SİYASET

Bülent Orakoğlu : Darbe istihbaratı neden alınamadı?(1)

Tarih
26 Temmuz 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Bülent Orakoğlu

28 Şubat Postmodern Darbe sürecinde Emniyet İstihbaratı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk olarak darbeyi deşifre etmiş, darbe belgesi ve grubunu belgeleriyle birlikte devletin üst katlarına devlet hiyerarşisi içinde sunmuştu. Türkiye'de darbe şartları yaratarak darbeye zemin hazırlamak için cunta tarafından kurulan Batı Çalışma Grubu ile ilgili ıslak imzalı belgeler bu illegal grubun kuruluşunun hemen sonrasında istihbarat çarkı içinde elde edilmişti. Meşru hükümete milletin milli manevi değerlerine ve inanç özgürlüğüne karşı yapılan darbede Emniyet İstihbarat Dairesi çeşitli tehdit kişilik suikastları ve iftiralara rağmen ''Milli İradenin temsilcisi REFAH-YOL iktidarı'' yanında yer almıştı.

Ancak 7 Şubat'ta MİT'e 17-25 Aralıkta AK-PARTİ iktidarı ve Başbakan Erdoğan'a karşı hukuk örtüsü altında yapılan darbe girişimleri polis ve yargı içine sızmış FETÖ'ye mensup teröristler tarafından gerçekleştirilmek istenmişti. Yine cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak, 28 Şubat darbesinden yalnızca 16 yıl sonra polis üniforması giymiş FETÖ mensupları milli iradeyi hedef alan darbe girişimi sonrasında Türk Polis Teşkilatı'nın imajını menfi yönde etkileyerek darbecilikle suçlanmasına neden olmuşlardı.

FETÖ'nün 15 Temmuz kalkışmasında bu kez Polis Teşkilatı halkımızla birlikte demokrasi ve millet iradesinin yanında yer alarak İstihbarat Daire Başkanlığı, İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Emniyet Müdürleri başta olmak üzere ülke genelindeki tüm Emniyet Müdürlerimiz, FETÖ'nün TSK içine sızan çakma askerlerine karşı siyasi iradenin desteğinde darbecileri derdest etmişlerdi. TSK içinde FETÖ'ne bulaşmamış Mehmetçiklerimiz subay, astsubay ve üst rütbeli personel de birinci ve ikinci darbe girişimlerini önlemede önemli rol oynamışlardı. 28 Şubat sürecinde tarafımdan söylendiği iddia edilen ''Asker Türkiye'de artık darbe yapamaz. 167 bin polis ve 7 bin Polis Özel Harekat Tim görevlisi var. Darbe için polisi de yanlarına almaları gerekir'' açıklaması o süreçte at gözlüğü takmış bazı kesimlerce inandırıcı bulunmamış hatta dalga geçme vesilesi bile sayılmıştı. Ancak 17/25 Aralık sonrasında Emniyet Teşkilatı içinde önemli ve fonksiyonel görevler ifa eden binlerce görevlinin tasfiye edilmesi sonrasında TC Devleti'nin polisleri terörist darbecilere dur diyebilmişti.

FETÖ'nün TSK üniforması giymiş çakma askerlerinin NATO, CIA ve Pentagon'un örtülü desteğinde başlattıkları 15 Temmuz Kalkışması bir darbe niteliğinde gözükse de Türkiye'nin birlik ve beraberliğini ulusal güvenliğini tehdit eden iç savaş çıkarmaya yönelik küresel bir saldırıdır. Hedef açık bir şekilde devlet ve millettir. Küresel güç ''Üst Aklın'' etki ve nüfuz ajanları ya da NATO'nun gizli ordusu GLADYO B açık bir şekilde devreye sokulmuştur. Vatan hainleri tarafından hedef gözetilmeksizin Türk milletinin tamamının hedef alınması, TBMM'sinin bombalanması, Cumhurbaşkanı'nın sağ veya ölü olarak ele geçirilmesine yönelik terörist eylemler, Alevi-Sünni, Kürt-Türk çatışması çıkarmaya yönelik deşifre edilmiş 5. kol faaliyetleri Türkiye'nin parçalanması hedefine
yönelik ilk işaret fişekleridir.

Orduya sızmış FETÖ mensubu hainler bu kalkışmada en büyük darbeyi bizzat TSK'ya vurmuşlardı. Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere komuta kademesini Akıncı Üssü'nde esir alan teröristler uluslar arası platformlarda TSK'nin imajı ve itibarına bilerek ve isteyerek özellikle zarar verdiler. TSK'nin çekirdek üst komuta kademesini, FETÖ'ye mensup yaver ve özel kalemdeki görevlilerle avlayan teröristlerin uzun yılardan bu yana askeri bürokrasi ve Cumhurbaşkanlığı Yaveri de dahil olmak üzere bu önemli makamlara sızarak devletin üst katlarının faaliyetlerini örgütsel amaçlarla izleyip illegal dinledikleri ortaya çıkarıldı. İstihbarat jargonunda bildik bir stratejinin uzun yıllardan beri devletin üst katlarına yönelik uygulanmasının fark edilmemesi İKK ve darbe istihbaratının neden alınamadığı konularında büyük zaaflara işaret ediyor.

Örnek verecek olursak, FETÖ mağduru emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar aracılığıyla, Cumhurbaşkanı'nın yaveri ve Muhafız Alayı Komutanı'nın FETÖ militanı olduğunu ihbar etmesi darbenin akışını değiştirmiş olabilir. Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'e giderken Yaver Ali Yazıcı'yı yanına almaması, darbe gecesi Yaver'in Cumhurbaşkanı'nın uçağının koordinatlarını öğrenmek için onlarca kez araması Cumhurbaşkanı'nın atlattığı tehlikenin boyutlarını açık bir biçimde ortaya
koyuyor. (Devam edeceğiz)

Yenişafak
26 Temmuz 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;