İstanbul'daki patlamayı, BBC en güzel açıdan çekip anında yayınlıyor. Ancak önceden haber alabilenlerin başarabileceği bir maharet (!) bu... Gezi olaylarında da unutamadığım bir fotoğraf vardı. Hürriyet yayınlamıştı. İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nda Kraliçe'nin doğumgünü kutlanıyordu.
Elçiliğe gelen tüm kadınlar kırmızı elbise giyiyordu. Gezi'de "Kırmızılı kadın" ön plana çıkarılarak sembol haline getirilmişti. İngiliz elçiliğinde çalışanlar, kırmızı giyen eşleri aracılığı ile Gezi'ye destek verdiklerini ilan ediyorlardı.
O saatlerde de tüm Batı televizyonları Taksim'den canlı yayın yapıp "Türk baharı, Erdoğan indirilmek üzere" diye çığlık atıyordu. O İngilizler, konsolosluk binasında bu çığlığa kırmızı ile eşlik ediyordu. Yani darbe istiyorlardı.
Bizim Hürriyet Gazetesi de "İngiliz elçiliğinden Gezi'ye anlamlı destek" diye haber yapıyordu. Ancak anlamını bir türlü anlatmıyordu. "Yahu Türkiye'deki bir kalkışmaya İngiliz neden destek atar?
Niçin kezzap döker?" diye sormuyordu.
Öküzün altında buzağı vardı ama "Sana ne?" diyemiyordu. BBC'de gördüğüm haberi de unutamıyorum. Başlıkta "İşte El Kaide Kurucusu İngiliz MI6 ajanı" diye takdimde bulunup, yaptıkları röportajı yayınlıyorlardı. Hani sonradan sızıp, El Kaide içine ajanı üye yapıp yerleştirirsin, anlarım.
Adamlar "Üye" demiyor, "KURUCU" diye bas bas bağırıyorlardı Kraliçe'nin resmi yayın organında. İngiliz istihbaratı MI6 başkanı Alex Younger de geçtiğimiz hafta açıklıyordu.
"DAEŞ'in içindeyiz, elemanlarımız var" diyordu. İçinde olan neler yapmazdı bir düşünün. Tüm İngiliz adacıklarından, küçücük sömürgelerden DEAŞ'a koşan İngiliz pasaportluları defalarca yazdık.
Sınırımızda DEAŞ'a militan götürürken yakalanan kişinin nasıl "Ben Kanada istihbaratındanım" dediğini aktardık size. Kanada elçiliği o ajanını istemeye geldiğinde karşılarına DEAŞ'a militan yığınağı yapan başka Kanada ajanlarını çıkardığımızı da yazdık bu sütunlarda. O Kanada, Londra'dan Kraliçe'nin atadığı vali ile yönetiliyordu. İngiliz gazetelerinin tamamında dün de ilginç bir haber vardı.
Brüksel saldırılarını gerçekleştirmekle suçlanan Muhammed Abrini'yi FİNANSE EDEN Zakaria Boufassil yakalanmıştı. İşte o finansör Zakaria Boufassil'in haykırışını yayınlıyorlardı. Adam "Ben İngiliz istihbaratı MI6 ajanıyım, kurtarın beni." diye bağırıyordu. Yani finansör "33 kişinin öldüğü Brüksel saldırılarını İngiliz istihbaratı adına organize ettim" demeye getiriyordu. Terör örgütlerinin içinde liderler artık birer sağılacak inek durumunda.
Yönetenler istihbarat örgütleri. Üzerine bomba yüklenenler, eline silah verilenler de birer koyun. Bu yüzden 44 insanımızın şehit edildiği yere gelip çelenk bırakan Avrupalı elçileri görünce içim burkuluyor.
Yüzsüzlüğün bu kadarına da pes diyor insan.
Şehitlerimizin katilleri tüm Avrupa başkentleri ve istihbaratları tarafından dibine kadar destekleniyor ve kullanılıyor. O başkentlerdeki istihbarat merkezlerinden "Saldırın ve öldürün" diyorlar, koyunlar harekete geçiyor.
