Sesli Makale

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Amerika’ya uçtu. Bugün ABD Adalet Bakanı ile görüşecek. Elindeki bilgi ve belgeleri önüne koyacak. Fetullah Gülen’in önce tedbiren tutuklanmasını, sonra da Türkiye’ye iade edilmesini isteyecek.

Çantası dolu…

Delilleri de son derece sağlam…

Buna rağmen “Sonuç ne olacak?” derseniz, olumlu bir cevap veremeyeceğim. Hatta Bekir Bozdağ orada ağzıyla kuş tutsa, muhataplarının “Senin elin yok mu?” türünden bir cevap vereceklerini düşünüyorum!

Çünkü…

Bizim bildiğimizi onlar da biliyorlar. Belki de ellerinde çok daha fazlası var. Buna rağmen direniyorlar, ayak sürüyorlar. “Hukuk, mukuk” gibi bir takım garip sözler sarf ediyorlar. Açık ve net olarak bu adamı da, çevresindeki elemanlarını da koruyorlar. Adeta hepimizle dalga geçer gibiler.

Konuşmasalar, hukuku bir bahane olarak değil de gerçek anlamıyla değerlendirip, gereğini yapsalar, zaten ortada bir sıkıntı kalmayacak.

***

ABD ile aramızda suçluların iadesiyle ilgili bir anlaşma var. İki taraf da kendi rızasıyla altına imzasını atmış.

Ardından, Amerika bizden 10 kişiyle ilgili olarak tutuklama talebinde bulunmuş. Bunlardan 9’unu tutuklamışız. Paketleyip göndermişiz. Bir tanesi de kaçmış, yakalayamamışız. Bir başka ifadeyle verdiğimiz sözü yerine getirmeye çalışmışız ama elimizde olmayan sebeplerle yapamamışız.

Peki, onlar ne yapmışlar?

Hiçbir şey. Evet, hiçbir şey yapmamışlar. Üstelik bizim talebimiz bir elin parmakları kadar bile değil. Tutuklanmasını ve iadesini istediğimiz isimlerden biri Fetullah Gülen, diğerleri de onunla bağlantılı birkaç kişi.

Üstüne üstlük, onlarınkiyle karşılaştırdığımızda bizim gerekçemiz de delillerimiz de çok güçlü.

Ama yok işte…

Olmuyor, yapmıyorlar, adım atmamakta direniyorlar. Demek ki, bu adamı koruma ihtiyacı duyuyorlar. Yok bunun başka bir izahı. Gelinen noktada iyi niyetli olmak çok güç. Çünkü, görünen köy kılavuz istemiyor.

***

Şimdi, sözü evirip çevirmenin anlamı yok…

Biliyorum ki, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın elinde kimsenin itiraz edemeyeceği deliller var. Ancak, mesele bu değil ki! Hukuk filan hikâye. ABD, Fetullah Gülen denilen adamı siyaseten koruyor.

Çünkü kullandı. Belki de önümüzdeki dönemde de kullanmayı düşünüyor. Bir paçavra gibi kaldırıp atmayı hazmedemiyor. Ayrıca ABD bunu sadece FETÖ ile ilgili olarak da yapmıyor ki! Gözümüzün içine baka baka başka terör örgütlerine de kol kanat geriyor. Onları da kullanıyor. Bu ülkede binlerce insanın canını alan, kan döken PKK ile de kol kola geziyor.

Şimdi sakın “PKK da nereden çıktı?” demeyin. Suriye’de işbirliği yaptığı, hatta zaman zaman da üzerimize sürdüğü PYD ve YPG ile PKK aynı değil mi? Amerika bunu bilmiyor mu?

Biliyor elbette. Buna rağmen, bu terör örgütüyle işbirliğini sürdürüyor. İşte FETÖ’ye verdiği desteğe ve Fetullah Gülen’in iadesi sürecinde takındığı tavırlara da böyle bakmak lazım!

Amerika iyi niyetli değil…

Müttefik kavramına taban tabana zıt davranışlar içinde…

Hatta daha da ileri gidip, Türkiye’ye karşı örtülü bir mücadele yürüttüğünü bile söylemek mümkün…

***

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ABD’ye gitti. Fetullah Gülen’in tutuklanması ve ardından iadesi için görüşmeler yapıyor. Ama çok saf olduğumuz için değil. Türkiye, sadece üzerine düşeni yerine getiriyor. Amerika’yı da gerekeni yapması için sıkıştırıyor.

Olmazsa, dünyanın sonu da değil…

Dikkat ederseniz, gereken tedbirleri alıyoruz. Rusya ile ilişkilerin uçak krizine rağmen bir anda böylesine gelişmesi son derece anlamlı. Biz artık, Fırat Kalkanı Operasyonu çerçevesinde Rusya ile istihbarat paylaşımı bile yapıyoruz. Hem de ABD ve NATO’ya rağmen! Bu son derece anlamlı!

Demem o ki saf olmadığımızı onlar da görüyor ve biliyorlar. Böyle devam ederlerse, daha pek çok şeyin değişeceğinin de farkındalar.

Türkiye Cumhuriyeti, ABD’den de köklü geçmişi, devlet geleneği ve savunma mekanizmaları olan bir devlet. Herhangi bir muz cumhuriyeti değiliz biz. 

Akşam
26 Ekim 2016