GÜNCEL

Elvan Alkaya : NOBEL, MANDELA VE APO

Tarih
08 Ağustos 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Elvan Alkaya

8 Ağustos 2015

Küçük Nobel bahçede oyun oynarken babası Rusya’ya silah pazarlıyordu. Rus ordusuna silah üreten baba Nobel, oğlunun da kendi izinden yürümesini istedi ve onu en iyi okullarda nitrogliserine aşık edinceye kadar eğitimle donattı. Rus ordusunun Kırım Savaşı sonrası siparişi kesmesiyle, baba Nobel iflas etti ama oğlu Alfred, babasının yüzünü kara çıkarmayacak bir savaş endüstrisi silahını bulmak üzereydi. Alfred Nobel bu konuda o kadar hırslıydı ki dinamit deneyi yaptığı laboratuvarda kardeşinin ve 4 kişinin havaya uçması bile onu yolundan alıkoymadı. Malaren Gölü yakınlarında çalışmalarına devam eden Alfred, ilerleyen zamanda fabrikalarını açmaya başladı.

O artık Dinamitin Kralı’ydı. Nobel,  buluşu sayesinde petrol yataklarında kardeşiyle birlikte başarılı çalışmalar yaptı ve Bakü bölgesindeki petrol yataklarının sahibi oldu. Ancak biz onu savaş endüstrisinin ünlü mucidi ya da dünyadaki pek çok patlayıcı fabrikasının hissedarı olarak değil, adına vakfı tarafından verilen Nobel Barış Ödülleri ile biliyoruz. Türklerin Müslüman olduğu için kimyasal gazla öldürülebileceğini savunan Churchill’e ‘İnsani değerleri savunması’ vesilesiyle ve gençliğinde Nazi olduğunu itiraf eden W. GünterGrass’a verilen Nobel Barış Ödülü’nü Mandela da almıştır.

Mandela, 300 yıldan fazla topraklarında sömürgecilik anlayışı hiç eksik olmayan politikalarla tarih yazan bir coğrafyada doğdu. Kabile Kralı’nın torunu olan Mandela, bu sayede iyi bir eğitim aldı ve bir kabile şefinin oğlu olarak sömürgecilik, ırkçılık ve eşitsizliğe karşı ANC’de mücadele etmeye başladı. Başta barışçıl olan faaliyetlere, ilerleyen dönemde silah karıştı. Mandela, silahlı mücadeleyi destekledi. Bir zamanlar madenlerde polis memurluğu yapan Mandela, artık polise karşı eylemleri düzenleyenlerin arasındaydı. Ülkenin ilk siyahi avukatı olan Mandela, yurt dışına çıkarak silahlı mücadele için para ve silah temin etti. Rejime karşı silahlı mücadele veren grupların kurucusuydu. Aralarında SharpevilleKatliamı'nın da bulunduğu ve birçok can kaybına neden olan bombalama olayları yüzünden yargılandı.

Mandela,sabotaj girişimlerindeki suçunu kabul etti ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının 18 yılını Robben Adası'nda geçirdi. O hapisteyken, ANC ve MK tarafından üstlenilen bombalama olayları devam etti. Hükümet Mandela ile hep temas halinde kaldı. Amerika ve İngiltere’nin terörist listesinde uzunca bir zaman yer aldı. Cezaevinde 24 yıl hapis cezası yatıktan sonra uluslararası girişimlerle son 3 yıllık mahkümiyet hayatını bir çiftlik evinde geçirdi. Mandela,çiftlik günlerindehükümet ve örgütleriyle görüşmeye devam etti ve Şubat 1990’da salıverildi. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ilk siyahî devlet başkanı olan Mandela, ilerleyen yıllarda kendini sosyal yardımlara adadı. Hatta o da Akil Adamlar grubunu oluşturdu. Kapitalizmle savaştığı yılları unuttu ve küresel burjuvalarla masada elmas ve altınmadeni pazarlığı yaptı. Özgürlük Sözleşmesi’nin kapitalist dünya ile çelişen maddelerini tek tek çizdi. Güney Afrika’da zengin daha zengin fakir daha fakir oluyorken, dünya onun Nobel Barış Ödülü’nü konuşuyordu. Cenazesine gelen kapitalist liderler, sadece arka mahalledeki tenekeden bozma evlerde yaşayan fakir siyahiler tarafından yuhalandı. Mandela gözlerini yumduğunda gerillaları artık silahını bırakıp paraya boğulmuş burjuvalardı.

