SİYASET

Emin Pazarcı : “Kafana sıkarım”

Tarih
05 Şubat 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Emin Pazarcı

Yıl 2002’ydi ve Mesut Yılmaz Başbakan Yardımcısıydı. Birlikte Belçika’nın Başkenti Brüksel’e gitmiştik.

Sabancı Suikastı’nın faillerinden Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar’ın da o dönemde Belçika’da oldukları söyleniyordu. Ellerini kollarını sallayarak geziyorlar, basında fotoğrafları yayımlanıyordu. Belçika, adeta DHKP-C’nin Avrupa’daki önemli üslerinden biri gibiydi.
Biz, teröristlerle ilgili iade taleplerinde bulunuyoruz, onların bir kulağından girip, öbür kulaklarından çıkıyordu. Hatta bu teröristlerin sırtlarını sıvazlıyor, onlara kol-kanat geriyorlardı. Bu korumacı tavra, Brüksel’de ben de şahit oldum.
Kaldığımız otelin alt katında akşam yemeğini yiyorduk. Bir ara bir erkek, bir bayan iki genç içeri girdi. Bayan olan Yılmaz’ın yanına doğru yöneldi. Önce bir slogan attı, sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı’nın yüzüne aynen şunu söyledi:
-Senin kafana sıkarım.
Türk korumaların büyük bölümü dâhil, salonda bulunanlar önce ne olduğunu anlayamadı. Tesadüf, o sıra ayakta olduğum ve Yılmaz’ın bulunduğu masanın yanından geçtiğim için olayı en iyi görenlerden biriydim.
Mesut Yılmaz tedirgin oldu. Olaya şahit olan korumalar araya girdi. Belçikalı polisler uyarıldı. Ama istifini bozan olmadı. Ne oldu biliyor musunuz, Belçikalı güvenlik görevlileri, bizim korumaların o teröriste müdahalesini engelledi. Hatta dışarı çıkmasına yardımcı oldular. O da yanındaki diğer DHKP-C’li ile elini kolunu sallayarak otelden dışarı çıktı. Arkalarından baktığımda son derece rahat tavırlar içinde olduklarını gördüm.
İnanılması güç değil mi?
Bizzat yaşamasam, ben de inanmazdım.
O teröristlerin elinde silah olsaydı, çok vahim sonuçlar ortaya çıkabilirdi. Ya da fiili bir saldırı yaşanabilirdi. Üstelik söylediği sözlerde son derece ağır tehdit vardı. Ama olayla ilgili hiçbir işlem yapılmadı.
İşte Batı’nın Türkiye’yi tehdit eden, ülkemizde saldırılar düzenleyen, kan döken ve can alan terör örgütlerine karşı tavrı bu!
* * *
Belçika’nın tavrı bu da diğerlerinin çok mu farklı?
Değil elbette, al birini vur ötekine. Sabancı Suikastı’ndan 20 yıl sonra bomba, roketatar ve tabancalarla Türkiye’de yakalanan tetikçilerden İsmail Akkol, Belçika’nın dışında Almanya’da da tespit edildi. O dönemde Alman makamları da uyarıldı, hiçbir sonuç alınamadı.
Akkol, bir AB üyesi olan Yunanistan’da yakalandı. Türkiye iadesi için talepte bulundu. Hakkında çıkarılan kırmızı bültene rağmen serbest bırakıldı.
Sahte kimlikle yakalanın diğer terörist Fadik Adıyaman’a gelince… O’nun durumu da farksız. O da Yunanistan’da yakalandı ve serbest bırakıldı. Zaten, Yunan makamlarının koruması altındaydı. Yunanistan’daki Lavrion Kampı’nda yıllarca DHKP-C’li terörist yetiştirdi.
Durum bu…
Sözde “dostumuz” olan bu Batılı ülkeler, Özdemir Sabancı dahil üç masum insanı katleden, ayrıca daha önce iki askerimizi şehit eden İsmail Akkol gibi birine terörist muamelesi yapmıyor! Burada iyi niyetten ve teröre karşı ortak bir mücadeleden bahsedilebilir mi?
Demek ki, tırnağın varsa başını kendin kaşıyacaksın!
* * *
Bir başka garabet de bizde yaşanıyor. Dün bu köşede Cumhuriyet Gazetesi’nin son dönemde teröre destek veren yayın politikasına dikkati çekip, “çukura düşen gazetecilik” anlayışından bahsetmiştim.
Destek, yıllarca Cumhuriyet’te köşe yazarlığı ve Ankara Temsilciliği yapan Mustafa Balbay’dan geldi. Balbay, gazetedeki yazılarına son verilince şu açıklamayı yaptı:
“Bu tablo, ‘Cumhuriyet’te FETÖ’cülükten Kürtçülüğü kadar her şey serbest, CHP milletvekili olarak yazı yazmak yasak’ diye özetlenecek bir tablodur.”
Genel olarak doğru. Ancak, Mustafa Balbay’ın dillendirmediği önemli bir nokta var. Eğer, Balbay da Can Dündar tavrı sergileseydi, yazılarında hendekçilere ve FETÖ’ye övgüler düzseydi, CHP’de milletvekili olması herhangi bir engel teşkil etmeyecekti.
Balbay onlardan farklıydı ve bunun bedelini ödedi!
Tabii gelinen noktada başka bedel ödeyecekler ve ödemesi gerekenler de var: Birinci “özgür basın” nutukları atarken mangalda kül bırakmayan, ama farklı düşüncelere tahammül edemeyen Cumhuriyet Gazetesi. İkincisi de kendi milletvekiline uygulanan bu muamele karşısında sessiz kalan CHP ve O’nun Genel Başkanı.
Her şey herkesin gözünün önünde oluyor. Bakan ve görmek isteyen tabloyu rahatlıkla görüyor. Durum bu olunca, her iki yapıyı daha da kötü günler bekliyor!

Akşam
5 Şubat 2016 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;