SİYASET

Bülent Orakoğlu : Türk Gladyosu ve Başkanlık Sistemi

Tarih
09 Mayıs 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Bülent Orakoğlu

Ülkemiz, geçmişte Gladyo tipi yapıların devlet sistemimizin en uç ve kritik noktalarına sızması, vesayetçi veya darbeci anayasaların, parlamenter sistem ve siyaset mekanizmaları üzerindeki olumsuz etkileri nedenleriyle bu derin yapıyla yüzleşememişti. Bu durum illegal yapının açık ve Kripto Gladyotör'lerinin yargı önünde hesap vermesini önleyen en önemli etkenlerden biriydi. Diğer önemli bir neden ise siyaset mekanizmalarının üst düzey yöneticileri, bilhassa iktidar sahipleri bu yapıyı bildikleri halde çeşitli kaygılarla derin yapıyı görmezden gelmiş, uzun yıllar devlet içinde faaliyet gösteren bu illegal yapının var olduğunu, bırakın kod ismini, açık ismini dahi İnkar etmişlerdi. Bu bağlamda millet iradesini yansıtmayan, vesayetçi yapıların değirmenine su taşıyan, eski Türkiye siyaset mekanizmalarına özgü, siyaset etme şekli ve davranış biçimleriyle antidemokratik bazı politikacılar, Türkiye'de siyasi istikrarının bozulmasına ve 4 fiili darbeye payanda olmuşlardı.

Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Yargıtay'ın Ergenekon davasına ilişkin kararını değerlendirirken; gazetecilerin 'Derin yapı Ergenekon mu?' sorusuna verdiği cevap ''Yeni Türkiye'nin lideri Erdoğan'ın 'derin yapının varlığını' kabul etmesi 'açık ve kod ismi 'üzerinde değerlendirmeler yapması, 'Zulmetmiş olanlar varsa onlar da layıkları ne ise onu bulmalı' açıklaması, derin yapının deşifre edilerek yargı önüne çıkarılmasına yönelik yeni bir siyasi karar ve yapılması muhtemel operasyonlara destek olarak değerlendirilebilir. Devletin en üst katı tarafından derin yapının var olduğunun kabul edilmesi yalnızca ismi üzerinde tereddüt edilmesi, Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak hayati önemi haiz görünüyor. Zira bu tür derin yapılarla başarılı bir şekilde mücadele edilebilmesinin en önemli şartının siyasi irade desteği ve kararlığı olduğu İtalya'da yapılan Gladyo operasyonlarında ortaya çıkmıştı. Bu açıklamaların aynı zamanda derin yapı ile mücadele eden devlet birimlerine zımnen verilmiş bir talimat veya emir niteliğinde olduğu da varsayılabilir. Yapılması muhtemel operasyonlarda siyasi irade desteği yanında, bağımsız yargı ve operasyonları yöneten savcı ekibiyle güven işbirliği içinde çalışacak adli polis ekibinin olma şartı ise, operasyonlarda Yeşil ve Sarı Gladyo yapılarının deşifre edilerek en gizli yönetim merkezi veya Gladyo'nun beynine ''Kırmızı Gladyo'' ya ulaşılması hedefleniyor.

Bu nedenlerle Gladyo B ile mücadelede çerçevesinde, MGK'da alınan karar doğrultusunda, yargıda yapılan yeni düzenleme ile Yargıtay ve Danıştay'ın sil baştan yeniden yapılandırılması planlanmıştı. Tasarıya eklenen geçici madde uyarınca ilgili kanunun kabul edilmesiyle birlikte Yargıtay'da mevcut 516 Danıştay'da mevcut 196 üyenin üyelikleri düşecek. HSYK 5 gün içinde mevcut üyeler içinden Yargıtay'a 300 Danıştay'a 125 üye seçecek. Seçilemeyen üyeler de ilk derece mahkemelerinde görevlendirilecek. Böylece paralel devlet yapılanmasının etkisi üst yargıda bir kez daha kırılmış olacaktı.

Geçmişte Özal tarafından başlatılan Demirel, Çiller ve Türkeş'in de savunduğu sistem değişikliği günümüzde ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, ''darbelerin ve darbe teşebbüslerinin, yönetimdeki istikrarsızlık nedeniyle mümkün olabildiği''Başkanlık Sistemlerinde ise güçlü ve istikrarlı yönetimler oluşturmanın mümkün olduğu, böylece milli iradeye yönelmiş, tüm darbelerin önüne geçilebileceği öngörüsü ile yeniden devreye sokulduğu anlaşılıyor. Anayasa uzmanları tarafından yapılan değerlendirmelerde, gerçek parlamenter sistemin özellikleriyle, Türkiye Anayasası'nın öngördüğü sistemin özellikleri yan yana konduğunda, ülkemizdeki uygulamanın parlamenter sistem olmadığının açıkça ortaya çıktığı belirtiliyor. Türkiye'de darbeciler tarafından, demokrasiyi bir tehdit ve tehlike olarak gören, bir vesayet anlayışıyla, 1961 ve 1982 Darbe Anayasalarının oluşturulduğu bu nedenle, Türkiye'deki mevcut durumun adını parlamenter sistem, ya da yarı başkanlık olarak değerlendirmenin yanlış olacağının da altı özellikle çiziliyor. Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler ışığında, ulusal güvenlik terör özellikle dış politika konularında hızlı ve süratli karar almaya ihtiyacı olduğu bir konjonktürde, Başkanlık Sistemi'ne geçmesi ülkemizin makus talihi olan ''siyasi istikrarsızlığı önlemenin'' tek çaresi gibi görünüyor. Aynı zamanda ''bölgesel ve küresel bir güç'' olmasının olmazsa olmaz şartı olarak da Türkiye'nin yeni sisteme yumuşak bir geçiş yapmasını elzem kılıyor.

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu 2012 Kasım ayında değerlendirme raporunda Türkiye Gladyosu ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunmuştu. NATO merkezinden yönetilen Özel Harp Dairesi'nin, Türkiye'nin gizli ordusu ve derin devleti olarak devasa bir yapıya sahip olduğu, geçmişte ve günümüzde operasyon el eylemler gerçekleştirilen bu derin yapının tasfiyesine tevessül edilmediği veya edilemediği için eylemlerine devam edeceği açıkça belirtilmişti.

Ancak Darbe Araştırma Komisyonu yaptığı çalışmalarda yaklaşık 1 yıl sonra Gladyo B'nin yapacağı 17-25 Aralık darbe girişimini ve Gladyo B'yi tespit edememişti. Bu durum bile Gladyo B'ye yapılacak operasyonların mevcut sistemle yapılmasının zorluklarını ortaya koyarken, ancak Başkanlık Sistemi'ne geçiş sonrasında Türkiye'nin bu derin devasa yapıyla yüzleşebileceğinin açık işaretlerini taşıyor.

Yenişafak
9 Mayıs 2016 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;