Ardından "Saldırın" diyenler gelip olay yerine çelenk bırakıyor. Bu yüzsüzlük de İngilizler için söylenen bir sözü getirdi aklıma.
"İngilizler gece ağacın dibine kezzap döker sonra sabah gelip kim yaptı bu katliamı diye ağacın dibinde ağlar" şeklindeydi o söz. Bugün gelinen noktada BATI'nın tamamı kezzapçı durumunda.
Bakın Almanya'da PKK'lı teröristler yürüyor önceki gün. Alman gazeteci Martin Lejeune de o gösteriyi takip ediyor. 3 PKK'lı saldırıyor kendisine. Hem de "BIÇAKLI SALDIRI!"...
Alman Gazeteci Martin Lejeune'nin açıklamasına gülmek geldi içimden.
"Bana bıçak çekerek saldırıyorlar, Alman polisi de orada... Polisin gözü önünde nasıl CÜRET edebiliyorlar? Ve polis neden kılını kıpırdatmıyor. ANLAMIYORUM" diyor Martin Lejeune.
Ah be Martin, nasıl anlayamazsın... Teröriste sığınma verip başkentlerinizde ağırlayan bir istihbarat için onların tamamı birer kullanılacak ajan koyundur. Gel sen bu kadar koyun olma. Hala anlamadıysan, uğra bize anlatalım. Evet karşımızda Alman'a BIÇAKLA saldıran PKK'lı teröristleri gülümseyerek izleyen bir Alman polisi varsa, istihbaratlarının neler yapacağını sizler düşünün. Ankara bağımsızlık için adımlar attıkça karşısında "AVRUPA TÜRKİYE'Yİ DURDURMA BİRLİĞİ"ni buluyor. Obama yönetimi de giderayak PKK'ya silah yağdırıp, Trump dönemi Türk-Amerikan ilişkilerini terörle sabote etmeye çalışıyor. Koyunluğu seçen teröristler ise aptalca telef oluyor!
Takvim
15 Aralık 2016
Elçiliğe gelen tüm kadınlar kırmızı elbise giyiyordu. Gezi'de "Kırmızılı kadın" ön plana çıkarılarak sembol haline getirilmişti. İngiliz elçiliğinde çalışanlar, kırmızı giyen eşleri aracılığı ile Gezi'ye destek verdiklerini ilan ediyorlardı.
O saatlerde de tüm Batı televizyonları Taksim'den canlı yayın yapıp "Türk baharı, Erdoğan indirilmek üzere" diye çığlık atıyordu. O İngilizler, konsolosluk binasında bu çığlığa kırmızı ile eşlik ediyordu. Yani darbe istiyorlardı.
Bizim Hürriyet Gazetesi de "İngiliz elçiliğinden Gezi'ye anlamlı destek" diye haber yapıyordu. Ancak anlamını bir türlü anlatmıyordu. "Yahu Türkiye'deki bir kalkışmaya İngiliz neden destek atar?
Niçin kezzap döker?" diye sormuyordu.
Öküzün altında buzağı vardı ama "Sana ne?" diyemiyordu. BBC'de gördüğüm haberi de unutamıyorum. Başlıkta "İşte El Kaide Kurucusu İngiliz MI6 ajanı" diye takdimde bulunup, yaptıkları röportajı yayınlıyorlardı. Hani sonradan sızıp, El Kaide içine ajanı üye yapıp yerleştirirsin, anlarım.
Adamlar "Üye" demiyor, "KURUCU" diye bas bas bağırıyorlardı Kraliçe'nin resmi yayın organında. İngiliz istihbaratı MI6 başkanı Alex Younger de geçtiğimiz hafta açıklıyordu.
"DAEŞ'in içindeyiz, elemanlarımız var" diyordu. İçinde olan neler yapmazdı bir düşünün. Tüm İngiliz adacıklarından, küçücük sömürgelerden DEAŞ'a koşan İngiliz pasaportluları defalarca yazdık.
