SİYASET

Bekir Hazar : Saza gelenlere bakmayın!

Tarih
28 Nisan 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Bekir Hazar

Küresel oyunlar tüm hızıyla bölgemizde sürüyor. Biz dünya TEZGAH OLİMPİYATLARINA seyirci kalan bir kitle ile içeride saçma sapan konularla meşgul oluyoruz. Ne medyada, ne de muhalefette etrafımızda olanlara kafa patlatan var. Kilis'e düşen katyuşa füzeleri ne anlama geliyor, DAEŞ-PKK kimlere hizmet ediyor, Tahran-Riyad arasında neler oluyor, bunun yansımaları Ankara'yı nasıl etkiler, sınırımızın dibinde haritalar nasıl çizilecek, kim kimi nasıl kullanıyor ve kullanacak bakan yok. Peki bunlara kimler kafa patlatıyor?
Gelin bugün Made in USA olan o kafalara gidelim. Adam diyor ki: "Türkiye enerji hatlarına son yıllarda büyük ilgi duymaya başladı... Tahran bölgede hakimiyet kurmaya çalışıyor, bu Ankara'nın elini zorlaştırır. İran önümüzdeki yıllarda hızla güçlenen Türkiye karşısında ciddi kaynak harcayacak. Tahran'ın güçlenmesi, Arap dünyasında paniğe yol açacak. Haliyle bir kurtarıcı, bir lider arayacaklar. Bu ünvana en yakın aday Ankara'dır. Tahran'ın, Ankara'yı durdurması mümkün değildir. Washington Türkiye'yi yanına almak ve Ankara-Tahran ittifakı ihtimalini ortadan kaldırmak zorunda.
Çünkü Türkiye aynı zamanda Ruslar'ın yayılmacı emellerine karşı çok önemli bir tampon. Ankara Kafkaslar'a, Balkanlar'a, Orta Asya'ya ve en nihayetinde de Akdeniz'e ve Kuzey Afrika'ya kadar uzanan bir yelpazede büyük bir müttefik ağına sahip.
Ayrıca Akdeniz'de sürekli hâkim güç oldu ve gelecekte de bu durum aynen devam edecektir. Önümüzdeki on yıllık süreçte Ankara'nın bölgede hâkim ve lider ülke olarak yükselişini görmeye başlayacağız.
Washington Ankara'ya önümüzdeki on yılları düşünerek yaklaşmalı. Gelişimini engellemeye yönelik baskıdan kaçınmalıdır. Amerikan başkanı, Tahran'la geçici bir anlaşmaya varmalı... Tahran'ın istediğinin bir kısmını alır ancak bu da Washington'a nefes aldırır.
Kökten dinciler için ortak düşmanlığa ve müttefik olmaya yol açar. Bunun anlamı Washington'un Arap Yarımadası'nı İran'ın etki alanı içine sokmasıdır. Ancak denge çok önemlidir. Doğrudan kontrollerini sınırlamalı ve rakibi Riyad'ı da dezavantajlı konuma getirmemelidir. Bu strateji sonucunda Tahran gücüyle yüzleşip onu şekillendirmeye çalışacaktır. Fakat bunu başarsa bile bölgedeki güç dengesinin çözümü Türkiye'nin yıldızının parlaması ile sonuçlanacaktır.
Güçlü bir Ankara, Tahran ve Tel-Aviv'in karşı dengesi olur. Arap Yarımadası'nın istikrarını sağlar. Bir gün gelecek Ankara Tahran'a meydan okuyacak, merkezi güç dengesi yeniden ortaya çıkacak ve bölgeyi istikrara kavuşturacaktır." Evet bu sözlerin sahibi Washington yönetiminin hassasiyetle dikkate aldığı ABD'nin en büyük stratejistlerinden George Freidman. Gelelim ikinci Made in USA kafaya... Adam diyor ki: "Sovyetler Birliği'nin dağıldıktan sonra bağımsızlığını kazanmış kültürel miras bağlamında Türk olan Orta Asya devletleri Ankara'yı hasretle bekliyor. Orta Asya'nın enerji ihracatına doğrudan erişimde Moskova'nın tek hedefi tekel olmak... Ancak Ankara'nın yükselen bölgesel rolünü gözardı edemeyiz.
Bakü ve Tiflis'le işbirliği yapıp, Hazar Denizi kanalıyla Orta Asya'nın petrol ve doğal gazını doğrudan Avrupa'ya ulaştırabilir. Osmanlı coğrafyasındaki halklarla, Orta Asya halkları arasındaki kültürel bağları onları vazgeçilmez istikrar unsuru olarak karşımıza çıkarmaktadır.
Türkiye bölgede istikrarı sağlayabilecek en önemli GÜÇTÜR. Batı için hayati önem taşıyan, asla kaybedilmeyecek bir ülkedir.
Avrupa ve Amerika bu konuda çok dikkat etmelidir." Bu sözler de Beyaz Saray'ın ağzının içine baktığı stratejistlerden Brzezinski'ye ait.
Hem Avrupa, hem Amerika Balkanlar'dan Ortasya ve Afrika'ya uzanan yelpazede büyük önem arz eden Ankara'yı yanına almak için ter döküyor. Geçmişte karşılarında "Aman Amerika istiyor", "Aman İngiliz rica ediyor, Alman bir şey istiyor" diyerek panikle-koşulsuz "Evet" diyen liderler vardı.
Hangi bayramları kutlayacağımıza bile onlar karar verirdi. Erdoğan "Diklenenlere karşı artık DİK duruyoruz" diyor. Artık işler telefonla bitmiyor, pazarlık masaları kuruluyor. Türkiye "Emredersiniz" demiyor, "Halkımın kazancı ne olacak" diye soruyor. DAEŞ'ten gelen Katyuşa füzeleri de, PKK terörü de masada Erdoğan'ın elini zayıflatmak içindir. Onlar Tele-Terördür, ne emredilirse onu yaparlar ve ölürler. Artık masada olan Türkiye, Avrasya'dan Afrika'ya büyüyerek yaşıyor. İçerideki dünyadan bihaberler saza ve gaza gelseler de!

Takvim
28 Nisan 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;