Sesli Makale

İhtilal, ayaklanma, başkaldırı hareketleriyle sortilerine devam etmekten hiç erinmeyecek, bir diğer huzur şartı olan ve bölgede bunalım konusu olan İSRAİL- FİLİSTİN konusundan uzak tutmak için çaba sarf edeceklerdir.

Gelelim dünyanın jandarmasına, yeni hedeflerini revize ettiler. İRAN ve TÜRKİYE gibi söz dinlemeyen ülkelere de yeni strateji yaptılar.

Bu zamana kadar sürdürülen Hıristiyan- Müslüman savaşı yerini Yahudi- Müslüman savaşına bırakacak.

Efendiler böyle istiyor.

Bu amaç doğrultusunda CIA İran masasına Müslüman olarak ta bilinen Michael D’Andrea atandı, atandıktan kısa bir zaman sonra İran sokakları karıştı.

Usame Bin LADİN operasyonunda yüksek isabetli görevler çıkaran ‘MİKE’ hâkim olduğu bir bölgeye atandı. İran konusunu ve OBAMA dönemi kararlarından memnun olmadığını her fırsatta söyleyen TRAMP bir nevi USAMENİN kaderi sizi bekliyor mesajını verdi.

Yalnız bura da küçük bir hatırlatma yapmalıyım.

İran’da iç karışıklığı ABD yapıyor o kesin.

Ama ABD’nin hangi kısmı bu net değil.

Netleşmesi açısından biraz daha açalım.

Geçmişte İran ile iyi ilişkileri olan HLARY –OBAMA ikilisi değil. Bu demek ki FBI işin için de değil. Peki, Pentagon mu? Hayır, Pentagon da değil.

Tam noktasal söylemek gerekirse TRAMP’ı iktidara getiren, Obama’nın devamına son veren, Hileriyi başkanlık yolunda bitiren, Tanrıyı zorladıklarını zannedip, Arap baharını Orta Doğuya getiren ve Orta Doğuyu karıştırırken İran ‘la

Beraber iş tutan neo -concuları da tasfiye eden EVANJELİSTLER.

Peki, İran da ne oldu ve asıl amaçlanan ne?

Tabii ki başta bölgesel istikrarsızlık, şuursuz bir İran en çok evanjelistlerin işine yarayacaktır. 12 imam görüntüsü altında bölge Yahudilerine kucak açan İran bürokrasisi kendi vakitlerinin geldiğini düşünerek, mevcut yönetime başkaldırmadan el altından organizeler yapmıştır. Nerden biliyoruz, tabii ki bizden biliyoruz. İçerde vatan haini bir gurup olmadan, ya da muhalefet desteği olmadan bu tarz eylemler yapamazsınız. Duran adam olmak, otobüsleri yakmak, ortalığı ataşe vermek için bir organizasyon gerekli.

ENCÜMEN-İ HÜCCETİYE fitnenin gerçek adımı?  İran Mücadeleci Din Âlimleri Kurulu üyesi Ali Ekber Muhteşemi pür, ülkesinde yaşanan siyasi kargaşanın arka planında Encümen-i Hüccetiye adlı yasadışı dini örgütün bulunduğunu söylüyor.  

İmam Humeyni’yi halkın ve yasaların karşısındaymış gibi gösterenler ya İmam’ın hareketine karşı olan ya da devrim mücadelesinde hiçbir rolü bulunmayan ve İmam’la birlikte olmayan kimselerdir. Bunlar bir bakıma Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olan kimseler gibidirler.

Bu akım, İmam hayattayken bir köşeye sinmişti; ama İmam vefat ettikten sonra kendi hedeflerine ulaşabilmek için çeşitli merkezlere sızdılar. Şimdi de İmam’ın maslahat gereği halktan söz ettiğini, cumhuriyet ilkesinin de zamanın ve mekânın şartlarından dolayı konulduğunu söylüyorlar.

Peki, bu oluşum İran’ı karıştırmakla ne elde edeceğini düşünüyor. Bu topluluk kargaşa teorisi diye isimlendirdikleri bir plan doğrultusunda hareket ediyorlar. Gecenin fotoğrafına bakınca kargaşa değil mi zaten. Çünkü evanjelism Hristiyanlığı yaymakta kullanılan, kıyamet senaryosuna dindaşlarını hazırlayan ve yandaşlarının altın ırk olduğunu düşünen bir tarikat. İran büyük bir bölümü Müslümanlardan oluşan parçalı ırk dedikleri her türden insanı barındıran bir oluşum.

Hüccetiye tarikatı genel amaç olarak, kes kopyala, yapıştır aynı evanjelizim. Peki, bu adamlar şimdiye kadar hangi ülkede lider değiştirecek eylemler yaptılar ki. Genel manada kendilerine yakın olan isimleri ve gurupları iktidara getirmeye yönelik olduğunu söyleyebiliriz.

Bir de söylemeden olmaz İsrail’in güvenliği de maddeler arasında her zaman vardır.

İran konusunda devrim planı yok diye net bir söz söyleyebilirim. Ayaklanmalar başladı, sokak eylemleri ona keza peki nerden söylüyorsun bunu diyeceksiniz.

İran tam bir kapalı kutudur. Yıllarını Amerika’nın baskısı ve ambargosu altında geçirdi. Sizce hiç işgal provası yapmamışlarımdır. Büyük hasar verecek bir bomba atılırsa diye, yerin altında şehirler kurmamışlar mıdır? Ambargo nedeniyle ürettikleri malzemeler çok fazla değil midir? Gıda konusunda hatırı sayılır bir stokları yok mudur? Ve en önemlisi dünyanın tüm akaryakıtı bunların çatısı altında Avrupa’ya gitmiyor mu? 3 saat içerisinde ellerindeki 10 gemiyi Hürmüz Boğazını kapatmak için batırırlarsa, enkazı kaldırmak ve dünya ya petrol göndermek ne kadar zamanlarını alır. Son olaraksa ellerinde atom bombası varsa İSRAİL- ABD- İNGİLTERE gibi noktalara atmaz mı?

Demir leblebiden bahsettiğimizi anladınız sanırım. İran öyle elinizi kolunuzu sallayarak işgal edebileceğiniz bir ülke değil. Böyle bir niyetiniz olsaydı Türkiye’yle aranızın en kötü olduğu dönemi seçmezdiniz. Önce bizde İran’ı kötüler, ardından da molla rejimi Türkiye’ye doğru yola çıktı der bizi de yanınıza alıp öyle sarardınız.Yakında İran’da darağaçları kurulmaya başlar.

Saygılarımla

seslimakale.com
1 Ocak 2018