Sesli Makale

12 Mayıs 2015

Prof. Dr. Osman Özsoy’u hatırlarsınız. Başbakan’ı televizyon ekranından tehdit ettiği gerekçesiyle hakkında tahkikat başlatılmıştı hani.. ;  “……Bu süreci 3-5 tane yiğit adam sona erdirir. Biraz daha gitsin böyle. AK Parti seçimde yüzde 60 da oy alsa bu dönem ve bu süreç bitmiştir…” diyordu.. Şimdi ben sizi bu tehdit yüklü sözlerden birkaç ay evveline götüreceğim.. Osman Özsoy’un Haliç Üniversitesi’nden ayrıldığı döneme..

•

17 Aralık Darbe girişimi sonrası, örgüt lehine konuşmalar yapması üzerine önce Yeni Şafak Gazetesi ardından da Haber7.Com, Osman Özsoy’un yazılarını yayınlamama kararı aldı.. İçeride başka ne konuştular bilmiyorum elbette..  Ama hem Yeni Şafak’tan hem de Haber7.Com’dan benzer dönemde ayrıldığında okurlarında oluşan algı bu oldu.. Bir tür ‘Paralel tasfiye’.. (Neden bu şerhi düştüğümü anlatacağım).. Yazılarına son verilmiş ancak Haliç Üniversitesi’nde bölüm başkanı olarak görevine devam ediyordu.. Haliç Üniversitesi mütevellisi de, bundan birkaç ay sonra Prof. Dr. Osman Özsoy’un sözleşmesini yenilemeyerek kadro dışı bıraktı..  Osman Özsoy, bu tavrın özel bir nedenle yapıldığı iddiasını dillendirip, kurumu hedef alan açıklamalar yapmaya başlayınca da okul binasına alınmaması talimatı verildi.. Günler sonra ise kameraların bizzat davet edildiği ve Türkiye’yi batıya jurnalleme kaygısıyla yapılan o şovla çıktı karşımıza.. Şişhane Kampüsü önünde birkaç öğrenciyi toplayıp sokakta ders verdiği o görüntülerden söz ediyorum.. 

•

Neyse bu ‘sokakta ders’ manzaralarını haber yapan Hürriyet Gazetesi’ndeki haberin satır aralarında bir takım ifadeler vardı.. Öne çıkarılmamış ancak metne yedirilmişti.. Bir cümle şu; “….. Sözleşmeyi feshe konu iddiaları öğrencilere soran Özsoy, öğrencilerden “Kesinlikle hayır” cevabı aldı….” (29/4/2014 – Hürriyet)  Diğer cümle ise şöyle; “….. Prof. Özsoy’un öğrencilerinden Yasemin Yıldız da, “Öğrencileriyle bile konuşurken, ceketini ilikleyerek konuşur. Bu derece saygılı konuşan bir hocanın ahlaksızlığı varsa, belgelesinler…….” (29/4/2014 – Hürriyet)   

•

Hoppala.. Hani paralel operasyondu bu.. Yukarıdaki şerhi neden düştüğümü şimdi anladınız mı?.. Tüm dikkatler 17 Aralık sürecine çekilirken, Hoca’nın bir öğrencisi böyle bir beyanat veriyor, kendisi net bir ifadeyle başka bir meseleye dikkat çekiyor… Orada anlaşılmayan şeyin ne olduğunu, Haliç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mansur Topçuoğlu, aylar sonra Sabah Gazetesi’ne verdiği bir mülakatta şöyle anlattı; “…. Özsoy’un ciddi ahlaki zaafları olduğunu tespit ettik. Şikâyetler gelmeye başladı. Gerek derslerde öğrencilere gerekse çalışan kişilere yönelik cinsel içerikli tacizlerde bulunduğunu öğrendik. Taciz sözlerini ben şu anda size bir kız babası olarak söyleyemem. Sınıfta kızlarımıza cinsel taciz uygulamış. Gerekli araştırmayı yaptık. Sonrasında da sözleşmesini feshettik…..” (2/5/2015 – Sabah)

•

Topçuoğlu’nun bu beyanatı çıktı ve yer yerinden oynadı.. Bugüne kadar paralel-dikey üzerinden kendini konumlandıran bir ismin kariyerinin, politik değil ahlâki nedenlerle çöktüğü iddiası, altından kalkılır bir iddia değildi şüphesiz.. Hemen ertesi gün ne oldu biliyor musunuz?.. YÖK içerisindeki bir kanat atağa kalktı.. Mansur Topçuoğlu’nun anlattığına göre önce bir YÖK yöneticisi kendisini arayarak “Bu tarz şeyler senin yararına olmaz” dedi. Ardından da  yıllık üniversite denetlemelerinin dışına çıkılarak, Haliç Üniversitesi’nin gerekçe gösterilmeden denetlenmesi kararı alındı. Daha denetimlerin yeni tamamlandığını ve pırıl pırıl çıktıklarını anlatan Mansur Topçuoğlu, yaşananların Osman Özsoy süreciyle doğrudan bağlantılı olduğuna inanıyor.. 

•

Şimdi soruyoruz buradan.. YÖK içinde kontrol edilemeyen bir paralel damar mı vardır?.. (Ki paralelin her kuyruğuna basıldığında harekete geçer).. Bazı devlet Üniversitelerinde, paralel kadrolaşma tartışmaları ayyuka çıkmışken kılını kıpırdatmayan YÖK içindeki bir yapı, paralele geçit vermeyen vakıf üniversitelerine özel uygulama mı yapmaktadır?. Kalın sağlıcakla.

YeniAkit