortaya koyan kahramanlara resmen şart koşuyor Beyefendi. Duası kekre, verdiği destek yerlerde. 

Ardından, ancak güzellik yarışmalarında podyumda titreyen yarı çıplak yarışmacıların söylediği türden birkaç “barış istiyoruz, demokrasiyi yaşatacağız” cümlesi daha kuruyor Kılıçdaroğlu. Bunca zayıflığa rağmen artık nasıl bir topluluk varsa karşısında ve böyle bir toplulukla ne işi varsa-muhtemelen salon PKK-FETÖ-DHKP-C firarileri ve yandaşlarıyla doluydu- üstüne bir de yuhalanıp protesto ediliyor. 

Son grup toplantısında da bir yığın provokasyon kokan lafzı olmuştu Kılıçdaroğlu’nun.

Hatırlatayım: “Afrin'e girmek için bağırıp çağırıyorlar, önce siz diplomasiyi sonuna kadar zorlayacaksınız. Gerek Hulusi Akar'ın gerek Fidan'ın çabaları kayda değerdir. Eğer hava desteği almadan oraya asker sokacaksanız Sayın Erdoğan'a çağrımdır seni kefenle karşılayan arkadaşlarını önce oraya gönder. Bu milletin fakir fukara çocuğunu oraya gönderme".    

Esasen bomboş laflar. Sanki diplomasi hiç denenmemiş gibi yapıyor Kemal Kılıçdaroğlu, sonradan ben demiştim demek için. Sanki Türkiye diplomasiyi sonuna kadar zorladığı için ABD’ye geri adım attırmamış, Rusya’ya hava sahasını açtırmamış, İran’ı suskunluğa mecbur bırakmamış ve NATO’ya, Avrupa ülkelerine “Türkiye haklı” dedirtmemiş gibi… Gördüğü her yabancıya Türkiye’yi şikayet etme alışkanlığı nedeniyle olsa gerek diplomatik başarıyı anlamakta zorlanıyor da olabilir tabii.

Ama -kas��tlı da olsa- bu ihmal önemli değil şu iki şey yanında. 

Bir, Hulusi Akar ve Hakan Fidan sanki Devlet Başkanı ve Başkomutandan yani bağlı oldukları sivil siyasi iktidardan bağımsız hareket ediyormuş gibi yaparak hiyerarşik işleyişi ve devletteki uyumu silikleştiriyor. 

İki, orduda sınıf farkı, siyasi ayrışma çıksın diye fakir fukara, kefen giyen AK Partili muhabbeti yapıyor. 

Bunu niye yapıyor Kılıçdaroğlu? Belli ki AK Parti terörle mücadele ederken, emperyalistlere meydan okurken kendi çocuklarını değil halkın çocuklarını öne sürüyor algısı oluşsun diye. 

İyi de bu da apaçık bir yalan, çünkü her şey ortada. AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk’ün öz yeğeni Teğmen Furkan Yayla Fırat Kalkanı kapsamında DEAŞ’lılarla savaşırken şehit oldu daha geçen yıl.

15 Temmuz gecesi Kemal Bey FETÖ’cülerin müsaadesiyle havaalanından güvenli eve geçip TV karşısında yerini alırken AK Partili Erol Olçok ve 16 yaşındaki oğlu Abdullahköprünün üstünde darbecilerin karşısındaydı. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun sonradan günahsız askerler diye savunduğu teröristlerin açtığı ateş sonucu şehit oldu ikisi de... Tıpkı Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Mustafa Varank’ın ağabeyi Prof. Dr. İlhan Varank’ın İstanbul Saraçhane’de şehit olduğu gibi. 

Yani Kılıçdaroğlu dün Başbakan tarafından Çankaya Köşkü’nde bilgilendirildikten sonra ağız değiştirmiş olabilir. Zoraki de olsa şartsız şurtsuz “Allah ordumuzun yardımcısı olsun” demiş de olabilir. 

Keza CHP’den birkaç isim birkaç gündür Kılıçdaroğlu’nun devirdiği çamları ve sokak eylemcisi Kaftancıoğlu’nu şirin göstermeye çalışıyor da olabilir ama söylenenler olup bitenler aynen kayda geçmiştir. 

Türkiye’de kaos için yeni bir fırsat kollandığı açık. HDP’lileşen CHP’yi bu gözle de takip etmek lazım. Bu açıdan Zeytin Dalı üzerinden barış kisvesiyle terörü öven, halkı kışkırtmaya çalışanlarla ilgili tutumu destekliyorum. Terör destekçilerine tahammül göstermek zorunda değiliz.

Star
23 Ocak 2018