GÜNCEL

Alper Tan : Doğu-Batı savaşında zihinlerin işgali...

Tarih
22 Eylül 2017
İzlenme
Kişi
Yazar
Alper Tan
 Doğu-Batı denkleminde Batı merkezli üstünlük algısı hızla değişmeye başladı. Böyle devam ederse kısa zaman sonra muhtemelen önce bir dengelenme sonra da Doğu ağırlıklı bir denklem doğacak.

Dünyadaki değişiklikler çerçevesinde, yükselenleri ve inenleri takip edenler bunu rahatlıkla görebilirler. ABD ve Avrupa'nın karizması çizildi artık. Bundan sonra Batı ülkelerinin yeniden toparlanmaları ve eski günlere dönebilmeleri kısa ve orta vadede kolay değil. Batı şimdilerde uzatmaları oynuyor.

İslam dünyası başta olmak üzere Kader, Doğunun önüne yeniden büyük imkanlar sunuyor. Fakat handikap şu ki, Doğunun halkları bunu büyük ölçüde anlamış olmasına rağmen elit veya entelektüel sayılan kesimler hala Batı merkezli düşünce kalıplarını kıramadılar. Gözlemimiz şudur ki; istisnalar hariç olmakla birlikte Doğudaki tahsilliler ne yazık ki genel manada tahsil süreleri oranında Batıya daha bağımlı düşünüyorlar. Ve Batının üstünlük afyonundan daha çok etkileniyorlar. Doğuda tahsil düştükçe Batının bu etkisi de azalıyor.

Bu durumu "cahil cesareti" olarak görenler olabilir. Bunun cahil cesaretiyle alakası yok. Batı merkezli eğitim sistemlerinin sinsi ve sistematik olarak zihinlerimizi ve kalbimizi esir almasıyla alakası var. TEOG tartışmaları gündemdeyken bu müfredat ve sınav sistemleriyle talebe veya öğrenci yetiştirmek yerine yarışçı yetiştirmeye dayalı eğitim anlayışını derinlemesine tartışmamız gerekiyor. Fertlerin ve toplumun ezberci ve ideolojik değil de analitik düşünme kabiliyetinin güçlendirilmesi gerekiyor. Bu da eğitim sisteminden başlıyor.

Akıllar, zihinler, gönüller Batının işgali veya gönüllü esareti altında ve tarihe bakış da şaşı olunca, medeniyeti, kültürü, terakkiyi, insanlığı ve istikbali Batının dışında bir yerde aramak "ahmaklık"la eşanlamlı görülüyor.

Neticesinde ise Haçlı/Siyonist/Budist ittifakının İslam'la veya Müslümanlarla savaşını ABD'nin İngiltere ile rekabeti olarak görüyorsunuz. Hollanda'nın Türkiye'ye saldırılarını Başbakan Mark Rutte'nin seçim kampanyası, Almanya'nın Türkiye'ye saldırılarını Angela Merkel'in seçim yatırımı, Fransa'nınkini Ermeni diasporasının yönlendirmesi sayılıyor. ABD'nin bize karşı düzenli ve istikrarlı olarak terör örgütlerini desteklemesi ise Barack Obama veya Donald Trump'ın hataları olarak telakki ediliyor. Böyle olunca ABD ve Avrupa bizim yakın dostlarımız ve müttefiklerimiz olarak anlatılmaya devam ediyor.

Bütün bunlar gerçeklere gözlerimizi kapatmaktan başka bir şey değil. Haçlı-Siyonist Alemi sinsice yürüttüğü Müslüman düşmanlığını hiçbir zaman terk etmedi. Daha önce biraz daha kapalı yürüttüğü düşmanlığı son zamanlarda daha fazla gizleyemez oldu. Fark sadece bundan ibaret. Bunun bu kadar fark edilir olmasının önemli bir sebebi de Müslüman dünyadaki uyanıştan kaynaklı.

Batıya meftun Müslümanların şu kolay soruya cevap vermeleri gerekir. Yeryüzünde var olan ve devam eden ve hatta başlama potansiyeli olan savaşların hepsi neden Müslüman coğrafyalarda oluyor? Bunlar, Müslümanların cehaletinden mi kaynaklanıyor.

Trump kötü de ABD iyi mi? Merkel kötü de Almanya iyi mi? Rutte kötü de Hollanda iyi mi? Bu İslam düşmanı siyasi liderlerin hepsini o ülkelerin siyasi ve toplumsal dinamikleri getirmiyor mu?

İsrail'de küçük bir şey olduğunda seferber olan Batı Arakan'da yüzbinler katledilirken neden kör ve sağır. Terör Fransa'da, İngiltere'de, Belçika'da olunca kötü de Suriye'de, Irak'ta, Türkiye'de olunca neden iyi? Batı açısından bunun sebepleri çok açık değil mi?

Son sahnelere bir bakın..

ABD Başkanı Trump, BM toplantısında "sığınmacılara yardımından dolayı" Türkiye'ye "teşekkür" ediyor. Ama o milyonları sığınmacı hale düşüren azılı terör örgütlerine aynı gün, Suriye'de yüzlerce TIR ek silah veriyor. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'nin PKK'ya verdiği silahların üç bin TIR'ı geçtiğini açıklıyor. Silahlar PKK'ya, silahların listeleri de dalga geçer gibi Ankara'ya veriliyor.

İslam coğrafyası, İslam düşmanlarının işgali altında. Topraklarımızı bu işgalden kurtarmalıyız. Ama topraklarımızı işgalden kurtarabilmek için önce kafalarımızı ve kalplerimizi bunların işgalinden kurtarmak zorundayız. Bu konuda büyük bir seferberliğe ihtiyaç var.

Seferberlik için güzel ve umut verici gelişmeler var. Ancak süreçleri hızlandırmak zorundayız.

Kanalahaber
22 Eylül 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;