Sınırımızda DEAŞ'a militan götürürken yakalanan kişinin nasıl "Ben Kanada istihbaratındanım" dediğini aktardık size. Kanada elçiliği o ajanını istemeye geldiğinde karşılarına DEAŞ'a militan yığınağı yapan başka Kanada ajanlarını çıkardığımızı da yazdık bu sütunlarda. O Kanada, Londra'dan Kraliçe'nin atadığı vali ile yönetiliyordu. İngiliz gazetelerinin tamamında dün de ilginç bir haber vardı.
Brüksel saldırılarını gerçekleştirmekle suçlanan Muhammed Abrini'yi FİNANSE EDEN Zakaria Boufassil yakalanmıştı. İşte o finansör Zakaria Boufassil'in haykırışını yayınlıyorlardı. Adam "Ben İngiliz istihbaratı MI6 ajanıyım, kurtarın beni." diye bağırıyordu. Yani finansör "33 kişinin öldüğü Brüksel saldırılarını İngiliz istihbaratı adına organize ettim" demeye getiriyordu. Terör örgütlerinin içinde liderler artık birer sağılacak inek durumunda.
Yönetenler istihbarat örgütleri. Üzerine bomba yüklenenler, eline silah verilenler de birer koyun. Bu yüzden 44 insanımızın şehit edildiği yere gelip çelenk bırakan Avrupalı elçileri görünce içim burkuluyor.
Yüzsüzlüğün bu kadarına da pes diyor insan.
Şehitlerimizin katilleri tüm Avrupa başkentleri ve istihbaratları tarafından dibine kadar destekleniyor ve kullanılıyor. O başkentlerdeki istihbarat merkezlerinden "Saldırın ve öldürün" diyorlar, koyunlar harekete geçiyor.
Ardından "Saldırın" diyenler gelip olay yerine çelenk bırakıyor. Bu yüzsüzlük de İngilizler için söylenen bir sözü getirdi aklıma.
"İngilizler gece ağacın dibine kezzap döker sonra sabah gelip kim yaptı bu katliamı diye ağacın dibinde ağlar" şeklindeydi o söz. Bugün gelinen noktada BATI'nın tamamı kezzapçı durumunda.
Bakın Almanya'da PKK'lı teröristler yürüyor önceki gün. Alman gazeteci Martin Lejeune de o gösteriyi takip ediyor. 3 PKK'lı saldırıyor kendisine. Hem de "BIÇAKLI SALDIRI!"...
Alman Gazeteci Martin Lejeune'nin açıklamasına gülmek geldi içimden.
"Bana bıçak çekerek saldırıyorlar, Alman polisi de orada... Polisin gözü önünde nasıl CÜRET edebiliyorlar? Ve polis neden kılını kıpırdatmıyor. ANLAMIYORUM" diyor Martin Lejeune.
Ah be Martin, nasıl anlayamazsın... Teröriste sığınma verip başkentlerinizde ağırlayan bir istihbarat için onların tamamı birer kullanılacak ajan koyundur. Gel sen bu kadar koyun olma. Hala anlamadıysan, uğra bize anlatalım. Evet karşımızda Alman'a BIÇAKLA saldıran PKK'lı teröristleri gülümseyerek izleyen bir Alman polisi varsa, istihbaratlarının neler yapacağını sizler düşünün. Ankara bağımsızlık için adımlar attıkça karşısında "AVRUPA TÜRKİYE'Yİ DURDURMA BİRLİĞİ"ni buluyor. Obama yönetimi de giderayak PKK'ya silah yağdırıp, Trump dönemi Türk-Amerikan ilişkilerini terörle sabote etmeye çalışıyor. Koyunluğu seçen teröristler ise aptalca telef oluyor!
Takvim
15 Aralık 2016
Hiç yorum yapılmamış
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
ÖNE ÇIKANLAR Tümü
Zekeriya Say : “Yalanın bacağı” artık kırılmalı!
577 kez izlendi
Salih Tuna : Bıyık da yetmiyor
562 kez izlendi
Ergün Diler : Adidas
1478 kez izlendi
Zafer Şahin : AYM’de kimin dediği oldu?
2186 kez izlendi
EN POPÜLER GÜNÜN YAZISI
YAZARLAR
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.