DÜNYA

Ardan Zentürk : Anlaşılan, bizi fena hırpalamayı planlamışlar...

Tarih
28 Aralık 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Ardan Zentürk

Tüm zamanların en şapşal kararlarının “küresel strateji” adı altında insanlara yutturulduğu garip bir dönemden geçiyoruz... 

Raporlar, Avrupa’nın kapısına dayanan Suriyeli mültecilerin yüzde 87’sinin Beşar’dan, geri kalan yüzde 13’ünün ise DAEŞ başta olmak üzere farklı gruplardan kaçtıklarını gösteriyor. O zaman, gerçek ne? Mülteci akımının ana sorumlusu diktatör Beşar. Ama, Avrupalılar, “Suriye’de laik istikrarın sağlanmasını ve Suriye denilen Baas devletinin Irak’takine benzer çöküş yaşamamasını” düşünüyor!.. Bu bir akıl tutulması... Sorunun kaynağı olan yapıyı koruyup, bütün mücadele olanaklarını, yine o yapının yarattığı DAEŞ’le mücadeleye ayırmak...

ABD baştan beri ne dedi? “Muhalifleri hesapsız kitapsız silahsızlandırırsak, silahlar radikal unsurların eline geçebilir...” DAEŞ, ABD’nin Şii Irak ordusuna bıraktığı silahlarla kuruldu!..

“Süper güç” görüntüsünde herkese stratejik akıl aktaran bir devletin, Amerika’nın, aptallığının sonucunu yıllardır Irak ve Suriye halkı çekiyor...

Rusya, Suriye coğrafyasının yüzde 27, nüfusunun da yüzde 14’üne hakim olabilmiş Beşar diktatörlüğünü koruma altına alarak konuyu çözeceğini söylüyor...

Putin ve çevresindekilerin IQ seviyeleri kaç, merak ediyorum!.. Rus uçaklarının muhalifleri bombalamaları sonucu, DAEŞ’in kaç bölgede ilerlediğini görmüyorlarsa, o IQ ile iki kere ikinin kaç ettiğini söyleyebilirler mi, sanmam...

Hiç biri aptal değil, sinsiler...

Tabii ki, bu saydıklarımın hepsi, herşeyi bilerek ve kendi yüksek zekalarının çizdiği çıkarlar rotasında yapıyorlar... Aptal değil, sinsi ve insanlık düşmanı bir halleri var...

Örneğin Putin, son iki ayda, Türkmen Dağı, Bayırbucak, Lazkiye kırsalı, Hama, İdlib, Azez, Humus, Şam çevresinde, aynı dönemde DAEŞ’in öldürdüğünden daha fazla masum sivil insanı öldürdü...

Dünya bunu görüyor, ama -bilerek- sesini çıkarmıyor...

O zaman, ortada, kağıt üstünde görülenden daha derinde bir hedef var demektir, o dönemi yaşıyoruz...

Osmanlı’sız Ortadoğu bir cehennemdir...

Dönemin sömürgeci iki gücü İngiltere ve Fransa, Osmanlı’yı 1918’de o topraklardan çıkardıklarında, Arap coğrafyasına çok kutlu bir gelecek vaad etmişlerdi, 100 yıl sonra gelinen nokta bellidir!.. Bu 100 yılda yaşanılanları, kanlı yakın tarihi tekrar anlatmaya gerek var mı?

Şimdi , Irak’ta İngiltere’nin yerini ABD’nin, Suriye’de ise Fransa’nın yerini Rusya’nın aldığı yeni bir döneme geçiş yapıyoruz... Oyun bu zeminde oynanınca, orada, Türkiye’nin yerinin olmayacağı açıktır...

Rusya’nın  Afrin’den PKK güçlerini Azez’e, ABD’nin aynı örgütü Rojava’dan  Cerablus’a sürmesi, Türkiye’yi kendi sınırında hareketsiz bırakmakta büyük manevralar gerçekleştirmeleri bir tesadüf olabilir mi?..

Tişrin Barajı harekatı ve ABD...

ABD, PKK’yı Tel Abyad’dan aldı, Kobani’nin güneyinden Tişrin Barajı’na taşıdı, uçaklarıyla destekledi, barajı DAEŞ’in elinden aldırdı, şimdi Fırat’ın batısına geçirerek Münbiç üzerinden Cerablus-Azez hattına sürüyor...

Bir müttefike bundan daha büyük bir ihanet olabilir mi, hayır...

PKK’nın ABD - Rus ittifakı tarafından sürüldüğü o arazi, yüzde 85 oranında Türkmen nüfusun yaşadığı, Türkiye’nin de Özgür Suriye Ordusu haricinde bir gücün elinde olmamasına çalıştığı çok stratejik bir bölge...

Bu yazı yazılırken Karkamış’ın tam karşısındaki Cerablus artık PKK saldırısı altındaydı, önümüzdeki günlerin ne getireceği de artık bellidir...

İran’ı temizle, orada kal...

ABD-İngiliz-İsrail ittifakının Putin’e, “İran’ı oradan temizle” şartıyla Suriye yolunu açtıkları artık bir gerçek. Hizbullah’ın lideri Samir Kantar’ı vuran İsrail uçakları, o ünlü S-300 savunma sistemini nasıl aştı da Şam’a kadar gelebildi?

Hizbullah neden “Kimse bizi Suriye’den çıkaramaz, orada savaşmayı sürdüreceğiz” açıklaması yapmak zorunda kaldı, Tahran, Çin’den Suriye’ye gelmesini istedi? Belli ki, Rus-ABD mutabakatı Türkiye’yi sınırda durdurma, İran’ı ise büyük maliyet karşısında yerleştiği Suriye’den atma üzerine şekillenmiş.

Türkiye o cehenneme girmek istiyor mu, hayır. Ama, sınırında kendi güvenliğine karşı bir takım oldu-bittilere onay verebilir mi, ona da hayır!..

O zaman, sorunumuz ciddi...

Çünkü emperyalist güçler, bölgenin sınırını yeniden çizerken, belli ki, bizim fikrimizi almak pek istemiyorlar... Karşımıza çıkacak haritayı da fazla homurdanmadan kabul etmemizi öneriyorlar...

Türkiye, 21’nci yüzyılın sözü geçen devletlerinden biri olmak istiyorsa, karşısındaki bu “garip ittifakın” üstesinden gelmek zorunda...

Aksi halde, anladığım, bizi fena hırpalayacaklar...

Star
28 Aralık 2015

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;