Sesli Makale

14 Mayıs 2015

İki dev proje…

Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve Türk Akımı Gaz Boru Hattı…

İlerleme sağlandıkça rahatsızlığı arttıran bağımsızlaşma!

Mersin Akkuyu mevkiindeki santral tamamlandığında Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olacak… 2022 yılında bitmesi planlanan bu santral, enerji çeşitliliğini fazlalaştırırken, açığı da kapatacak.  Enerjinin yanı sıra yeni sanayi kolları ve istihdam alanları oluşacak, cari açık da düşecek.

Ülkemizin enerji alanında artan önemini temel alan Türk Akımı ise, Türkiye’yi doğalgaz tedariki için küresel bir kavşak haline getirmek ile birlikte bölgesel bir enerji merkezine dönüştürecek. Bu toprakların jeopolitik konumu gereği Avrupa’ya ulaştırılan doğalgaz güç dengelerini çok farklı bir noktaya taşıyacak. (Türk Akımı boru hattının ise 2020 yılında faaliyete geçmesi bekleniyor)

Bu önemin farkında olanlar ise oldukça rahatsız! Yapılan her açıklama çaresizlikle birlikte ne yapmalı ne etmeli de “Akkuyu ve Türk Akımı projeleri sonlandırılmalı” şeklinde.

Geçtiğimiz gün AP Yeşiller Grubu Eş Başkanı RebeccaHarms, nükleer santralle ilgili açıklamasında “Avrupa Parlamentosu, Türkiye hükümetinin desteklediği bu çok otoriter süreçle ilgili büyük endişe duymaktadır” dedi.

Seçim beyannamesinde ‘nükleer enerji’ye ayrı bir alt başlık olarak yer veren CHP’de,nükleer teknolojiye kategorik olarak karşı değilmiş gibi gözüküp, risk bahanesini temele oturtarak “nükleer santrallerin kısa vadede ülkemizde kurulmasına izin vermeyeceğiz” ifadelerini boşuna kullanmadı.

Defaatle nükleer karşıtlığını dile getiren HDP’de aslında tıpkı CHP gibi bu yöndeki açıklamaları ile içeriden çok dışarıya mesaj veriyor.

Türk Akımı’nda da durum nükleerden farksız!

Rus gazının Türkiye üzerinden pazara sunulmasını istemeyen Avrupa, doğalgaz ihtiyacını karşılamak için alternatifler üretilmesini desteklerken,Mısır cuntacısı Sisi ile temasa geçip ‘ortak hareket’ kararı alan Batılı şirketlerin, Süveyş Kanalı’ndan Çin ve Güney Kore’den alınan tankerleri ile Mısır’a, ardından da Avrupa’ya ulaşacak olan Suudi gazı için alım garantisi vermesinin de arkasında durdu.

Bu girişimin başında ise Kıbrıs’ta Rum Kesimi adına sondaj yapan ABD’li Noble’nin bulunması şaşırtıcı olmasa gerek!

TürkAkımı’nı engelleyemeyen ABD ise ne yapacağını şaşırmış bir halde!

Yunanistan’ın başkenti Atina’da temaslarda bulanan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Enerji Konularından Sorumlu Müsteşar Yardımcısı AmosHochstein, Rus gazının Avrupa’ya ulaştırılması için Güney Akım doğalgaz boru hattı yerine yeni bir hat inşa edilmesine karşı olduklarını açıkça dile getirirken, “Washington, Yunanistan’daki Büyükelçisi David Pearce’i görevden almayı düşünüyor” haberleri de bu bağlamda görülmelidir.

Moskova ve Atina arasındaki ‘Türk Akımı’ görüşmelerinden son derece rahatsız olan ABD’nin elbette bu konuda engelleme yapamayan bir büyükelçisinin Yunanistan’da işi olamaz!

Avrupa’ya Rus doğalgazı için tek seçenek haline gelecek olan Türk Akımı Hattı, Trakya üzerinden Yunanistan, Makedonya, Sırbistan ve Macaristan’a uzayacağına göre sadece Türkiye’de değil bu ülkelerde de kaos çıkarılmak istenmesi doğal!

Makedonya’da ki karışıklığa da bu gerçeklik üzerinden bakmak gerekir.Yaşananlar, Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesini engelleme amacı taşıyor demek de akıl dışı gözükmüyor.

ABD, Balkanlar’da yeni bir çatışma üzerinden Avrupa’ya da tarafını gönül rahatlığı ile  seçmesi konusunda yardımcı olmaya çalışıyor!

Amerika ve ortakları NATO’nun da desteği ile düştüğü bu durumdan kurtulmaya çalışırken ülkemizde yaşananları da asla bu gelişmelerden bağımsız düşünemeyiz.

17-25 Aralık darbesinden tutun da çözüm sürecinin bitirilmesi girişimlerine kadar!

Düşünsenize; bu ülkenin 2020 planları yapan liderleri güçlü bir Türkiye için neler ile mücadele ediyor içerideki uzantılar ne yapıyor!

Enine boyuna düşünün ama!

Diriliş Postası