DÜNYA

Erem Şentürk : Bangladeş’te Müslümanlar niçin idam ediliyor? Kim idam ediyor?

Tarih
11 Mayıs 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Erem Şentürk

Bangladeş’te Abdülkadir Molla’nın ardından Cemaat-i İslami lideri Motiur Rahman Nizami de 1971’deki bölünme savaşı sırasında “insanlığa karşı suç işlediği” iddiasıyla idam edildi. Peki, Bangladeş’te Müslümanlar niye idam ediliyor? 

Bütün soruların cevabı Bangladeş’in kısa tarihinde

Resmi adı Bangladeş Müslüman Halk Cumhuriyeti olan Bangladeş, Hindistan’a komşu olan bir Güney Asya ülkesidir. Devletin adında Müslüman belirtisine ve nüfusunun %88’inin Müslüman olmasına rağmen siyasal iktidar laiklerin ve Hindular’ın elindedir. Bölgenin İslam’la tanışması Hulefa-i Raşidin yani Dört Halife Dönemi’nde Hz. Ömer (ra) zamanına dayanıyor. Bangladeş, Hz. Ömer’e (ra) özel ilgi gösterdiği bölgelerden biri olarak İslam tarihinde önemli bir yere sahiptir.

İslam’la tanıştığından beri halifeliğe bağlı olan Bangladeş’te kara günler 1887’de başlıyor. Osmanlı’ya sadık olan Bangladeş’e İngiliz sömürgesi ilk olarak 1857’de adım atmış. İngilizler, otuz yıl sonra 1887’de Müslümanlar’ın iktidarını devirerek yerine Hindu ve laiklerin olduğu ulusalcı bir devlet yapısı oluşturmak için Hindistan Ulusal Kongresi’ni kurmuşlar. Sömürge yanlısı sekülerist tahribata karşı Müslümanlar da 1906 yılında, bugün ki Cemaat-i İslami’nin temeli olan “Hindistan’da Müslümanlar Birliği Partisi” kurmuşlar.
1906 yılından sonra İngiliz sömürgeciler bölgenin laikleşmesi için Hindu ve Budist milisleri de yanlarına alıp Müslüman katliamı yaparak bugünlerde yaşadığımız İslam âlimlerini asma furyasını başlatmışlar.

1920’de İngilizler Osmanlı’nın hilafetini sona erdirme çalışmalarını hızlandırdığında Hindistan Müslümanları İslam birliğini ve hilafeti korumak için Muhammed Ali Cevher liderliğinde “Hilafet Hareketini” kurup ve cihada başlamışlar.

1935 yılında sömürgeci İngilizler, Hindistan’ın sekülerleşmesi için bir anayasa hazırlamış ve bu anayasa ile Ulusal Kongre Partisi’nin Hindistan’ın farklı bölgelerinde ulusalcı laik hükümetler kurmasının önünü açmışlar.

Hindistan’ın hızla sekülerleşmeye başladığı bu dönemlerde Müslüman düşünürler, Müslümanlar’ın ve İslam’ın geleceği hakkında düşünmeye ve Laik tahribata karşı çareler aramaya başlarlar. “Bağımsız İslam Devleti” fikrini ortaya atan ünlü şair Muhammed İkbal de bu düşünürler arasındadır. 1947 yılında İngilizler Hindistan’dan çekilirken Muhammed Ali Cinnah, Hindistan’dan ayrılarak Pakistan’ın kurulması için çalışmalar başlatır. Bu sebeple, “Pakistan” fikrini siyasal alanda hayata geçiren ve Pakistan’ın kurucusu kabul edilen kişi Muhammed Ali Cinnah’tır ama Pakistan’ın fikir babası Muhammed Ali İkbal kabul edilir.

Resmi adı Pakistan İslam Cumhuriyeti olan Pakistan, Hint alt bölgesindeki bütün Müslümanlar’ı birleştirecek bir devlet olarak planlandığı için Pakistan adını almıştır. Bu sebeple Pakistan ismi, Hint kıtasındaki Müslüman eyaletlerin ve topluluklarından bir araya gelmiş bir kısaltmadır. P(Pencap), A(Afganistan), K(Keşmir), S(Sind) ve TAN(Belucistan) isimlerini temsil eder.

1948 yılında Batı Pakistan ve Doğu Pakistan olarak iki idareli olarak kurulan Pakistan 1971 yılında yaşanan iç savaşla bölünmüş ve Doğu Pakistan bağımsızlığını ilan ederek Bangladeş Devleti kurulmuştur.

Cemaat-i İslami nasıl kuruldu?

Cemaat-i İslami’nin kuruluşu Pakistan’ın kuruluşundan 7 yıl öncesine dayanıyor. Pakistan’ın kuruluşunda önemli bir rol oynayan Mevdudi, Cemaat-i İslami’yi 1941’de kuruyor. “Temelde şuursuzluk sorunu olduğu için şeytan her fitnesini rahatça bina edebiliyor bu sebeple İslam şuurudur öncelikli ihtiyacımızdır” amacıyla yola çıkan Mevdudi, Pakistan’ın İslam Devleti’nin kurucu fikir babalarından biri kabul edilir.