Geçtiğimiz günlerde Demirtaş apar topar Brüksel’e gitti. Dönüşünde, PKK lideri Apo için Mandela önerisini basına sundu ve silahların ancak Apo ile görüşmeden sonra susabileceğini söyledi. Apo’ya danışmadan 6-8 Ekim olaylarında ülkeyi yakıp yıkıp, çözüm süreci boyunca Kandil’den 6 kereden fazla çözüm süreci bitmiştir diyenler, yerlere izmarit atmayan cici çocuklarıyla uykusundaki polisleri ensesinden vurdular.

Mandela’nın arkasında güçlü uluslararası güçler vardı. PKK ise bu güçlerin en önemlisini İncirlikten uçan ABD uçaklarıyla kaybetti. BM, Mandela’nın mahkumiyeti nedeniyle ülkesine ambargo uyguladı. Türkiye ise, PKK’nın saldırıları sonrasında BM ülkelerinin çoğunu arkasına almış durumda. Eğer o ülkelerin ambargosu ve elmas ve altın madenlerine yönelik pazarlıklar olmasaydı, Mandela özgürlüğüne kavuşamazdı. Apo’nun ise elinde sözünü geçiremediği PKK, PKK ile iletişim kuramayan HDP ve hiç tanımadığı PKK’ya ait serseri mayın gibi asker ve polise saldıran gençlik örgütleri var. PKK’nın bulunduğu bölgelerdeki petrol, bölgedeki DAİŞ tehdidi nedeniyle, pazarlık konusu yapılamayacak kadar tehlikeli ve yetersiz.

Mandela’nın halkı, onun serbest kalması sonrasında,1994 yılında demokratik haklarına kavuşabildi. Türkiye’de ise çözüm süreci dahilinde Kürt halkına yönelik yapılan açılımlar nedeniyle, uluslararası gündeme girecek demokratik hak ihlali yok. Sözde tüm Türkiye’yi kapsayan HDP mecliste İstiklal Marşı’nı okumayı geçiştirecek, vekil yemin metninden rencide olduğunu belirtecek ve PKK katliamlarından sonra PKK’yı mecliste meşrulaştırabilecek hakka bile sahip!

Önümüzdeki hafta 15 Ağustos. PKK’nın ilk silaha sarılarak 1984 yılında Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde karakollara ve askeri lojmanlara saldırdığı tarih. Eruh baskınında Astsubay Memiş Arıbaş ve Er Süleyman Aydın şehit olmuştu…

Geçtiğimiz yıl,Diyarbakır Lice'deki sözde 'Şehit Harun Şehitliği'nde tören düzenlenerek, bu ilk  PKK saldırısında yer alan Mahsum Korkmaz'ın mezarlık girişine dev heykeli dikilerek açılışı yapılmıştı. O zaman ‘Yıkın Şu Putları’ demiştim. Seçimin ertesi günü ‘Çözüm süreci bitmiştir’ ve ilerleyen günlerde ‘Apo da serbest kalacak mı?’ diye yazılar kaleme almıştım. Artık hepsi bir birgündeme gelmeye başladı.

 

Ben bu sefer 15 Ağustos’a dikkat diyor ve teröre kurban verdiğimiz tüm şehitlerimizi saygı ve hürmetle anıyorum…

seslimakale.com

[email protected]

@ElvanKavi

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;