Sesli Makale

22 Şubat 2015

Türkiye gerçeği, ne yazık ki bu kadar yazıp çizmemize rağmen tam olarak anlaşılamıyor!
Kimse büyük ve gizli gerçekle yüzyüze gelmek istemiyor...
Herkes yaşadığı toprakları kendi hükmünün geçtiği yer olarak görüyor!
Oysa hepimiz akvaryumdaki balık gibiyiz!
Gidebileceğimiz, açılabileceğimiz alan belli. Bunu sınırlayanları hiç bilmediğimiz için yaşadığımız toprakların SIRLARINDAN bihaberiz...
Tarih derslerinde Küçük Kaynarca'nın, Berlin'in, Karlofça'nın, Pasarofça'nın hep MADDELERİ ezberletildi!
Kapitülasyonların kimlere verildiği masal tadında anlatıldı ancak niçin verildiği pas geçildi! İsmet Paşa, Anadolu'ya geçmeden İstiklal Harbi'nin niye başlayamadığını kimse sorgulamadı! Asker olarak sınırlı biri olmasına rağmen neden beklendi!
Oysa kazandığı pek büyük bir başarı yoktu! Gelmese de olurdu yani! Ama beklendi! Şükrü Kaya niçin onu sevmezdi? Neden İsmet Paşa, Mustafa Kemal'in cenazesine gidemedi! Niçin Dolmabahçe'ye gelemedi?
Çok önemli olaylar üzerinde düşünmeyi pek sevmezdik! İçeride VAR EDİLEN zenginler nasıl ve ne yöntemle seçiliyordu. Kriter neydi? Bilen yoktu... Neden demiryolu değil de aralıksız karayolu yapılıyor ve buna mahkum oluyorduk! Üç tarafı denizle çevrili ülkede neden SU'da gidemiyorduk?
Siyasi partilerin içine, askere, istihbarata, bankalara, hazineye, medyaya nasıl giriyorlar ve nasıl gücü elinde tutuyorlardı!
Paranın akışını hiç bilmiyor ama sistemin başına nedense hep aynı ekolden insanlar getiriliyordu!
Muhafazakar ya da solcu olmasının hiçbir önemi yoktu. Biz farklı sansak da onlar farklı yaşam şekillerine sahip insanlardan aynı verimi almayı biliyordu!
Sadece bizde BİZE BENZEYE NLER LE çalışıyorlardı! ANKARA hiçbir zaman bunları ayırt edemiyordu! Kara yağız, hafif şişman, bıyıklı, aynı giyim tarzına sahip, aynı yemeklerden hoşlanır gibi görünseler de bir LONDRALI gibi sisteme çalışıyorlardı!
Ancak bizim devlet bunları görüp algılamada sorun yaşardı!
Aslında hepsinin temel özelliği SAÇLARINA önem vermesiydi!
Küçük ama önemli bir ayrıntıydı!
Belki kendileri de bilmez ama nedense saç, kadın da olsa erkek de olsa LONDRA'ya bağlı olduğun zaman önemliydi!
Ve bunlar her yerdeydi!
Geçen gün Aydın Bey'in gazetesi ayrıntılarıyla yazdı...
Aslında bizden gördüğümüz birçok insan şimdi yeni kurulan siyasi hareketin içinde! Asker de var, Ankara'da uzun zaman devlette üst düzey görev yapmış isimler de... Gariptir, hepsi de devleti ve ülkeyi kurtaracağını sanıyordu! Paşalar, hukukçular, yani hepsi! Ama peşinden gidilen yer, İngiltere'nin üssü gibi... Bunu bilen de yok gibiydi! İsimlerle işimiz yoktu! Ama sol, sağ, Türk, Kürt, Alevi, Sünni nasıl oluyor da yeri geldiğinde bu sisteme hizmet ediyordu!
Bu parti ve birlikte yürüyenler rengini açıkça belli edenlerdi! Asıl problem başkaydı!
Bizden görünüp hiç bizi sevmeyenlerdi!
Ankara'da hep vardılar! Şimdi yine başka bir kabuk içinde canlanıyorlar!
İletişimleri çok iyi!
Uzayan kol bizden olsun mantığıyla geliyorlar! Sessiz ve iddiasız! Tehlikeyi yine uzaklarda arıyorduk!
Oysa yanıbaşımızdaydı!
Görmüyorduk!
Hem SOL hem SAĞ görünüp Ankara'da İNG��LİZ KOMUTA sistemine bağlı olanlara verilen komutları duymuyorduk! Ülkeyi rotasından çıkarmak için çırpınanları atlıyorduk!
Erdoğan da bütün bunlara adeta meydan okuyordu!
ABD Başkanı Nixon'u götüren, daha sonra İran Şahı Pehlevi'yi indiren ve Suudi Kralı Faysal'ı bitiren 10. PARALEL'e demir atıyordu!
Nixon, İran'la çalışmak istemiş, 10. Paralel'deki işleyişi "Müslüman ABİ" olarak Tahran'a vermek istemişti! İran bunun olacağına inanmasa da "Tamam!" demişti!
Somali'den, Nijerya'ya oradan da Kolombiya, Küba ve Venezuella'ya kadar açılan alan Müslümanlar'ın etkisinin hissedileceği noktalar olacaktı! Bu, Stefan Harley gibi güvendiği istihbaratçıyı SOMALİ Devlet Başkanı'nın danışmanlığına getiren Londra'yı rahatsız ediyordu! BİRLEŞİK KRALLIK, egemenliğinin üzerinde gölge istemiyordu! Ama Erdoğan herkese rağmen bunu yapıyordu!
Büyük Türkiye'yi sadece PARALEL ile mücadelede değil 10. PARALEL'de de dünyaya gösteriyordu! Biz bunu yaptıkça onlar da kendi adamlarına, KRİPTO OLANLARA "UYANIN!" mesajı veriyordu!
Dediğim gibi bunlar her yerde vardı!
Yakında daha net olarak göreceğiz! Renk verecekler! Deri atıp kendilerini gösterecekler!
Şaşıracak mıyız peki!
Asla!
Zaten hepsini biliyoruz!
İki gündür İngiltere'deydim!
Londra'ya da geçtim!
İnanın oradan bakınca bizim çocukların TEN RENGİ, GÖZ RENGİ bir başka görünüyor!
Ve burada, bu isimler, yani başımıza dert olmaya aday olanlar SIR DEĞİL!
YAZ-BOZ'a konuşan Mr.Dickie'nin yanındaki dostunun verdiği isimler günlerce MANŞET olurdu!
Dedim ya SIR değildi!
Ama orada olanlar nedense sınırlarımızdan içeri giremiyordu!
Şimdilik!

Takvim