Pakistan’ın kuruluşundan hemen sonra vefat eden Cinnah’tan sonra Pakistan siyasetinde İngilizler tekrar hâkim olmaya başlıyorlar.

Cemaat-i İslami’nin Dış İlişkiler Sorumlusu Abdurrahman Kureyşi, 2015 yılında bir röportajında, “Pakistan’ın kurulmasının hemen ardından biz Pakistan’ın anayasal olarak İslam devleti olduğunun beyan edilmesi için çaba gösterdik. Pakistan en temelde İslam adına kurulmuştu. Fakat Batıcı elit bunu görmezlikten geliyordu. Bu mücadelemiz sonucunda istemeyerek de olsa Anayasa’da Pakistan’ın İslam devleti olduğunu kabul etmek zorunda kaldılar. Yine insan hakları alanında da çok gayret sarf ettik. Batıcılar sık sık Cemaat-i İslami’yi baskı altına alma politikalarına başvurmaktaydılar. Bu dönemlerde Mevdudi sık sık hapse atılmaktaydı. Bu baskı dönemi, ta Zülfikar Ali Butto’nun iktidardan uzaklaştırılmasına dek devam etti. İşte durumu açıklamak için altının çizilmesi gerektiğini düşündüğüm ilk faktör Pakistan’da iktidara hâkim olan yönetimlerin Cemaat-i İslami’ye karşı izledikleri baskıcı yöntemlerdir. Ülkemizde çok fazla seçim yapmak imkânı olmadı. Pakistan genellikle askeri cuntalar eliyle idare edildi, hep sıkıyönetimler altında yaşadık. Önce Eyüp Han vardı, sonra Yahya Han, daha sonra bir anlamda sivil sıkıyönetim olarak adlandırabileceğimiz Butto dönemini yaşadık. Son olarak Ziya ül-Hak geldi, İslam hakkında çok konuştu, ama pek bir icraatı olmadı. Bunu kendisi de kabul ediyordu. Sonuç olarak demek istediğim şu ki, ülkemizde şimdiye dek yapılabilen seçim sayısı 3’ü, 4’ü geçmez. Eğer düzenli bir şekilde seçimler yapılabilmiş olsaydı, bizim dışımızdaki partiler silinip giderdi” ifadelerini kullanıyor.

Cemaat-i İslami kurulduğu günden bu yana hiç bir silahlı eylemin tarafı olmamış ve şiddete karşı mücadele etmiş bir parti olmasına rağmen Bangladeş’te siyasi iktidara hâkim elit grup tarafından baskı altında tutulmuştur. 1980 yıllarından sonra baskılar gittikçe artarak işkenceler, hapse atılmalar ve parti üyelerinin evlerine yapılan polis baskınlarıyla artarak devam etmiş ve nihayetinde bugün asılarak idam etme noktasına ulaşmıştı.

Cemaat-i İslami üyelerini neden asıyorlar?

1971 yılında Batı’nın desteklediği ayrılıkçı hareket Pakistan’dan ayrılıp bağımsız Bangladeş kurmak için iç savaş çıkarttığında Cemaat-i İslami üyeleriyle birlikte dönemin İslam âlimleri ayrılamaya karşı durmuşlardı. O dönemin gazete ve dergilerinde yayınlanan meşhur sloganlarda Müslümanlar, “Daha çok birlik olmak yerine niye daha ufak parçalara bölünüyoruz” diye sloganlarla ayrılmaya karşı durmuşlardı.
2013 Aralık ayında idam edilen Abdulkadir Molla ve yine idam edilen Muhammed Kameruzzaman ayrılıkçı iç savaş sırasında birleşmeyi telkin ettikleri için savaş suçu işlemekle suçlanıyorlar ve bu sebeple asılıyorlar.

Cemaat-i İslami üyelerini kim asıyor?

Bangladeş’te siyasal iktidarda bulunan, Hasina’nın başbakan olduğu laik hükümet koşulsuz olarak seküler bir sistemin hâkim olması gerektiğini savunuyor ve Cemaat-i İslami üyelerinin sekülerizm için tehlikeli olduklarını kabul edip, Cemaat-i İslami liderlerini sırayla idam ediyorlar.

Bangladeş kamuoyunun olaylara bakışı nasıl?

Asya’da Müslümanlar’ın bastırılmış bir potansiyel gücü var. Devrimci, meşru ve demokratik yollarla iktidara gelebilir ve bölgede başta İslam olmak üzere birçok alanda ihya dalgası başlatabilirler. Ancak Müslümanlar baskı altında kaldıkları için şu anda pasif durumdalar.

Cemaat-i İslami bölgenin tamamında Müslümanlar’ı harekete geçirebilir ve Hindistan başta olmak üzere çevre ülkelerde Batı yanlısı iktidarları devrilip yerlerine İslami partiler kazanabilir. Bu sebeple herhangi bir bahaneyle Cemaat-i İslami üyelerini asarak kendi iktidarlarını koruyorlar.

Diriliş Postası
11 mayıs 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;